Antidepresanlar, Otizm Riskini Artırabilir
/in Medyadan Haberler/tarafından adminBilim insanlarının yaptığı araştırmaya göre, hamilelik döneminde alınan antidepresan ilaçların çocukların otistik olma riskinin iki katına çıktığını gösterdi.
Kanadalı bilim insanlarının 145 bin 500 hamile kadın üzerinde gerçekleştirdiği yeni bir araştırma hamilelik sırasında antidepresan kullanan anne adaylarının otistik bir çocuk sahibi olma riskinin iki katına çıktığını gösterdi.
Montreal Üniversitesi’nden uzmanlar, annesi hamilelik sırasında antidepresan kullanan her 82 çocuktan birinin otizm hastası olduğunu belirtti. Bu oranın antidepresan kullanmayan kadınlar arasında ise %87 daha az olduğu açıklandı.
Araştırmayı gerçekleştiren ekibin başında bulunan Profesör Bérard, beyindeki seratonin seviyesini artıran antidepresanların rahimdeki bebeğin gelişimini etkilediğini düşündüklerini söyledi. Daily Mail’e konuşan araştırmacı “Rahimdeki fetüsün beyninin geliştiği dönemde kullanılan antidepresanların otizm riskini artırıyor olması biyolojik açıdan mümkün. Çünkü serotonin doğum öncesinde de sonrasında da gelişim süreçlerinde etki yaratıyor” dedi.
1998-2009 yılları arasında Quebec’te yaşanan tüm hamilelikleri inceleyen araştırmada elde edilen bulgular JAMA Pediatrics isimli akademik dergide yayınlandı.
Hamilelik Döneminde Hava Kirliliği Otizme Yol Açabilir
/in Medyadan Haberler/tarafından adminOtizm ile çevre kirliliği arasındaki ilişkiyi araştıran tarihin en kapsamlı araştırmasında, hamileliğinin son dönemlerinde hava kirliliğine maruz kalan bir kadının otistik bir çocuk doğurma riski normal bir kadına göre iki kat daha fazla olduğu savunuluyor.
Amerika çapında 116 bin anne ve çocuklarından toplanan verileri değerlendiren uzmanlar, hamileliklerinin son üç aylık döneminde hava kirliliğine maruz kalan annelerin otistik çocuk sahibi olma riskinin son derece yüksek olduğunu belirledi.
Harvard Üniversitesi uzmanlarından Marc Weisskopf öncülüğünde yürütülen araştırmada, hava kirliliğine maruz kalan kadınların kirliliğin çok daha düşük seviyede olduğu yerlerde yaşayanlara göre iki kat daha fazla risk altında olduğunu belirtiliyor.
“Hamilelikte kirli havadan uzak durun”
Araştırma, kirliliğe maruz kalmada zamanlamanın önemli bir etken olduğunun altı çiziliyor. Uzmanlar, hamile kalmadan önce yüksek derecede hava kirliliğine maruz kalan annelerin çocuklarında otizm riskine rastlanmadığını ve doğumdan sonra hava kirliliğine maruz kalan çocuklarda da otizm oluşma riskinin son derece zayıf olduğu sonucuna varıldığı kaydediliyor.
Epidomiyoloji uzmanı Weisskopf, her ne kadar otizm ve çevre kirliliği arasında doğrudan bir bağlantı olmadığını belirtse de, araştırmanın hava kirliliğinin oynadığı rolü gösterme adına büyük önem taşıdığını vurguluyor.
Hamile kadınların hava kirliliğinden kaçınmaları uyarısında bulunan Weisskopf, hamilelik döneminde kirliliğin yoğun olduğu şehirlerden uzak durulması gerektiğini belirtiyor. Sokakta yürümek yada koşmak yerine parkların tercih edilmesi gerektiğine dikkat çeken Weisskopf, otizmin çok faktörlü bir hastalık olması nedeniyle bilimin otizme yol açabilecek tüm riskleri tanımlayamadığını söylüyor.
“Son üç ay önemli”
Uzmanlar, otizme çevresel ve genetik etkenlerin yol açtığını düşünüyor. Otizm hastaları adına kurulan Otizm Konuşuyor adlı kuruluşta tıbbi araştırmalardan sorumlu Paul Wang, bu araştırmanın sonuçlarının kendileri için de büyük önem taşıdığını ve hamileliğin son üç ayının bebeğin nörolojik gelişiminin hızlandığı evre olması nedeniyle dikkatli olunması gerektiğini belirtiyor.
Araştırmanın temsil ettiği kuruluşun otizmle ilgili olan temel tavsiyesini değiştirmediğini belirten Wang, çocuklarına otizm teşhisi konulan ailelerin tedaviye önem vermeleri gerektiğini vurguluyor.
Weisskopf, araştırmalarında başta hava kirliliğinde yer alan ve otizm riskini arttıran kimyasal maddeler ile, bebek anne karnındayken otizm teşhisi konulması gibi iki alanda yoğunlaştıklarını belirtiyor.
