Duygu Ece Küçükel 18 yaş

Merhaba

Ben Ece nin annesiyim.Ece benim ikinci çocuğum ,Ece nin üniversite öğrencisi iki yaş büyük abisi var.

Ece’nin dünyaya gelişini dün gibi hatırlıyorum,çok sevinmiştim anlatılamaz bir duygu bir oğlum vardı birde kızım olmuştu.Kızım bebekken aslında sorunlar vardı tepki vermiyor,ses çıkarmıyordu ama aile büyükleri bunların normal olduğunu aile içinde zaman zaman bu sorunları yaşayanlar olduğunu söyledi,bunun üzerinden bir süre geçti.Ece bu arada ikinci yaşını bitirmişti sorunlar hala devam ediyordu ne yapacağımı bilmiyordum.Sonunda gittiğimiz doktor bu sorunlar için bir nörolog a gitmelisiniz dedi ,çok uzun bir sürenin sonunda otizm tanısı koydular.

Şimdi anlıyorum ki çok zorlu ,zahmetli ve sıra dışı bir duruma düşmüşüz,hayatımız tamamen değişti.Artık anlamıştık bunun tek çaresi eğitimdi.İyi bir eğitim,iyi bir kurum ve çok çok iyi bir kadro olmalıydı.Bunu da ALGI da bulduk,şimdi buradayız.

Hepinize bu özverili ve kutsal görevinizden dolayı sonsuz teşekkürler..

Sevgi ve saygı ile

Menekşe KÜÇÜKEL

Enes Kazancı 8 Yaş

Bizim öykümüz de pek çok otizmli çocuğa sahip olan ailenin hikayesi gibi başladı.Oğlumuz 15 aya kadar gayet iyi gelişen problemsiz bir çocuktu.15.aydan sonra hissedilir derecede gelişim durdu.Biz o anda problemi fark etsek de aile büyüklerimiz bir sorun görmediklerini söylediler.Erkek çocuğu geç konuşur diyerek maalesef bize bir süre zaman kaybettirdiler. Enes 2,5 yaşına geldiğinde artık çok ciddi bir sorun olduğundan emin olarak psikolog’a götürdük.

Orada bize biran önce eğitime başlamamız gerektiği söylendi.Vee o andan sonra hayatımızda sürekli duyacağımız ve hissedeceğimiz “otizm” i ilk kez orada duymuş olduk.ilk şok anında çok fazla bir şey düşünmeden eğitim almaya başladık.Enes 5 yıl boyunca eğitim alacağımız psikolog’la özellikle ilk 2 yıl çok hızlı ilerledi.Bu durum bizi umutlandırmaya başladı.Hatta zaman zaman bütün bunların tamamen biteceğini düşünmeye bile başlamıştık.Eğitimcimiz de piskolojik yöntemlerle bizi buna inandırmaya motive ediyordu sürekli.

Ama  zaman geçtikçe yaşıtlarıyla gördüğümüz farklar zaman içinde gittikçe artmış ve bu durum bizi umutsuzluğa sürüklemeye başlamıştı.Özellikle iletişim konusundaki bu durağanlıktan  kurtulmak amacıyla 2-3 yıl kreşlere götürdük.Bunun da çok büyük bir etkisi olmadı.

Ve Enes büyüdükçe eğitimcimiz konusunda zorlanmaya ve tıkanmaya başladı ve Enes’in en başından beri iyi olduğu akademik konulara ağırlık vermek zorunda kaldı.Enes hızlı bir şekilde okuma yazma öğrendi, matematikte yaşına göre çok ilerde becerilere sahip oldu.tabi bu zaman zarfında iletişim yönü hiç gelişmedi.Umutsuzluğumuzu artıran bu durumdan kurtulmak için yeni arayışlara girdik ve bazı araştırmalardan sonra Algı Eğitim Merkeziyle anlaştık.Bu değişiklik bile bizi heyecanlandırmıştı. Algı eğitim’de ilk görüşmemiz çok olumlu ve içten geçti.Sonrasında öğretmenimizle değerlendirme ve sonrasında ilk ders bizim için çok etkileyiciydi.İlk ders sonrasında öğretmenimizin sözleri sürekli kulağımızda ve aklımızda.

