Öze Dönersek

Bir kadına en güzel yakışan giysi özsaygıdır, bir erkeğe güven duyulmasının en önemli ölçütlerinden biri de, bir çocuğun başarılı ve mutlu olmasındaki en önemli faktör de özsaygıdır.

 

ÖZE DÖNERSEK

Çocukta özsaygıyı doğuran ilk faktörlerden biridir kendini sevebilme, kabul edebilme yetisi. Pek tabii bu da öğrenmeyle gerçekleşecek bir süreçtir. Çocuk, içine doğduğu ailede ne kadar sevilir ne kadar ‘olduğu gibi‘ kabul edilirse, kendisine yönelik özsaygısı da o derecede yüksek olacaktır. Ailesinin olması gibi olmaya çalışan çocuk tökezleyecektir, içinde daha farklı cevherler vardır su yüzüne çıkmayı bekleyen, aile kimi zaman bu cevherleri görmez, kimi zaman da önemli bulmaz. İnsanın ne kadar çok boyutlu bir varlık olduğunu, çocukların içinde kocaman bir dünya olduğunu göz ardı etmemeliyiz.

Öz Kavramı olgusunu Carl Rogers literatüre kazandırmıştır. Rogers, psikolojik danışmanlık alanındaki birikimlerinden hareketle 1950‟lerin ortalarında “öz” (benlik) kuramını geliştirmiştir. Bu kuramın dayandığı ana nokta ise öz kavramıdır. Rogers kişilik kuramında şu öğeleri vurgulamıştır: (1)

 

Bireyin çevreden saygınlığa gereksinimi vardır.

Bireyin kendine karşı saygı duyma gereksinimi vardır.

 

Özsaygı gereksinimin karşılanabilmesi, kişinin kendisi için önemli kişilerden kayıtsız-şartsız olumlu davranış ve kabul görmelidir .(1)

Geçtana (1996) göre, benlik saygısı duygusal bir boyuttur. Kişinin ne olduğu, gerçek ben ile ideal ben arasında yapılan karşılaştırma sonucunda; kişinin kendini değerli ya da değersiz bulması, ne kadar değerli bulduğudur. Kişi, mutluluk veren ya da hayal kırıklığına uğratan yaşantılar sonucunda kendisine değer verme duygusu geliştirir (1)

Sağlıklı bir kişilik yapısında özsaygı düzeyi önemli rol oynamaktadır. Özsaygı , bireyin psikolojik açıdan etkin olmasını sağlayan temel belirleyicilerden birisidir. Konuyla ilgili çalışmalar özsaygı duygusunun bireyin gelişiminde ve kişiliğinin biçimlenmesindeki etkilerinin çocukluk döneminden kaynaklandığını göstermektedir.(2)

Bağlanma kuramına göre çocuklar erken yaşlardaki bağlanma ilişkileri temelinde kendilerinin ne kadar sevilebilir ve değerli olduklarına ve başkalarının gözündeki değerlerine ilişkin beklenti ve inançlardan oluşan, “benlik temsilleri” (içsel çalışan benlik modelleri) geliştirirler (Cassidy, 1999). Zamanla etkinleşen ve katı şemalara dönüşen bağlanma benlik temsilleri yakın ilişkilerdeki dinamikleri ve farklı alanlardaki başarı beklentilerini doğrudan ya da dolaylı olarak etkilerler. Erken dönemdeki bağlanma örüntüsü etkisini en çok benlik algısı aracılığıyla ileri dönemlerdeki farklı bilişsel, duygusal ve davranışsal alanlara taşır (Bretherton, 1985; Cassidy, 1988; Pietromonaco ve Barrett, 2000).

Bağlanma ile farklı benlik alanlarındaki ilişkinin kapsamlı olarak incelemesi ilk olarak Cassidy’nin (1988) araştırmasıyla başlamıştır. Cassidy çalışmasında, güvenli bağlanmanın okul öncesi çocuklarda hem gözlemle hem de Harter’in (1982) farklı benlik alanlarındaki yetkinlik/başarı algısı ölçümü ile ölçülen benlik kavramı ve benlik saygısı ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Erken çocukluk dönemindeki diğer çalışmalarda da Cassidy’nin bulguları tekrarlanmış ve güvenli bağlamanın olumlu benlik kavramı ile yüksek düzeyde ilişkili olduğu bulunmuştur (örn., Verschueren, Marcoen ve Schoefs, 1996).  (3)

Herhangi bir özre sahip olmanın, sosyo-ekonomik durumun, etnik bir grubun üyesi olmanın, baba mesleğinin, annenin çalışıp çalışmamasını, çocuğun fiziksel özelliklerinin, cinsiyetin, doğum sırasının, anne babanın boşanmış ya da ölmüş olmasının, babanın işsiz olmasının, anne baba tutumlarının ( Rosenberg 1965; Coopersmith 1967, Onur 1981) özsaygı üzerindeki etkileri incelenmiştir. (2)

Araştırma bulguları, özsaygı gelişiminde aile ortamının ve anne baba tutumlarının diğer faktörlerden çok daha etkili olduğunu ortaya koymuştur. Anne baba sevgisi ve benimsemesi ile çocukta özsaygıya yönelik gelişim açısından yakın bir ilişkinin varlığı söz konusudur.(2)

Çocuklarımızın bazı şeylerin üstesinden kendi başlarına gelmesini sağlayacak fırsatlar yaratabiliriz. Çocuğun zorlandığı her durumda ebeveynin devreye girmesi ve sorunu onun adına halletmesi özsaygısının gelişimini sekteye uğratacaktır. Çocuğun herhangi bir sorununa dair bizden yardım istediğinde de sorunu çözmek yerine çözüm üretmesine destek olmak daha yararlı olacaktır.

Çocuklarımıza olmasını istediğimiz kadar değil, olabileceği kadar yük verelim, her birimizin kapasitesi çok farklıdır. Ayrıca onların o kadar çeşitli yetenekleri var ki, bizim istediğimiz yetenekleri sergilemiyorlar diye onlardaki potansiyelleri köreltmeyelim. Çocuğumuzdaki yetenekler yerine ondaki eksiklere odaklanmak, olmayanın yasını tutmak ne kadar da delice geliyor düşününce. Çocuklarımız kendi isteklerimizi gerçekleştirebileceğimiz projeler değil, kendi eksikliklerimizi yansıtabileceğimiz bir ayna hiç değil.  Hayattaki tek başarı akademik başarı değildir yalnız başına. Buna sosyal, iletişimsel ve sanatsal beceriler de eşlik eder.

Kaliteli bir yaşamın en önemli belirleyicilerindendir özsaygı, yaşadığımız tüm anları kaliteli yaşamak da ‘gerçekten yaşamak’ değil midir aslında?

 

Psikolog Gaye Özmen                                                     

 

 

KAYNAKÇA

  1. 1.      Fevzi CEBE, 2005,  Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Yetiştirme Yurtlarında Barınan Çocukların “Benlik Saygısı”, “Depresyon”, “Kaygı” Skorlarının Ailesi Yanında Kalan Çocuklarla Karşılaştırılması , Yüksek Lisans Tezi , İstanbul Üniversitesi, Adli Tıp Enstitüsü, İstanbul.
  2. 2.      S. Sonay GÜRÇAY 1989, Çocuk Yuvasında ve Aile Yanında Kalan 9-10-11 Yaş Çocuklarının Özsaygı Gelişimini Etkileyen Bazı Faktörler,Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara .
  3. 3.      3.      Nebi SÜMER, 2009, Orta Çocukluk Döneminde Ebeveynlere Bağlanma, Benlik Algısı, Kaygı, Türk Psikoloji Dergisi, Haziran 2009, 24 (63), 86-101.