Kaynak: Otizm
Çocukların Çekingen Olmasının Sebebi Asperger Sendromu Olabilir
/in Medyadan Haberler/tarafından adminAsperger sendromu olan çocuk sosyal olarak beceriksiz olduğu için arkadaş edinmeyi çok zor bulabilir.
Asperger sendromu hayat boyu sürer, fakat belirtiler zaman içerisinde düzelme eğilimindedir. Yetişkinler kendi güçlü ve zayıf yönlerini anlamayı öğrenebilirler ve sosyal becerilerini geliştirebilirler.
Asperger sendromu olanlarda otizm özelliklerinin bazıları vardır. Örneğin; sosyal becerileri zayıftır, rutini severler ve değişiklikten hoşlanmazlar. Fakat otistiklerin aksine Asperger sendromu olanlar normal olarak konuşma becerisinin geliştiği yaşta, yani 2 yaşından önce konuşmaya başlarlar.
Hem Asperger sendromu hem de otizm yaygın gelişimsel bozukluklar grubuna dahildir. Asperger sendromunun nedeni tam olarak bilinmemektedir ve bunu engellemenin yolu da bilinmemektedir. Genetik olduğu düşünülür ve bunun üzerine araştırmalar yapılmaktadır.
Asperger sendromunun en önemli belirtisi sosyal durumlar karşısında yaşanan problemlerdir. İki Asperger sendromlu çocuk birbirine benzemez, çünkü belirtiler çok çeşitlidir.
ÇOCUKLUKTA BELİRTİLER
Ebeveynler çocuklarında Asperger sendromu belirtilerini ilk olarak diğer çocuklarla etkileşime girdiği okul öncesi çağda fark ederler.
Belirtiler:
Sosyal ipuçlarını seçememe ve diğerlerinin beden dilini anlama, sohbete başlama veya sohbeti sürdürme ve sırayla konuşma gibi doğuştan gelen sosyal becerilerin eksikliği
Rutinlerdeki herhangi bir değişiklikten hoşlanmama
Empati eksikliği
Diğerlerinin konuşmalarının anlamını değiştiren konuşma tonundaki değişiklikleri, vurguları fark edememe. Yani çocuğunuz bir şakayı anlamayabilir veya alaycı bir yorumu kelime anlamıyla algılayabilir. Ve konuşması tek düze olabilir ve vurgu veya tonlamadan yoksun olduğu için anlaşılmayabilir.
Kendi yaşına göre fazla resmi bir konuşma stili vardır. Örneğin, “geri geldi” yerine “iade edildi”
Göz kontağından kaçınmak veya başkalarına bakmak
Alışılmışın dışında yüz ifadeleri veya vücut dili
Çok iyi hakim olduğu bir veya iki ilgi alanı olması. Asperger sendromlu çocukların çoğu bir bütünün sadece parçalarıyla veya alışılmışın dışında aktivitelerle aşırı ilgilenir. Örneğin; evler dizayn etmek, aşırı detayları olan resimler çizmek veya astronomi öğrenmek gibi. Yılanlar, yıldızların adları, dinozorlar gibi belirli konulara aşırı ilgi gösterirler.
Genellikle sevdikleri konular hakkında aşırı konuşurlar. Tek taraflı sohbetler yaygındır. İçsel düşünceler çoğunlukla sözlü ifade edilir.
Motor gelişimleri gecikmiştir. Çocuğunuz çatal bıçak kullanmayı, bisiklete binmeyi veya top yakalamayı öğrenmede gecikmiş olabilir. Yürüyüşü garip olabilir. El yazısı çoğunlukla kötüdür.
Yüksek duyarlılığa sahiptir ve yüksek ses ve ışık, yoğun tat veya dokulara karşı hassastır.
Bir çocuğun bu belirtilerin bir veya ikisini göstermesi Asperger sendromu olduğu anlamına gelmez. Asperger sendromu teşhisi konması için, çocuğun bu belirtilerin karışımına sahip olması ve sosyal durumlar karşısında belirgin bir problem yaşaması gerekir.
Asperger sendromu birçok açıdan otizme benzese de, Asperger sendromu olan bir çocuğun dil ve zeka gelişimi normaldir. Ayrıca, Asperger sendromu olanlar otistiklere nazaran daha fazla arkadaş edinmek ve diğerleriyle aktivitelere katılmak için çaba harcarlar.
GENÇLİKTE BELİRTİLER
Belirtilerin çoğu gençlik boyunca kalır. Asperger sendromu olan gençler kendilerinde eksik olan sosyal becerileri öğrenmeye başlayabilse de, iletişimde zorlanmaya devam ederler. Diğerlerinin davranışlarını anlamada zorlanmaya devam ederler. Asperger sendromlu genç (tıpkı diğer gençler gibi) arkadaşları olsun isteyecektir, fakat diğer gençlere yaklaşırken ürker veya korkar. Kendini diğerlerinden farklı hissedebilir. Çoğu genç havalı olmaya ve görünmeye önem verse de, Asperger sendromlu gençler uyum sağlamayı asap bozucu ve duygusal olarak tüketici bulabilirler. Yaşlarına göre daha çocuksu ve saf olduklarından ve kolay güvendiklerinden, kolayca alaylara ve zorbalığa maruz kalabilirler.