Oğlumuzun durumunu öyle güzel anlayıp özetlemişti ki.Aslında her şeyin o kadarda zor  ve umutsuz olmadığını anlattı bize.Öğretmenimizin gözlerindeki o ışıltı ve heyecan bizim eğitime olan inancımızı ve güvenimizi perçinledi.Aynı zamanda biz öğretmenimizden çok büyük hayaller kurmamayı öğrenirken bir taraftan da Enes için güzel ve başarılı bir gelecek hayal etmeyi öğrendik.Bu umudumuzun ve inancımızın hiç bitmemesi gerektiğini her hafta öğretmenimizin gözlerinde ve sözlerinde hissettik.İlk dersten bu yana çok uzun bir zaman geçmemesine rağmen öğretmenimizle aramızda çok güzel bir elektrik ve bağ oluştu.

Bu elektrik  derslerimize ve Enesin durumuna çok olumlu bir şekilde yansıdı.Yıllardır kurmasını arzu ettiğimiz ama başaramadığı sosyal problemler çok kısa sürede gözle görünür şekilde çözülmeye başladı.Artık her hafta derslere daha heyecanlı ve istekli geliyoruz.Öğretmenimizin gözlerindeki ışıltı ve heyecanın,işine duymuş olduğu saygı ve sevginin bir ömür boyu sürmesini temenni eder tüm algı eğitim ailesine teşekkür ederiz.

Sevgi ve saygılarımızla

Meziyet-Fehmi kazancı

 

İlk Geldiğinde Kalem Tutuşu

2 Ay Sonra...

Erhan AVDAN 21 Yaş

Erhan 13 ağustos 1991 tarihinde dünyaya geldi. Çok güzel bir bebekti. Bir abisi vardı, ikinci oğlumuz da sağlıklı ve güzel olunca dünyalar bizim olmuştu. Abisiyle birlikte büyüyorlardı. Erhan 12 aylıkken yürüdü ve ilk kelimelerini kullandı “baba, dede” diyordu. Babasının dedesinin ismini söyleyip onların kucağına gidiyordu.14 aylıkken gece hastalandı, acile kaldırmak sorunda kaldık. Ses telleri iltihaplanmış.

Hastanede o kadar çok müdahale yapıldı. Hastaneden çıktığımızda Erhan artık dış dünyadan kopmuştu. O günden sonra büyük binalara girmiyor, hiç konuşmuyordu ve tamamen kendi kabuğuna çekilmişti. Aşırı hareketliydi. Bizi duyuyordu ama kendi isteyince bize yanaşıyordu.

Yani ters giden bir şeyler vardı. Ve 3,5 yaşındayken pedagog’a gittik. Bize Erhan’da otistik kırıntılar olduğunu, hiperaktif olduğunu, iğneyle kuyu kazımamız gerekeceğini, hiç konuşmayacağını v.b…Yani koca bir yıkım yaşamıştık. Dünya başımıza yıkıldı.

Bizi neler bekliyordu acaba?

Neler yaşayacaktık ???

Çok korkuyorduk!!!

Eğitime başladık, epey bir zaman boşa uğraşıyoruz gibi geldi. Sanki her şey boşunaydı ve Erhan bir şey anlamıyor zannediyorduk. Ama ben bilinçlenmiştim, Erhan’a nasıl davranmak gerektiğini, nelerle faydalı olabileceğimi öğreniyordum. Hiçbir zaman tek başına kalmaması gerektiğini bunun onu kendi dünyasına kapatacağını öğrendim. Her fırsatta normal çocuklarla parklarda vakit geçirmesini sağladık. Bu arada kalem kâğıtla oynamayı ve özellikle resim yapmayı çok seviyordu. 4 yaşındayken okumayı yazmayı kendiliğinden öğrenmişti. Ama hala konuşma yoktu.

