Oyun Çocukları’nın Beslenmesi
“Çocuğum devamlı hastalanıyor, hemen hemen her ay antibiyotik kullanıyoruz, ne yapacağımızı şaşırdık” sözlerini sık sık duyar olduk. Evet, hayatında doktora gitmemiş insanların torunları, (daha doğrusu torun çocukları) yemekten çok antibiyotikle beslenir oldular. Eskiden bu kadar çok çeşitli ilaçlar yoktu. İlaçlar çoğaldıkça, mikroplar da direnç kazandılar. İlaç firmaları ile mikroplar arasında yarış hızla devam ederken, hastalıklar da artmaya ve can yakmaya devam ediyor.
Bir nesil önceki dedeler çok sağlıklı idi. Tereyağlı, yağlı kuzu eti, soğan, sarımsak, yoğurt yerler, tansiyon nedir bilmezlerdi. Bulgur pilavına ayran eşlik ederdi. O zamanlar iftar sofralarında kolalı içecekler yoktu. Şeker daha kanımıza girmemişti. Şimdiki dedeler ve büyük annelere baktığımızda, hemen hepsinde bir problem var. Ya dizlerinde derman kalmamıştır veya gözlerinin feri sönmüştür. İlla da kolesterol ve tansiyonla başları derttedir. Özellikle son 50 yılda bir salgın gibi artan hastalıkların temelinde, vücudumuzun milyonlarca yıldan beri alışık olduğu gıdaların yerine, zarar veren lezzetli gıdaların tüketilmesi yatıyor. Dede ile torunun hastalıklarının sebebi benzer olduğu halde, hekimlerin tetkik ve tedavi amaçlı yaklaşımları koruma tedbirlerinin önüne geçerek hastalıkların artmasına sebep oluyor.
Bir antibiyotik tedavisi sonunda zararlı bakteriyeller kadar bizim için önemli olan faydalı bakteriler de hayatlarını kaybediyorlar. Zararlı bakteriler her zaman yok olmuyorlar ve yeniden silahlanarak daha güçlü bir şekilde karşımıza çıkabiliyorlar.
ÇOCUKLARIMIZIN BÜNYESİNİN GÜÇLÜ OLMASI İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?
Bebek biyolojik olarak doğmadan önce anne ve babanın sağlıklı beslenmesi gerekir. Sağlıklı beslenmeyi trafik ışıkları ile şöyle özetleye biliriz.
Yeşil ışık : sebzeler (yarısı salata olarak ve patates hariç)
Az şekerli meyveler : (diyabetliler dikkat)
Et yumurta, balık, tavuk, ciğer
Kuruyemiş (tuzunu yıkayarak ve taze olanlar) kuru meyve (diyabetliler dikkat)
Zeytinyağı, tereyağı kefir ve kefirle mayalanmış ev yoğurdu, peynir.
Şekersiz içilen çay yeşil çay ve diğer bitkisel çaylar.
Emziren anneler için, keten tohumu semizotu siyah çekirdekli üzüm ceviz ve kefir çok faydalıdır.
*Bütün balıklar cıva zehirlenmesine sebep olabileceği için hamilelerin balık yememesi uygundur.
Sarı ışıktaki gıdalar ise şunlardır; tam buğday, tam çavdar ekmeği, buğday, yulaf, bulgur, kepekli pirinç, bakliyat, bunlardan yaptığımız makarna pilav gibi yemekler, şekerli meyveler fındık yağı bitter çikolata (haftada bir)
Bu gıdaları kilo fazlası olmayanlar günde bir porsiyon alabilirler.
Kırmızı ışıktaki gıdalar: bu gruptaki gıdalar, kan şekerini çok yükselterek insülin direncinin gelişmesine yol açar. Anormal bebek doğumlarına sebep olabilirler. Son yıllarda artan hastalıkların hemen hemen hepsinden sorumludurlar. Bebek anne karnına düşmeden 5-6 ay önce bu zararlı gıdaları terk etmek fazla kilolardan kurtulmak gereklidir.