Tüm bu zorluklar Asperger sendromlu gençlerin çekingen olmasına, sosyal olarak dışlanmasına, anksiyete ve depresyona sebep olabilir.
Yine de bazı Asperger sendromlu gençler birkaç yakın arkadaş edinebilir ve bu arkadaşlıkları sürdürebilir. Bazı klasik Asperger özellikleri çocuğunuza yarar sağlayabilir. Asperger sendromlu gençler genellikle sosyal normları, modayı ve geleneksel düşünceyi takip etmekle ilgilenmezler, bunun yerine yaratıcı düşünce ve orijinal ilgi alanları ve hedefler peşindedirler. Kurallar ve dürüstlükle ilgili seçimleri sınıfta ve vatandaş olarak sivrilmelerine neden olabilir.
YETİŞKİNLİKTE BELİRTİLER
Asperger sendromu hayat boyu sürer, yine de zamanla dengelenir ve gelişim görülür. Yetişkinler çoğunlukla güçlü ve zayıf yönlerinin farkındadır. Diğerlerinin sosyal işaretlerini anlamak dahil sosyal vasıfları öğrenebilirler. Asperger sendromlu çoğu kişi evlenir ve çocuk sahibi olur.
Detaylara dikkat etme ve ilgi alanlarına odaklanma gibi bazı tipik Asperger sendromu özellikleri üniversite ve kariyerde başarı şansını arttırabilir. Teknoloji Asperger sendromlu birçok kişiyi cezbeder ve Asperger sendromluların en yaygın kariyer seçimleri mühendisliktir. Tabii ki Asperger sendromlu kişilerin tek iyi olduğu alan bilim değildir. Wolfgang Amadeus Mozart, Albert Einstein, Marie Curie ve Thomas Jefferson gibi tarihte saygı duyulan bazı kişilerde de Asperger sendromu vardı.
TEDAVİ
Asperger sendromu tedavisi, çocuğunuzun diğerleriyle etkileşim yeteneğini geliştirmesi ve böylece toplumda etkin olarak yer alması ve kendine yetmesini sağlamayı amaçlar. Her bir Asperger sendromlu çocuğun belirti sayısı ve yoğunluğu farklıdır, bu yüzden tedavi çocuğun bireysel ihtiyaçları ve ailesinin kaynaklarına göre düzenlenmelidir.
OKUL PROGRAMLARI
Okulların bu tip durumlar için verdikleri hizmetleri ve bu hizmetlerin hangi okulda çocuğunuza ne gibi yararları olabileceğini araştırın. Aramanız gereken nitelikler şunlardır:
Bireysel dikkat üzerine küçük çalışma grupları olması,
Sosyal beceri eğitimi verebilecek bir iletişim uzmanının bulunması,
Yapısal ortamlarda ve gözlemlenen aktivitelerle sosyal etkileşim fırsatı sunması,
Gerçek yaşam becerilerini öğretmek ve çocuğun özel ilgi ve yeteneklerini cesaretlendirmek,
Eğitim programını bireyselleştirme isteği,
Çocuğunuzun duygusal sağlığına odaklanabilecek ve aileyle irtibat içinde hizmet verebilecek hassas bir danışman,
Öğrencilerin farklılığına saygı duymanın ve onlarla empati kurmanın üzerinde durma
Çocuğunuzun sınıfında neler olup bittiğinden haberdar olun. Sürekli iletişim ebeveyn ve öğretmen arasında her gün gidip gelen bir defterle korunabilir.
TEDAVİ STRATEJİLERİ
Tedavi, iletişim ve sosyal vasıfları geliştirmek ve davranış yönetiminden oluşur. Tedavi programının çocuğunuzun gelişimine paralel olarak ve çocuğunuza daha faydalı olacak şekilde sürekli ayarlanması gerekebilir.
Çocuğunuzun güçlü yönlerinden faydalanın, onları evde ve okulda ilgi alanlarına yönelmeleri için cesaretlendirin. Aktivite odaklı gruplar ve danışmanlık da yararlı olabilir.
Asperger sendromlu çocukların çoğunda dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, bipolar bozukluk, obsesif-kompülsif bozukluk, sosyal anksiyete bozukluğu ve depresyon gibi rahatsızlıklar da görülebilir. Bu durumlar, zaten ilave ihtiyaçları olan bir çocukla ilgilenen ebeveynlerin üzerine bir yük daha bindirir ve bunların da ilaç ve diğer terapilerle tedavi edilmesi gereklidir.
Ebeveynlerin Asperger sendromu olan çocuklarına yardımcı olabilmeleri için ilk önce Asperger hakkında uzmanlardan doğru ve kapsamlı bilgi almaları ve kendilerini bu konuda eğitmeleri gereklidir. Aşağıda size faydalı olabilecek bazı öneriler bulunmaktadır. Bazıları işinize yarayabilir, bazılarının da size faydası dokunmayabilir. Esneklik, yaratıcılık ve öğrenme isteği çocuğunuzu büyütürken size yardımcı olacak unsurlardır.
BAŞARI İÇİN GENEL STRATEJİLER:
Asperger sendromlu çocuklar yemek, ev ödevi ve yatma zamanı gibi düzenlenmiş günlük rutinlerden fayda sağlarlar. Belirli kurallardan ve stresi en aza indiren ve kafalarını karıştırmayan tutarlı beklentilerden hoşlanırlar.
Asperger sendromlu çoğu kişi sözlü eğitim ve görevlerde daha başarılı olur. Doğrudan, özlü ve anlaşılır bir tavır da yardımcı olur.
Asperger sendromlu kişilerin çoğu olayları bir bütün olarak algılamakta zorluk çeker ve daha çok durumumun bir bölümünü görmeye meyillidirler. Bu yüzden bölüm bölüm bütüne doğru giden eğitim yaklaşımından, yani kavramın bir bölümüyle başlayıp onun parça parça etrafını saran fikirlerin eklenmesiyle sonuca ulaşan eğitimden çoğunlukla büyük fayda sağlarlar.
Yardımcı olabilecek şemalar ve diğer yazılı materyallerle zenginleştirilmiş görsel destek faydalı olabilir.
Saatin tıklaması, floresan lambanın cızırtısı gibi geri plandaki seslerin çocuğunuzun dikkatini dağıtabileceğini bilin.
Asperger sendromlu çocuklar çoğunlukla daha geç olgunlaşır. Her zaman yaşına göre davranmasını beklemeyin.
Stres tetikleyici şeyleri bulmaya ve bunları engellemeye çalışın. Zor durumlar için çocuğunuzu önceden hazırlayın ve değişiklikle veya yeni durumla başa çıkabilmesi için stratejiler öğretin.
SOSYAL BECERİLERİ GELİŞTİRECEK STRATEJİLER:
Çocuğunuz, diğer çocuklara normal gelen sosyal normları ve kuralları anlamayabilir. Neden belirli davranışların kabul gördüğüne dair net açıklamalarda bulunun ve bu davranışlar için gereken kuralları öğretin.
Çocuğunuzu diğerleriyle nasıl etkileşime gireceğini ve kendisiyle konuşulduğunda ne yapması gerektiğini öğrenmesi için cesaretlendirin ve bunun neden önemli olduğunu açıklayın. Çocuğunuzu ödüllendirmeyi unutmayın, özellikle yönlendirilmeden bir sosyal beceriyi kullandığında bol bol ödüllendirin.
Sırasının gelmesini bekleyerek yapılması gereken ve kendisini başkasının yerine koyacağı oyunlar veya soru-cevap seansları gibi aktiviteler yapın
Rol yaparak ve televizyondaki, filmlerdeki insanların davranışlarını seyrederek ve tartışarak, çocuğunuzun diğer insanların duygularını anlamasına yardımcı olun. Bu duygulara karşı kendi duygularınız ve reaksiyonlarınızı anlatarak çocuğunuza örnek olun.
Çocuğunuza sosyal işaretleri anlamayı ve bunlara uygun reaksiyon vermeyi öğretin. Örneğin birisiyle tanıştırıldığında nasıl davranması gerektiğine dair kalıplar öğretebilirsiniz, bu kalıpları çeşitli sosyal durumlar için ayrı ayrı olmak üzere öğretebilirsiniz. Rol yapma yoluyla farklı insanlarla nasıl etkileşime girebileceğini de öğretebilirsiniz.
Çocuğunuz yalnız kalmaya meyilliyse, başkalarıyla etkileşime girmesi için teşvik edin.
Çocuğunuza kamusal ve özel alanlar hakkında bilgi verin ki buralarda nasıl uygun davranacağını bilsin. Örneğin sarılmak okulda uygun olmayabilir, ama evde uygundur.
OKUL İÇİN STRATEJİLER:
Okulda düzenli olması için takvim, kontrol listesi ve notlar gibi görsel sistemleri kullanın.
Çocuğu okul ortamına hazırlayın. Okul başlamadan önce, çoğunuzun günlük programının üzerinden geçin. Ayrıca çocuğunuzun yeni okul ortamına alışması okula ait için resimler de kullanabilirsiniz.
Zorbalık ve alay gibi davranışların farkında olun ve çocuğunuzu korumaya çalışın. Sınıftaki öğrencilerin Asperger sendromu hakkında bilgilendirilmesi için öğretmenler ve okul danışmanıyla konuşun.
Sınıf öğretmeninden çocuğunuzu çocuğunuzun ihtiyaçlarına karşı daha hassas olan öğrencilerin yakınına oturtmasını isteyin. Bu öğrenciler aynı zamanda aralarda, yemek saatlerinde ve diğer zamanlarda çocuğunuzla arkadaşlık edebilirler.
Çocuğunuzun öğretmenini çocuğunuzu sanat, okuma, kelime dağarcığı gibi çocuğunuzun en iyi olduğu alanlardaki becerilerini gösterebileceği sınıf aktivitelerine dahil etmesi için teşvik edin.
Her gün belli bir zamanda ve yerde ev ödevini yaptırarak bir rutin oluşturun. Bu çocuğunuzun zaman yönetimini öğrenmesini sağlayacaktır.
Çocuğunuzu motive etmek için ödüller koyun. Başarı gösterdiğinde televizyon seyretmesi, video oyunu oynamasına izin vermek veya istediği özel ilgi alanıyla alakalı bir hediye için puan vermek (belli bir puana ulaştığında hediye alınır) gibi ödül yöntemleri kullanabilirsiniz.
Asperger sendromlu çocukların bazılarının el yazısı kötüdür. Ödevini bilgisayarda hazırlamak işleri kolaylaştırabilir. Ayrıca bilgisayar kullanmak çocuğunuzun motor becerilerini ve bilgiyi düzenleme becerisini geliştirmesine yardımcı olabilir. Uğraşı tedavisi de faydalı olabilir.
Kaynak: E Psikiyatri
Otizmin anne karnında başladığını gösteren yeni kanıtlar bulundu
/in Medyadan Haberler/tarafından adminYayımlanan yeni araştırmaya göre, doğumdan çok önce gelişmekte olan beynin bazı bölgelerinde meydana gelen değişiklikler, Otizm Spektrum Bozukluğu (ASD) semptomlarına yol açıyor.
San Diego’daki California Üniversitesi ve Seatle’daki Allen Nöroloji Enstitüsü araştırmacıları, yaşları 2 ile 15 arasında değişen, bazıları otistik, bazıları da normal 22 çocuktan otopsi sırasında alınan beyin dokularını inceledi.
“New England Journal of Medicine” dergisinde yayımlanan araştırmaya göre araştırmacılar, beynin korteks kısmının nasıl geliştiği ve katmanların nasıl oluşturduğunu görmek için bazı genetik belirleyiciler kullandı.
Otistik çocuklardan alınan doku örneklerinin yüzde 90’unda anomaliye rastlanırken, normal çocuklardan alınan örneklerin sadece yüzde 10’unda anomali görüldü.
Nörolojik değişikliklerin doğumdan çok önce beynin sosyal ve duygusal iletişim merkezi ile dil merkezinde meydana geldiği belirlendi.
Keşif, erken teşhis edilen ve tedavisine erken başlanan bazı otistik çocuklarda nasıl ilerleme kaydedildiğini de açıklıyor. Araştırmacılar, korteks kısmı tam gelişmemiş bebek beyninin, ADS’nin üstesinden gelebilmek için kendisini yeniden biçimlendirdiğini ileri sürdü.
California Üniversitesi’nden nörobilimci Prof. Eric Courchesne, “Değişikliklerin, tüm kortekste değil de beynin bazı bölgelerinde meydana geldiğinin keşfi, otizmin doğasını anlamamıza yardımcı olacak” dedi.
Courchesne, beynin daha iyi anlaşılmasının otistik çocukların yaşamlarının iyileştirilmesine yardımcı olacağına dikkati çekti.
Kaynak: Seç Haber
10 Aylık Bebeklere Otizm Teşhisi Konulabilecek
/in Medyadan Haberler/tarafından adminİngiliz bilim insanları, bebek beynini inceleme altına aldılar. Londra Üniversitesi Birkbeck Bebek Laboratuvarı’nda 10 aylık bebeklerde uygulanan testler miniklerin beyin aktivitelerini inceliyor ve herhangi bir sinirsel hastalık ya da otizmi teşhis ediyor.
Program Müdürü Thedora Gliga çalışmalarını açıkladı: “Deneylerde bebekler için belki de en önemli şeyi kullanıyoruz; “insan yüzünü.” Özellikle annelerinin yüzünü hemen tanıyan bebekler bakışları takip ederler. Bu durum çok önemlidir. Onlara yöneltilen bir bakışla dikkatlerini o yöne kaydırırlarken, başka yana bakan kişinin onlara şu tarafa bak dediğini düşünürler. Bu bakışları takip edebilen çocuklarda daha sonra da otizm vakaları gözlenmez. Otizm görülen çocuklar bu iki bakışın farkını bilmez.”
Erken teşhis otizmin önüne geçilmesini sağlıyor ve ileri derecede otistik çocuklar genelde hastalıkları geç teşhis edilenlerden oluşuyor. Bebekler yaşamlarının altıncı ayından itibaren göz kontağına rahatlıkla karşılık verebilirlerken, otistik bebekler göz teması kurmuyor.
Kaynak: Bakırköy Gazetesi
Otizm ve Beslenme İlişkisi
/in Medyadan Haberler/tarafından adminSon elli yıl içerisinde otizm teşhisi konulan çocukların sayısında hızlı bir artış gözlemleniyor. Bunun nedenini öğrenmek isteyen uzmanlar davranış ve fiziksel sağlık arasındaki ilişki üzerine odaklanıyor; özellikle de sindirim sistemi üzerinde.
Colorado eyaletindeki bu öğrenciler otistik. Öğrencilerden Parker’a göre bunun bazı faydaları var: “Düşünce yöntemi ve problem çözme yeteneğimiz ilginç. Sıradan biri belli bir sorunu tahmin edilebilen yollardan çözerken, otistikler yaratıcı yöntemlerle çözebiliyor.”
Ancak bunun tek kötü tarafı sindirim sistemi rahatsızlıkları ve aşırı kaygı.
Parker, “Genel anlamda sosyal olarak insanlarla konuşmak zor,” diyor.
Parker, beslenme düzenindeki değişikliğin hem sağlığını hem de moralini değiştirdiğini belirtiyor: “Sanırım daha az huysuzluk ediyorum, eskisi kadar da tartışmıyorum.”
Uzmanlar, Parker’daki bu değişikliği farketmiş. California Teknoloji Enstitüsü uzmanı Sarkis Mazmanian, insanların besin düzeninin sindirim sisteminde yaşayan trilyonlarca bakteriyi etkilediğini belirtiyor: “Sindirim sistemindeki bazı bakteriler huysuzluk ve tekrarlamaya yol açan davranışları olumlu yönde etkiliyor, iletişimi geliştiriyor.”
Mazmanian, laboratuvar farelerinde yapılan deneylerde bu bakterinin sindirim sağlığını geliştirdiği ve davranış bozukluklarını da ortadan kaldırdığını tespit etmiş. Bu sonucun, otistik insanlar üzerinde de önemli etkileri olacağını söylüyor: “Belki de otistik olmak sadece beyinle alakalı değil, aynı zamanda sindirim sistemindeki bakterilerin de bunda bir etkisi var. Eğer sindirim sistemindeki sorunları giderebilirseniz, otistik davranışları da iyileştirebilirsiniz.”
Arizona Eyalet Üniversitesi Profesörü Rosa Krajmalnik Brown, çalışmalarında benzer sonuçlara ulaşmış: “Otistik insanlar üzerinde araştırma yapan birçok uzman sindirim sisteminde hastalığa neden olan virüsleri araştırıyor. Bunu yapmak yerine biz, hastaların sindirim sisteminde iyi mikropların eksik olup olmadığına bakıyoruz, elde ettiğimiz sonuç da bu.”
Profesör Brown, otistik çocukların normal çocuklara göre sindirim sistemlerinde daha az bakteri bulundurduğunu tespit etmiş. Uzmanlara göre bunun nedeni katkı maddesi içeren gıdalar ve aşırı antibiyotik kullanımı: “Otistik çocukların sağlık geçmişlerine bakıldığında normal çocuklara göre iki ya da üç kat daha fazla dozda antibiyotik kullandıklarını belirledik.”
Uzmanlar, sindirimle otizm arasındaki ilişkiyi çözebilmek için daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor. Gelişmelerin umut verici olduğunu belirten uzmanlar, elde ettikleri sonuçların depresyon ve şizofreni gibi benzer davranış bozukluklarını iyileştirmede de faydalı olacağını belirtiyor.
Türkiye’de 0-19 yaş arasında 102 bin 393 Hiperaktif çocuk var
/in Medyadan Haberler/tarafından adminMilli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, 2013-2014 öğretim yılında Türkiye’de bin 200 özel yetenekli çocuğun eğitildiğini, bu öğrencilerden sadece 414’ünün İstanbul’da bulunduğunu kaydetti. Avcı, Bilim Sanat Merkezleri’nde ise 2013’te 12 bin 106 üstün yetenekli çocuğun eğitim gördüğünü kaydetti.
MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin özel yetenekli ve üstün yetenekli çocuklara ilişkin önergesini Avcı, 2013-2014 öğretim yılında Türkiye’de bin 200 özel yetenekli çocuğun eğitildiğini, bu öğrencilerden 782’sinin erkek olduğunu kaydetti.
Avcı, sadece İstanbul’da 414 özel yetenekli çocuk bulunduğunu kaydetti. Bilim Sanat Merkezleri’nde ise 2013’te 12 bin 106 üstün yetenekli çocuğun eğitim gördüğünü vurgulayan Avcı, bunlardan 6 bin 609’unun erkek olduğunu kaydetti. Avcı, Bilim ve Sanat Merkezleri’nde eğitim verilen öğrenciler arasında, bin 15 öğrenciyle Ankara ilk sırada yer aldığını belirtti. Avcı, özel yetenekli olduğu için yurtdışına eğitime gönderilen öğrenci olmadığını kaydetti.
102 bin hiperaktif
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ise Türkiye’de 0-19 yaş arasında 102 bin 393 çocuğun hiperaktivite bozukluğu bulunduğunu, bunlardan 29’unun 0-1 yaş, 6 bin 521’inin 1-4 yaş, 19 bin 28’inin 5-9 yaş, 57 bin 787’sinin 10-14 yaş, ve 19 bin 27’sinin 15-19 yaş arasında olduğunu vurguladı.
Kaynak: Bakırköy Gazetesi
Hollanda Otizm Derneği, Türk Kızı Birsen Başar’ı elçi olarak seçti
/in Medyadan Haberler/tarafından adminOtizm konusunda 2 kitabı bulunan Başar, derneğin toplumdaki yüzü olacak.
Hollanda’da yaşayan Türk kökenli Birsen Başar, 14 bin üyeli Hollanda Otizm Derneği’nin (NVA) elçisi seçildi. Başar, derneğin Hollanda içi ve uluslararası etkinliklerinde otizm konusunda toplumu bilgilendirecek.
Hollanda ve Türkiye’de otizm konusunda yaptığı çalışmalarla tanınan ve bu çerçevede hayatı belgesel filme konu olan Başar, NVA gibi büyük bir kurumda elçi görevine layık görülmenin kendisini oldukça mutlu ettiğini söyledi.
AA muhabirine yeni göreviyle ilgili konuşan Başar, “Açıkçası böyle bir görevi beklemiyordum. Telefonla bu teklifi aldığımda çok heyecanlandım ve kabul ettim. Büyük bir gurur benim için” dedi.
Görevine resmi olarak başladığını kaydeden Başar, 14 bin üyeli derneğin toplumdaki yüzü olacağını söyledi.
Seçilmesinde yaptığı aktiviteler kadar Türk kökenli olmasının da etkili olduğuna inandığını anlatan Başar, derneğin bu sayede farklı etnik kökenlerle bağ kurmaya çalıştığını ifade etti.
NVA Derneği’nden yapılan açıklamada ise Başar’ın otizm konusunda başardıklarının gurur verici olduğu belirtildi. Açıklamada, Başar’ın, otizmli üyeler için rol model teşkil edebileceğine de dikkat çekildi.
-İki kitap yazdı, belgesele konu oldu-
Hollanda doğumlu 28 yaşındaki Başar, uzun yıllardır otizm konusunda çalışmalara imza atıyor.
Breda Belediyesi’nde çalışan, şimdiye kadar Hollanda ve Türkiye’de sayısız konferansa katılan Başar’ın otizmle ilgili yazdığı iki kitap, Hollanda’da büyük ilgi gördü. Çabalarından dolayı Hollandalı bir yönetmen tarafından hayatı belgesel filme konu olan Başar’ın kendi çektiği film ise bitmek üzere.
Hayatını anlatan belgeselin büyük ilgi gördüğünü, yakında İskoçya’daki bir festivalde gösterileceğini belirten Başar, en büyük arzusunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşerek, fotoğraf çektirmek olduğunu söyledi.
Hollanda’da bulunan kendisi gibi otizmli Türk çocuklarına yardımcı olmayı çok istediğine değinen Başar, otizm konusunda bir okul açmayı hedefliyor.
KAYNAK: HABER3
Asperger sendromlu çocuklar okullarda yalnız kalıyor
/in Medyadan Haberler/tarafından adminAsperger sendromlu çocuklar zekidir ve IQ seviyesi yüksektir. Onların; hayatlarını yöneten zevkleri vardır. Öğretmenler çocuğun hayatının merkezindeki ilgisini bulmak için gayret göstermeli ve bunu Ona ulaşmak için araç olarak kullanmalıdır.
Asperger sendromu…
Bu tip sendromları yakından tanıdığımızda ya da belirtilerini öğrendiğimizde her yanımızı bir endişe sarar. “Ya benim çocuğumda da varsa?” Nedense her bir belirtiyi defalarca okur, bazen de çocuğumuzda olduğuna inandırırız kendimizi ve yok yere panikleriz. Ya da tam tersi; kendi çocuğumuzda olabileceğini aklımızın ucundan bile geçirmez, bu tip sendromları tanımaya bir o kadar kaparız kendimizi.
Ne yazık ki; sadece insanlarımız değil, bazı okullarımız ve eğitimcilerimiz de bu ve benzeri rahatsızlıklara sahip çocuklarımız için uygun öğrenme ortamları sunamıyor. Sırf nasıl davranılması gerektiği konusunda eğitimciler ve okullar yetersiz bilgiye ve donanıma sahip olduğundan, ne üzücüdür ki; asperger çocuklar okullarda yok olup gidiyor ve pek çok artı özelliklere sahipken kaybediliyor. Hatta asperger sendromu; belirtileri oldukça belirsiz olan, kendini zor hissettiren bir sendrom da olduğundan çoğu asperger çocuğu yazık ki sınıfta farkedilmiyor. Bu yüzden bu sendroma sahip çocuklarımız arkadaşları, öğretmenleri, hatta ebeveynleri tarafından da hep yanlış anlaşılıyor.
Asperger çocuk öğretmen tarafından nasıl farkedilebilir?
Asperger sendromunun sebepleri tam olarak bulunamamış olmakla birlikte sorunlu doğum, bebekken geçirilen önemli bir hastalık, , çevresel faktörler gibi olasılıklar üzerinde durulmaktadır. İlginç ki kişilerin genetik yapısının da önemli olduğunun, uzmanlar tarafından altı çizilmektedir.
Asperger çocukları iletişimde ve toplumsal ilişkilerde zorluk çeken çocuklardır.
Ne ilginç ki; asperger sendromu kız çocuklardan çok erkek çocuklarda görülmektedir. Bu sendromu olan çocukların esasen en kolay farkedileceği yer sınıflardır. Bu anlamda öğretmenlerin önemli bir noktada durduğuna inancım sonsuz. Çünkü belirtiler kesinlikle sınıf ortamlarında kendini göstermeye elverişli belirtilerdir.
Asperger olan çocuklar bazen öğretmenlerinin söylediği şeyleri anlamakta zorlanırlar. Öyle ki bazen sanki başka dilde konuşulan bir şeyi dinliyor gibi olurlar. Bazen karşısındakinin kendini dinleyip dinlemediğine bakmadan durmadan konuşurlar. Ancak diğer yandan kendilerini ifade etmekte de güçlük çekerler. Ancak değişmeyen şey şudur ki; asla göz teması kurmak istemezler. Öyle ki bazen onun yalan söylediğini bile düşünebilirsiniz. Sıralı bir şey yapmakta zorlanırlar. İlk ve son şeklindeki sıralı kavramlar havadadır.
Asperger çocuğa öğretmeni nasıl davranmalıdır?
Aslında hayat onlar için gerçekten zordur. Ama eğitimcilerin görevi hayatı Onlara kolaylaştırmaktır ve esasen bu sonderece basit yöntemlerle sağlanabilir. Hayat onlara zordur, çünkü onlar başkalarının ne hissettiğini ,ne bildiğini, duyguları, mimikleri herkesten çok daha zor anlarlar. İnsanlarla iletişimde ve toplumsal ilişkilerde zorluk çekmelerinin en büyük nedenlerinden biri de zaten budur. Bu çocuklardan istenenler kendilerine açık, net ve anlamaları kolay bir biçimde söylenmelidir. Aynı zamanda arkadaşlarının da kendisine; anlatmak iştediklerini alaya başvurmadan, açık ve net bir şekilde anlatması gerekir. Öğretmenin asli görevi asperger çocuğunu hastalıklı bir insan gibi göstermeden diğer çocuklara bunu anlatmaktır.
Aspergerler düzenli ve rutin durumlara yapılan müdahale ve değişikliklerle daha zor başa çıkarlar ve kendilerini uzunca bir müddet güvende hissetmezler. Sınıf ya da öğretmen değişikliklerinde okul yönetiminin bu tip çocuklara anlayış göstermesi ve destek sağlaması bu noktada son derece önemlidir. Değişiklikler asperger çocuklarına ani söylenmemeli, güvendiği bir öğretmeni vasıtasıyla önceden konuşulmalı ve uyum süreci için çocuğa zaman tanınmalıdır.
Asperger sendromlu çocuklar zekidir ve IQ seviyesi yüksektir. Onların; hayatlarını yöneten zevkleri vardır. Öğretmenler çocuğun hayatının merkezindeki ilgisini bulmak için gayret göstermeli ve bunu Ona ulaşmak için araç olarak kullanmalıdır. Herkesin yapmakta zorlandığı bazı şeyleri birçok asperger çocuğu son derece kolay ve rahat yapar. Telefon numaraları, araba plakaları ve çarpım tablosu gibi rakamsal bilgiler içeren detayları akıllarında çok iyi tutarlar. Replikleri, fıkraları, senaryoları akıllarında tutma yetenekleri mükemmeldir. Yıllar önce izlediğiniz bir filmi size yeniden canlandırabilir, yıllar önce yaptığınız bir konuşmayı detaylarına kadar mükemmel bir şekilde hatırlayabilirler. Bilgisayar, yabancı dil, matematik gibi konularda oldukça başarılıdırlar. Hatta uluslararası yarışmalarda ödülleri vardır.
Asperger çocuklarıyla kuracağı doğru iletişim, güven ortamına dayalı tutarlı ve sağlam bir ilişki, Onun sınıftan kopmasına değil, bilakis herkesten daha başarılı olmasına sebep olacak ortamlar ve fırsatlar yaratır.
Radikal