Eğitimlere gittikçe önce ben sonra çocuk eğitiliyorduk. Böylece ona daha verimli oluyordum. Ama Erhan aşırı hareketli, sokakta koşan, sinirli, takıntılı çok zor bir çocuktu. Bir yere gittiğimizde aynı yoldan geri dönecek kadar takıntılı! Yönümüzü değiştiremezdik. Dediği olmayınca bana karşı aşırı tepkiliydi. Sokak ortasındaki o zamanki durumumu düşünün. Evdeki saksıların toprakları bile yarıya kadardı. Anında halıya serperdi. Dolap kapıları hep kilitli ya da sıkıca bağlıydı. Ama her şeyin ötesinde çok güzel bir çocuktu.

Böylece yaşımız okul çağına geldi.

Ne yapacağız? Hangi okula vereceğiz?

Eğitimcimiz normal çocuklarla olursa iyi olur dedi ama bu nasıl olacaktı?

Sonunda öğrenci sayısı az ve evime yakın bir okul buldum. Kayıt yaptırmak için okula gittik ve bir problemler ordusu ile karşılaştık. Müdür bey kayıt yapmadı öylesine gelsin dedi. Beraberce okula başladık. Erhan Okulu çok seviyordu ama sınıfta sırada oturmasını bilmiyordu, çok farklı bir ortam olduğu için koşuyor ve bağırıyordu. Öğretmen bizi anlayana kadar epey bir zaman geçti. Her gün okula giderken “bugün nelerle karşılaşacağım, beni bugün neler bekliyor” diye sıkıntı ve düşüncelerle okula gidiyordum. Sonunda okul dönemi bitmeye yakın bizi kayıt ettiler ve okulun resmi öğrencisi olduk. İlk sene çok zorluklar yaşadım. Sabır ve gayret baskın olmak zorundaydı çünkü her şey Erhan içindi. Eğer şimdi bunu yapamazsam sonra üzülen ve pişman olan ben olacaktım. Bazen bana okuldayken “istersen eve gidebilirsin” derlerdi. Ama evde tek başına olacağına, ben çok yorulsam da o çocukların arasında olsun diye vaktinden önce eve gitmezdik.

Ve okula 8 sene birlikte gittik geldik. Bu 8 senenin ilk 2 senesi çok zorluklarla geçmiş olsa da daha sonra karşılıklı anlayışla (daha çok benim her şeye boyun eğmemle) okulu tamamladık. Amacım; normal çocuklarla eğitim benim için akademik amaçlı değil sosyal olabilmesini, toplumda kendi yaşıtlarıyla birebir yaşayarak öğrenmesiydi. Konuşma başta olmak üzere okuldaki çocuklar ona çok şey öğretti.(çok üzüldüğümüz günler oldu ama onları hiç hatırlamak istemiyorum)

 

 

Bireysel eğitime başladığımız yıllarda ilk eğitimcimiz Erhan’a bir ağabey gibi yaklaştı. Erhan evde kendi abisini, özel eğitimde eğitimci abisini model alarak çok şeyler öğrendi. Onlar gibi traş olmayı istedi, abisi gibi saçlarını uzatmayı istedi. Yani bir şeylerin farkına varıp kendi farkına varmayı öğrendi. Okul bitti biz özel eğitime hep devam ettik. Bu arada bir iş tecrübemiz oldu ve işe başladık. Bu işe gitme macerası sonucunda da yemek problemimizi çözdük. Erhan her şeyi yemiyor, yemek seçiyor, sebze hiç yemiyordu. İşyerinde çalışan ağabeylere bakarak, onların ısrarıyla her şeyi yemeye başladı. Biz de bir kez daha anlamış olduk ki Erhan de pek çok yaşıtı gibi bazı şeyleri başkalarının ona söylemesiyle değil, yaşayarak, görerek, deneyerek daha güzel öğreniyorlar, yapılması gerekenlere kendileri karar veriyorlar. Bu arada biz ailesi olarak Erhan’a hiç farklı gözle bakmadık abisi neyse Erhan da oydu. Erhan’ı eğitimlere götürüp getirdikçe ben de pek çok şey öğrendim.

Algıya 5 sene önce başladık. Ve burada çocuklarımız eğitildikleri gibi hem eğitimle hem sağlıkla ilgili konularda düzenlenen seminerlerle bizleri eğitiyorlar. Erhan algıda akla gelmeyecek güzellikler yaşadı. Folklor oynadı, piyeslerde rol aldı, koroda şarkı söyledi ve bunları yaparken de inanılmaz mutlu oldu. Tabi bu ayrıcalık Erhan’a değil her öğrenciye bu şans tanındı. Kendilerinin sahnede bir şeyler yaptıklarını, başardıklarını görünce hem onlar çok mutlu oldu hem de biz aileler.

Erhan çocukluğundan beri resim yapmayı çok seviyor. Öğretmenleri önce bu resimlerle algıda bir sergi düzenlediler. Daha sonra işi daha da ileriye götürüp bir resim öğretmeniyle Erhan yağlıboya resimler yaptı. Ve Garen YAKUPYAN ile birlikte Profilo’da resim sergisi düzenlediler. Bu bizim için inanılmaz gurur verici bir şeydi. Sonsuz teşekkürler emeği geçen kuruculara ve eğitimcilere. Burası o kadar sıcak bir ortam ki çocuklar mutlu oldukça, sevdikçe daha da verimli oluyorlar. İleri gidiyor ve biz de çok mutlu oluyoruz.

Erhan’ın 3,5 yaşındayken konan tanısının karşısında ve bize ne olacak diyerek düşündüğüm, ağladığım geceler ve günler aklıma geldikçe kötü bir rüya gördüm demek istiyorum.

Çünkü Erhan tanıyı alırken bana çizilen tabloyla şimdiki arasında çok büyük bir fark var. Çok şeyler aştı.

İnsanlarla konuşmayı seviyor, onlarla birlikte vakit geçirmekten mutluluk duyuyor. Resim derslerine gidiyor. Yüzmeye baskete gidiyor. Hayattan zevk alıyor ve biz onla bunları birlikte yaşamaktan keyif alıyoruz. Biz artık Erhan’la sokakta arkadaş gibi dolaşıyoruz. Herkesle her yerde mutlu vakitler geçirebiliyoruz. Biz ailecek mutluyuz. İyi ki varmış diyoruz onunla hayatı öğrendik onunla hayattan keyif alabilmenin hazzını yaşadık.

Hepimiz Erhan’ı çok seviyoruz.

Erhan Avdan’ın annesi Meryem Avdan

 

U.B. 4 Yaş

Oğulumuz U.B. 2008  yılında dünyaya gelerek bizi sevince boğdu. Lakin doğumdan sonra yoğun bakıma alınması  bizi çok üzdü. Dört beş ay böyle geçti. Bir türlü kendine gelemedi.  Doktorların  fazla yaşama şansı vermediği oğlumuz bize Allahın bir lütfudur. Büyüdükçe konuşamadığını fark ettik. Sadece ‘’ana ve mama’’ diyebiliyordu. Doktorların bütün çabasına rağmen bir türlü gelişme olmuyordu. Bu durum bir baba olarak beni çok üzüyordu. Bu durumu yakın arkadaşımla paylaştım. Arkadaşım Mecidiyeköy’de Algı Özel Eğitim’den bahsetti.  1 Mayıs 2011 tarihinde kuruma  kayıt yaptırdım.  Bu tarihten itibaren oğlumuzda iki üç aylık eğitim döneminde gözle görülen  gelişmeler olmuştur. Oğluma ve eğitim alan diğer çocuklara karşı herkesin kurumda ilgisi vardı. Öğretmenleri yakından ilgileniyor ve alakadar oluyor, bu da beni çok mutlu ediyor.  Aile içerisinde konuşmayı, yemek yemeyi, oturup kalkmayı öğrenmiş,mahallede kurumda arkadaşlarıyla anlaşmasında fark edilir şekilde düzelmeler  olmuştur. Bu ilgilerinden dolayı kurum kurucularına ve öğretmenlerine minnettarız. SAYGILARIMLA

A.B.

Ayfer Gönül 25 Yaş

Ayfer ilk çocuğumuz. Kızım  başlarda iyiydi. Bir yaşını geçince bir şeylerin yolunda gitmediğini anladık. Çünkü konuşamıyor ve ayaklarının üzerine basamıyordu. Doktora götürdük. Doğum sırasında meydana gelen rahatsızlık dediler.  Doktorların bazıları konuşmamasını işitmemesine bağladılar. Ben zaten kızımın duymadığını 1,5 yaşında  anlamıştım ama imkansızlıklardan doktora götürememiştim. Kızımın rahatsızlıklarını duyduğumda kendimi çok kötü hissettim. Çok mücadele ettim.  Ayfer’e  dört yaşında iken kulağına cihaz taktırdık. Sesleri duymaya başladı. Bu bizi çok mutlu yaptı. Artık kızım anne, baba diyebilecekti.  18 yaşına kadar birçok ameliyat geçirdi.  Gözünden, ayaklarından.  Yürümesi destekle oluyordu. Ta ki Algı Özel Eğitim’e gelene kadar. Onlar bize tüm ekipçe çok destek ve imkan sağladılar. Bizimle çok ilgilendiler. Kızım artık desteksiz yürüyor. Motor becerileri çok gelişti. Eğitime geldikçe çok mutlu oluyor. Onun mutlu olması bizi sevindiriyor. Hangi yaşta olursa olsun eğitim için geç değil biz geç başladık, çok faydasını gördük . Keşke Algı’yı daha önce bulsaydık. Gittiğimiz diğer kurumlarda bir fayda göremedik. Buradaki öğretmenlerine çok teşekkür ederiz. Bizimle çok ilgileniyorlar, arkadaş gibiler.

Annesi;

Mert 6 Yaş

Mert 2 yaşındayken yaşıtları gibi davranıp konuşamıyordu. İsmini söylediğimizde tepki vermiyordu. Oğlum üç yaşındayken büyük kızım bir sorun olduğunu fark etti. Fakat ben bir bucuk sene sonra mert 4,5 yaşına geldiğinde kabullenebildim. Hep düzeleceğine inandım ama düzelmedi. Artık eğitimden başka çare kalmadığını anladım ,kabullendim ve eğitime Algı Eğitim Merkezi’nde başladık.

Eğitime başlayalı henüz bir sene oldu. Bu zaman içerisinde daha küçük yaşta kabullenip eğitim aldırmadığıma o kadar pişmanım ki.Keşke daha önce  oğlumu buraya yazdırsaydım ve eğitime daha erken başlasaydım. Fakat hiçbir şey için geç olmadığını da bu eğitimler sürecinde anladım. Oğlumda çok hızlı değişimler görmeye başladım. Özellikle algılaması gelişti. Hemen hemen her şeyi anlamaya başladı. Bensiz kimseyle durmuyordu. Artık duruyor.

Laf dinlemeye başladı. Söylenenleri yapmaya başladı. İki ya da üç kelime konuşabiliyordu. Şu an kırka yakın kelime biliyor. Her şeyi daha kontrollü yapmaya başladı. Tüm öğretmenlere ve Algı Eğitim Merkezi’ne teşekkür ederim..

Mert’in annesi S.