Ayçiçeği, mısırözü, soya ve margarin gibi bitkisel yağlar Omega-6 bakımından zengindirler. Ucuz oldukları için çok kullanılırlar. Omega-6 aşırı alındığı zaman iltihabi hastalıklar ve alerjik hastalıklar damarlarda tıkanıklık, damar daralmaları ve anormal hücre artışı gelişir.
Şeker, süt dayanıklı yoğurtlar, şekerli yoğurtlar, meyve suları, kola, gazoz, fast food, cips, panço, gofret, sütlü çikolata, beyaz ekmek, un kullanarak yapılan her türlü gıdalar zararlıdırlar.
Çocukluk çağlarında görülen hastalıklar sadece enfeksiyonlarla sınırlı değildir. Alerjik hastalıklar, hiperaktivite, dikkat dağınıklığı, otizm, MS, miyopluk, reflü, şişmanlık, diş eti hastalıklar giderek artmaktadır.
Hava kirliliği, içme sularının ve denizlerin kirlenmesi, çocukların oyun hamuru adı altında kanserojen boyalarla oynamaları, katkılı ve alışkanlık yaratması için MSG gibi kimyasalların ilave edildiği hazır meyve suları, kek ve bisküvi çok zararlı gıdalarla beslenmeleri çocukların sağlığını bozmakta ve ileriki yıllarda daha çaresiz hastalıklara zemin hazırlamaktadır.
Anaokulları ve okullar öncelikle sağlıklı nesiller yetiştiren yuvalar olmalı. Anne ve babalarını dinlemeyen 2-7 yaş arasındaki çocuklar öğretmenlerini sevgi ve takdir’ini kazanmak için birbirleri ile yarışırlar. Bu dönemdeki alışkanlıklar kalıcı olabilir. Benzer beslenme evde büyükler tarafından da uygulanmalıdır. Anne ve baba kola içerken çocuğa kefir içiremezsiniz.
Anaokulu çocukları oyun hamuru yerine gerçek hamurla şekiller yapabilir, arpa, buğday, maş fasülyesi, yulaf, mercimek, kuru fasulye ve nohutları küçük saksılara veya pamuğa ekebilir. Her gün damlalıkla sular ve 8-10 cm uzunluğuna erişince bu filizleri salata olarak tüketebilirler.
Okullarda salata yeme alışkanlığı bu şekilde oyun ve faaliyet adı altında kolayca uygulanabilir.
ÖRNEK BESLENME: İçecek olarak her saat su verilmesi hastalıklara karşı en önemli tedbirdir. Arıtılmış su en uygun ve güvenli kaynaktır. Yemeklerle beraber öncelikle su daha az olmak üzere kefir ve ayran verilir. Taze sıkılmış meyve suları iyi bir tercih değildir çünkü faydalı özellikler posası ile çöpe gitmiştir sadece şekeri kalmıştır. Süt şekerine karşı tahammülsüzlük olduğu için süt yerine kefir, yoğurt ve ayran tercih edilmelidir.
Bütün peynir çeşitleri cazip şekillerde kesilerek verilebilir.
Tam buğday, organik ve altın ekmek en uygun seçeneklerdir. Halk ekmek satış noktalarından temin edilebilir. Üzerine tereyağı sürülebilir. Haftada bir gün bal veya pekmez verilebilir. Reçel, nutella, şokella gibi zararlılardan uzak durmak gerekir.
Kendi yetiştirdikleri filizler salatalar diyete mutlaka ilave edilmeli ve özellikle önce yedirilmeli.
Haşlanmış yumurta veya omlet her gün verilmeli. Zeytinyağı veya tereyağı kullanılarak hazırlanmalı köri ve zerdeçal gibi çok faydalı baharatlar ilave edilmelidir.
Kuzu kıymasına maydanoz, kaya tuzu, sarımsak, soğan, köri, zerdeçal ve diğer baharatlar eklenerek köfte hazırlanabilir. Evde hazırlanan bu köfte ısıtılarak verilebilir. Hazır sucuk sosis ve salam verilmemeli.
Meyve kuru meyve kuruyemişler her gün verilmeli.
Uzm. Dr. Emin Mindan
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı