Bir Anneden Otizmli Çocuğunun 7 Harika Yönü

otizm-spektrum-bozuklugu

Otizm Spektrum Bozukluğu bulunan bir çocuğun annesinin dilinden, otizmli bireylerin 7 harika yönü.

Jennifer Lovy oğlunu anlatıyor…

Oğlum Evan, otizm hastası. Bazı insanlar, çocuklarının hastalıkları konusunda ketum davransalar da ben, eğitim ve farkındalık üzerinde durarak insanların bu farklı bireylere karşı daha anlayışlı olmalarına yardımcı olmaya çalışıyorum. Evan’ın otizminden utanmıyorum. Evet, bazen çok yoruluyorum; ama bir yandan da kişiliğinin otizm ile şekillenen bazı yönlerini çok kıskanıyorum.

İşte bazen keşke Evan gibi olabilsem dememin 7 sebebi:

1. Evan kendi bedeni içerisinde çok rahat; hiçbir şey utanmasına sebep olmuyor.Utanç konseptini anlayamıyor bile. Açıklamaya çalıştığımızda, yüzün kırmızı olunca acıyor mu diye sormuştu. Biliyorum, utanç gerekli bir duygu. Hala tuvaletini yaparken pantolonunu ayaklarına kadar indirmemesini öğretmeye çalışıyoruz. Ama utançla gelen endişe olmaksızın yaşamak güzel olsa gerek. İnsanların yargılamalarını umursamamak özgürleştirici bir his olmalı.

2. Evan, benim yazım denetmenim. Okumayı akranlarından daha sonra söken bir çocuk olan Evan’ın imlayı çantada keklik olarak algılamasını sağlayan inanılmaz bir hafızası var. Neyse ki söz konusu yazım ve imla olduğunda, yanımda hem Evan hem de bilgisayarın yazım denetimi var. Maalesef, bilgisayar her yazım hatasını yakalayamıyor; bir yazar ve blogger olarak, yazım hatası yapmak kadar utanç verici bir şey yoktur herhalde.

3. Evan, girdiği her ortamın neşesi haline geliyor. İnsanlara yaklaşmayı çok iyi biliyor ve insanlarla tanıdığım herkesten daha fazla iletişim kurmaya çalışıyor. Mesela, yaka kartını okuyup bir garsona ismiyle hitap etmenin sohbet başlatmak için harika bir yol olduğunu ve insanların kendilerini önemli hissetmelerini sağladığını öğrendi.

Akranları, arkadaşça şakalarına nasıl tepki vereceklerini her zaman kestiremeyebiliyorlar; yetişkinler ise çoğunlukla eğleniyor ve Evan’ın iltifat içerikli yöntemleri karşısında şaşkınlığa uğruyorlar. Mesela saçlarınız bukleliyse, Evan’ın her an ‘Buklelerine bayıldım’ diye sohbete girmesini bekleyebilirsiniz.

4. İnsanlar, Evan’ı hatırlıyorlar. Gittiğimiz her yerde, ‘Merhaba Evan!’ diyen insanlar tarafından karşılanıyoruz. Bu durumun tek kötü yanı, bazen kardeşlerinin kendilerini görünmez hissetmeleri; ama insanlar zaten genelde eğlenceli ve dışa dönük olarak algılanan kişilere çekilirler. Ve Evan hem çocukluk cazibesiyle hem de tuhaflığıyla insanların hoşuna gidiyor.

5. Karanlık olanlar haricinde, lunaparklardaki hiçbir şeyden korkmuyor. Yazın başında Cedar Point’e gittik – dünyanın hızlı tren merkezine. Evan’ın daha korkutucu hızlı trenlere binebilecek kadar uzamış olduğu ilk seferdi. Her şeye bayıldı. Korktuğu tek tren, karanlık tünelden geçen oldu. Bu 9 yaşındaki kusmuk makinesi için hiçbir şey çok hızlı, çok yüksek ya da çok fazla değildi. Benim ödümü patlatan trenlere oğlumun kolaylıkla binişini izledikçe, Evan’ın en güzel gününde, yanında onunla birlikte olabilecek kadar cesaretli olabilmeyi diledim.

6. Evan, en basit şeylerden bile büyük keyif alabiliyor. Favori şarkısını duymaktan, ayı görmekten ya da rol yapmaktan inanılmaz zevk duyuyor. Heyecanını ve coşkusunu yüzünden okuyabilirsiniz. Göremeseniz bile, bir şeyi ne kadar çok sevdiğini, loto kazanmışçasına bir ses tonuyla hemen söyler size. Her gün, bu denli saf ve spontane heyecanlar yaşamak, harika bir şey olsa gerek.

7. Yeni bir beceri edinmeye ya da geliştirmeye çalıştığında, hedefine ulaşmak için gereken azmi ve dikkati rahatlıkla bulabiliyor. İlgili olduğu aktivite üzerinde saatlerce çalışabiliyor. Evan, dikkat bozukluğunu annesinden almış bir çocuk; bu yüzden, bir şeyler üzerinde bu denli kararlılıkla çalışabilmesine hem şaşırıyorum hem de özeniyorum.

Jennifer Lovy

İngilizce’den çevirdiğimiz bu yazı Huffington Post’ta yayınlanmıştır.

Kaynak: Otizm

Serebral Palsi Genetik Kökenli Olabilir

serebral-palsiKanada’da gerçekleştirilen bir araştırma, çocuklarda beyin felci vakalarındaki genetik bağlantıyı ortaya koydu.

Toronto’daki Sick Kids Hospital Uygulamalı Genomik Merkezi Direktörü Dr. Stephen Scherer başkanlığındaki bilim heyeti tarafından gerçekleştirilen çalışma, The Nature Communicationsisimli bilimsel derginin son sayısında yayımlandı.

Ekip olarak, beyin felci olan 115 çocuk ve onların ebeveynleri üzerinde çalıştıklarını açıklayan Dr. Stephen Scherer, bugüne kadar enfeksiyon, inme, doğum sırasında bebeğin oksijen eksikliği yaşaması, beyindeki fetus gelişimi sırasında kaydedilen olumsuzluklar ya da doğum asfiksi gibi nedenlerden kaynaklandığına inanılan Celebral Palsy hastalığında yakaladıkları yeni bulguları ”şoke edici” olarak nitelendirdi.

Kanada’da doğan her bin bebekten 2’sinin bu hastalıkla doğduğunu kaydeden Dr. Scherer, inceledikleri vakaların yüzde 10’unda genetik bağlantı saptadıklarını ifade etti. Bu vakalarda, klinik olarak genleri etkileyen kopya sayısı varyasyonları ya da CNVs olarak bilinen DNA değişiklikleri bulunduğunu anlatan Dr. Scherer, bu varyasyonların hastalığa yolaçan en önemli etkenler olduğunu bildirdi.

Ebeveynlere, bu durumla ilgili kendilerini suçlamamaları tavsiyesinde de bulunan Dr. Stephen Scherer, ”Bu kendiliğinden olan bir genetik değişim. Anne-babanın  yapabilecekleri bir şey yok” diye konuştu.yapabilecekleri bir şey yok” diye konuştu.

Bu çalışma klinikte şüpheli olgularda serebral palsi gelişimini açıklamamıza yardımcı olacak. Aynı şartlar altında iki ayrı bebeğin oksijensizliğe yanıtının farklı olduğu düşünebilir.

Kaynak: Otizm – Dr. Barış Ekici

Otizmi Engellemek İçin Hamilelikte Alınacak Önlemler

hamile-otizm2003 yılında Kaliforniyada başlatılan CHARGE çalışmasının amacı otizme neden olabilecek çevresel faktörleri ortaya koymak. Yıllar süren değerlendirmeler, hamilelikte alınacak önlemlerin bebeğinizde otizm gelişme riskini azaltabileceğini ortaya koyuyor. Peki, Otizmle ilişkisi kesinleşmiş veya çok kuvvetle muhtemel olan durumlara nelerdir?

Tarım İlaçlarına Maruziyet…  Tarım alanlarına, golf sahalarına, haşarat ilaçlaması yapılan bölgelere 2 km’den yakın bir evde hamileliği geçirmek kesinleşmiş bir otizm riskidir. Bizim ülkemiz için oturduğumuz sitelerde yapılan çevre düzenlemelerindeki ilaçlamalara dikkat edilmelidir.

Antidepresan İlaçlar… Özellikle serotonin geri alımını engelleyen antidepresanların gebeliğin ilk 3 ayında kullanılması ile otizm arasındaki ilişki neredeyse kesinleşmiş gibi. Serotonin ve otizm arasındaki bağlantı üzerinde uzun süredir durulan bir konu. Bu ilaçlar hangileri diye merak ederseniz? Dünyada en sık kullanılan antidepresan ilaçların bu gruba girdiğini söyleyebilirz.

Hamilelik öncesi ve boyunca vitamin kullanımı otizm riskini yarı yarıya azaltıyor. Özellikle hamilelik öncesindeki 3 ay ile ilk 3 ay, içeriğinde yüksek demir, folat ve B vitamini içerenler kullanılmalı. Geriye dönük yapılan bir araştırmada otizmli çocukların annelerinin hamilelik döneminde gıda ve vitamin destekleriyle aldıkları demir miktarının daha az olduğu saptamış. Folatın yararlı etkilerini destekleyen laboratuar çalışmaları var.

Sezaryen Doğum…  1994 ve 2000 yıllarında yapılan iki epidemiolojik araştırma sezaryen oranlarının bizim ülkemizden daha düşük olduğu Amerikada bile otizmli çocukların %8’inin sezaryen doğumla ilişkili olduğunu saptamış.

Trafik kaynaklı hava kirliliği… Egzos dumanına maruziyetin, özellikle hamileliğin son 3 ayında artmış otizmle ilişkili olduğunu gösteren çalışmalar var.

Kaynak: Doç Dr Barış Ekici, Çocuk Nörolojisi Uzmanı, otizm.gen.tr

Biyometrik Kol Bantları Otizmli Çocuklar İle İletişimde Kullanılacak

otizm-biyometrik-kol-bandiABD’deki araştırmayla, fiziksel aktiviteler için tasarlanmış kol bantları otizmli kişilerin bedensel tepkilerini ölçebilecek şekilde geliştirildi.

İngiliz gazetesi Telegraph’ta yer alan habere göre, Boston Northeastern Üniversitesi’nde bu alanda uzman Dr. Matthew Goodwin ve ekibinin geliştirdiği kol bandı projesi yüzey vücut sıcaklığı, kalp hızı ölçümü, terleme ve üç boyutlu hareket şeklindeki 4 ayrı fizyolojik özelliği ölçerek otizmli kişilere yardımcı olacak. Benzer  tasarımlarda da olduğu gibi akıllı telefonla bilgi aktarabilen ürün, özellikle şiddetli otizm vakaları için tasarlanmış. Uygulama saldırganlık, kendini yaralama ve kaçma gibi dramatik davranışsal değişiklerin önceden tespit edilmesini sağlayacak. Ancak Goodwin, biyosensörlerin bir sihir olmadığını, dolayısıyla verilerin bilirkişiler tarafından yorumlanması gerektiğinin altını çiziyor.

“Çalıştığımız çocuklar sıkıntılarını aktaramıyor”

Genellikle şiddetli otizm vakalarında iletişimin sözel ya da fiziksel olarak imkansız olduğunu vurgulayan Dr. Goodwin, 10 yıldır devam eden araştırmayı şöyle anlatıyor:
“Çalıştığımız çocuklar nelerin olup bittiğini anlatamıyor. Örneğin başları ağrıdığında, çok gürültülü bir ortamda bulunduklarında ya da öğretmenlerinden hoşlanmadıklarında bunu söze dökemiyorlar. Biz onların beden dilini anlamak istiyorsak, bunu nazik ve mütevazi bir şekilde gerçekleştirmeliyiz.”

Ürün piyasaya sürülmeyi bekliyor

Nazik ve mütevazı bir biçimde beden dilini anlayabilmek için renk kodlaması öneriliyor. Mesela kırmızı, davranışlarda değişiklik olacağını, mavi kişinin az uyarıldığını yani sıkılıp sıkılmadığını simgeleyebiliyor. Wirral Otizm Derneği Başkanı Jane Collan, robotlar ve uygulamalar gibi teknolojilerin otizm için ne kadar önemli olduğuna değinerek, onlara bu sayede yeni bir öğrenme ve kendini ifade etme fırsatı tanındığını söylüyor. Derneğin desteğini alan proje, 1 Ekim’de Manchester’da gerçekleşecek Autech 2015 Otizm ve Teknoloji Konferansı’nda tanıtılacak. Araştırmacıların hedefi üreticilerin dikkatini çekerek piyasaya sürülebilecek bir ürün geliştirebilmek.

Kaynak: Otizm.gen.tr

Otizmli çocukların neden konuşmadığı çözülüyor

otizmABD’deki Yale Üniversitesi’nden nörolog Joy Hirsch, insanlar arasındaki etkileşimin ardında yatan sinir devrelerini anlamaya çalıştıklarını söylüyor

ABD’deki Yale Üniversitesi’nden nörolog Joy Hirsch, insanlar arasındaki etkileşimin ardında yatan sinir devrelerini anlamaya çalıştıklarını söylüyor: “Görsel bilgiler ve yüz ifadeleri beyin sistemleriyle bağlantılı. Beyin, dil süreçlerini kodluyor. Bu konuya daha önce gerekli önem verilmedi.” Beyin Fonksiyonları Laboratuvarı’nda Hirsch ve ekibi, konuşurken beyinde ne olduğunu araştırıyor. Yüz yüze oturan deneklerin kasklardaki 64 noktadaki küçük lazerler beynin 2.5 santim derinliğine ışık yayıyor. Işık damarlardaki oksijeni inceleyerek beyin faaliyetlerini ortaya koyuyor.

Yakın Kızılötesi Spektroskopi makinesi de bilgi akışını kaydediyor. Hirsch, “Burada öğrendiğimiz; görsel bilgilerin -örneğin yüzdeki bilgilerin- konuşma faaliyetlerinin önemli bir parçası olduğu ve bunun kişiler arasındaki yakın etkileşimde devreye girdiği” diyor. Araştırmacılar, sonuçların konuşma sırasındaki sinir devrelerini daha iyi anlamalarına ve bu sayede otizm ya da depresyon hastalarının diğer kişilerden ne şekilde farklılık ortaya koyduklarını görmelerine yarayacağını söylüyor.

Kaynak: Onedio

Otizmli çocuklarda epilepsi sıklığının %5 ila %46 arasında olduğu saptanmıştır

otizm-spektrum-bozukluguOtizmli çocuklarda epilepsi sıklığının %5 ila %46 arasında olduğu saptanmıştır. Tüberoskleroz gibi genetik hastalıklarda otizm dirençli epilepsi nöbetlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktayken, bebeklik döneminde nöbeti olmayan otizmli çocuklarda ilerleyen yaşlarda epilepsi nöbetleri görülebilmektedir.

Epilepsi nöbetleri her zaman büyük kasılmalar tarzında olmadığı için, duraklama, baka kalma ve tekrarlayıcı hareketlerin nöbet olup olmadığının anlaşılması özellikle otizmli çocuklarda oldukça zordur. Sağlıklı çocuklarda nöbet olarak değerlendirilebilecek bir çok hareketin otizmli çocuklarda ayırt edilmesi mümkün olmamaktadır.

Uzun EEG çalışmalarında otizmli çocukların üçte birinde EEG bozuklukları tespit edilebilmektedir. Bu bulgular doğal uykuda yapılan EEG incelemeleriyle daha kolay yakalanabilmektedir. Peki bu bulgular otizme yol açabilir mi?

Çocuklarda uykuda yoğun EEG bulgusu ile başlayan ve hastanın konuşmayı algılamasının etkilendiği epileptik durumlar iyi tarif edilmiştir. Uykudaki yoğun EEG bozukluğunun özellikle öğrenmeyi etkilediği gösterilmiştir. Bu çocuklarda tedavi ile EEG bulgularının düzelmesine algısal ve kognitif sorunların da düzelmesi eşlik eder. Bu tecrübe şu soruyu akla getirmektedir, otizmli çocukların da EEG bulguları tedavi edilmeli midir?

Bu alanda iki ayrı görüş mevcut.

EEG bir tetkik olup, epilepsi yoksa tedaviye gerek yoktur.

Diğeri ise, basitçe şu soruyu soruyor. Bu bulgular öncesinde sağlıklı bir çocukta saptansa ve artan kognitif sorunları olsa ne yaparsınız. Soru bu şekilde sorulduğunda klinisyenlerin cevabı tedavi etmek olarak değişiyor. Fakat otizmli çocuklarda tedaviyi kanıt düzeyinde destekleyen çalışma bulunmuyor. Dolayısıyla hekimler arasında farklı yaklaşımlar mevcut.

Kaynak: Pediatrik Nöroloji, Doç. Dr. Barış Ekici

Bireyselleşmiş Eğitim Programları Nasıl Hazırlanır

bep-nasil-hazirlanirBEP NASIL HAZIRLANIR?

ÖZEL EĞİTİM İHTİYACI OLAN ÖĞRENCİLERİN KAYNAŞTIRMA PROGRAMI ÇERÇEVESİNDE BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİM PROGRAMLARININ (BEP) HAZIRLANMASI

Farklı öğrenim ihtiyacı olan öğrenciler (öğrenme güçlükleri veya dikkat problemleri yaşayan, gelişimsel bozukluklar gösteren, duygusal, sosyal veya davranışsal gelişim alanlarında zorlanan, fiziksel engele sahip, üstün yetenek ve/veya zekalı olan) bütünleştirme/kaynaştırma yoluyla eğitim uygulamaları kapsamında ele alınmaktadır. Bu programda yer alan öğrencilerin bireyselleştirilmiş eğitim planları (BEP) hazırlanmaktadır. Bu planlama ile akademik hedefler öğrencinin ihtiyacı doğrultusunda tekrar düzenlenmekte; sınıf içi çalışmaları, ödevleri, yazılı ve sözlü değerlendirme içerik ve yöntemleri farklılaştırılıp uyarlanabilmektedir. Bu eğitim çalışmasında, kaynaştırma programında yer alan öğrencilerle ilgili vaka sunumları yapılacak ve onlar için planlanan BEP’leri, sınıf içi düzenlemeleri, etkinlik, ödev ve sınavlarının farklılaştırılması örneklendirilecektir.

Eğitimin hedefi: Katılımcıların, özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilerin kaynaştırma programına dahil edilme ve bireyselleştirilmiş eğitim programlarının (BEP) hazırlanması süreçleri hakkında temel bilgiye sahip olmaları ve  bu  konuda  dikkat  edilmesi  gereken  noktalar  hakkında  farkındalık  geliştirmeleri  hedeflenmektedir.

  • Tarih: 13. Ekim. 2015, Salı
  • Saat:  18:00-20:00
  • Yer:   YDY Eğitim Araştırma Danışmanlık / Maya Meridyen Plaza, No: 16/13 Akatlar, İst.
  • Hedef kitle: Okul psikolojik danışmanlar, okul psikologları, klinik psikologlar, özel eğitimciler ve öğretmenler

Eğitimci:

Uzm.Klin.Psk.Yeliz Şık Çifçi,  Boğaziçi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü ile Psikoloji Bölümü Çift Anadal Lisans eğitimini tamamladıktan sonra, yine Boğaziçi Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji Yüksek Lisans derecesiyle  uzmanlık ünvanını almıştır.

Eğitiminin ardından, mesleki kariyerine özel eğitim kurumlarında tam zamanlı psikolojik danışman ve özel danışmanlık merkezlerinde kısmi zamanlı klinik  psikolog olarak çalışıp devam etmiştir. Ergen ve yetişkin dönem yaş gruplarıyla terapi çalışmaları yapmakta ve kaynaştırma programında yer alan öğrencilerin bireyselleştirilmiş eğitim programlarının (BEP) düzenlemesi konusunda okul ve ailelere eğitim danışmanlığı hizmeti vermektedir.

Klinik uygulama çalışmalarına 2012’de kurduğu pAye Eğitim ve Danışmanlık Merkezi’nde devam etmektedir. Yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğrencilere ders vermekte ve Boğaziçi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi’nde (BÜREM) terapi çalışmalarını yürütmektedir.

Ücret: 200 TL + KDV

Son Kayıt Tarihi:  09.Ekim.2015, Cuma

Kat ve İletişim Bilgileri:

Çocuklar otizmi yenebiliyor

autismusAmerikalı bilim adamları otizm teşhisi konulan bazı çocukların yaşları ilerledikçe bu hastalıktan kurtulabildiklerini açıkladı.

 Ulusal Sağlık Enstitüleri’nin 112 çocukla yürüttüğü çalışmalarda, otizmin yaşam boyu süren bir hastalık olduğu kanısının yanlış olduğu yolunda işaretlere rastlandı.

Henüz bu konuda bilimsel kabul gören bir sonuca ulaşılmış olmasa da, Çocuk Psikolojisi ve Psikiyatri Dergisi’nde (Journal of Child Psychology and Psychiatry) yayımlanan çalışmanın bulguları, önemli görülüyor.

Ancak araştırmaya temkinlilikle yaklaşılması gerektiğini belirten uzmanlar da var.

Bu uzmanlar, bulguların arkasındaki nedenleri açıklamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu belirtiyor.

Connecticut Üniversitesinden Dr Deborah Fein ve ekibi erken yaşta otizm teşhisi konan 34 çocuğun, ilerleyen yaşlarda sınıflarındaki otizm teşhisi konmamış diğer 34 çocuk kadar başarılı bir performans sergilediğini ortaya koydu.

Bilişsel ve gözlem testlerinde, otizm teşhisi konmuş çocukların performansı, otistik olmayan çocuklarınki ile aynı düzeyde seyretti.

Çocukların, dil, yüz tanıma, iletişim ve sosyal etkileşim konularında herhangi bir problemle karşı karşıya kalmadıkları belirtiliyor.

Araştırmacılar, otizm teşhisi konmuş çocukların performansını karşılaştırmak için aynı yaşlarda başka 44 çocukla da çalışmalar yürüttü.

Çalışmalar sırasında yapılan testlerde, otistik çocukların, hastalıklarının tespit edilemez olduğu ortaya çıktı.

Araştırmacılara göre, bu sonuçlar, bazı çocukların otizmi yenmesinin bir sonucu olabileceği gibi, çocukların otizmin olumsuz etkilerini başka şekillerde tamamlayabilmesinden de kaynaklanıyor olabilir.

Kaynak:bbc.com

Türk Bilim Adamları Otizm’e Etkisi Olan Bakteri Buldu

autismoAfyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyeleri, sebebi henüz tam olarak bilinemeyen otizm hastalığına etkisi olduğu tespit edilen bir çeşit bakteri buldu.

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Tıp Fakültesi öğretim üyeleri, sebebi henüz tam olarak bilinemeyen otizm hastalığına etkisi olduğu tespit edilen bir çeşit bakteri buldu. Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Recep Keşli’nin başkanlığındaki bir araştırma ekibinin yürüttüğü çalışmada, otizmin sebebinin anlaşılması adına önemli bir adım atıldığı belirtildi.

OKSİJENSİZ ORTAMDA YAŞAYIP ÇOĞALABİLEN BAKTERİLER…

Recep Keşli’nin başkanlığındaki araştırma ekibi, oksijensiz ortamda yaşayabilen ve çoğalabilen (anaerop) bir cins bakterinin (Clostridiumspp) bazı metabolik ürünlerinin otizm hastalığının etkeni olabildiğine ve bu maddelerin beyin seviyelerindeki değişikliklerin hastalığın ağır seyretmesi ile de ilişkili olduğunu gösteren ve ispat eden bir araştırma gerçekleştirmeyi başardı. Keşli, çalışmanın sonucunda nöropiskiyatrik bir hastalığın nedeninin bir bakteri ile ilişkilendirmesinin hem otizme hem de hastalığın tedavisine yeni bir bakış açısı ve farklı bir boyut kazandırması noktasında bir yenilik olarak değerlendirilebilmesi açışından önem taşıdığını ifade etti.

ULUSLARARASI TIP DERGİSİNDE YER ALDI

Keşli’nin çalışması Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti tarafından her ay elektronik ortamda yayımlanan Anaerob Haber Bülteni’nin Temmuz 2015 sayısında ve ‘Journal of Immonuassay and Immunochemistry’ isimli uluslararası tıp dergisinde yer aldı.

Keşli’nin ‘çocukluk çağı otizm etiyolojisi ile gastrointestinal kanalda bulunan clostridium cinsi anaerop bakterilerin ilişkilerinin araştırılması’ başlıklı makalesi aynı zamanda ülke genelindeki bütün mikrobiyoloji camiası ile paylaşıldı. Keşli, yayınlanan makale ile ilgili olarak otizmin, yaşamın erken dönemlerinde başlayan ve yaşam boyu süren, sosyal ilişkiler, iletişim, davranış ve bilişsel gelişmede gecikme ve sapmayla karakterize nöropsikiyatrik bir bozukluk olduğunu belirtti.

Keşli, sebebi tam olarak bilinmeyen otizmle ilgili olarak, “Otizmin sebebi yani etiyolojisi henüz tam olarak bilinmemekle birlikte çeşitli genetik, doğum öncesi ve doğum sonrası erken döneme ait mikrobiyolojik ve biyokimyasal olaylar otizmin nedenleri arasında olarak araştırılmış, ancak tam olarak nedeni aydınlatılamamıştır.” dedi.

Otizmle bağlantılı bir protein belirlendi

otizmFransız ve Amerikalı bilim adamlarının araştırmasına göre,otistiklerde MOCOS adlı proteini kodlayan gen, işlevini yeterince yerine getiremiyor.

Otizmle bağlantılı bir protein belirlendi. Fransız ve Amerikalı bilim adamlarının yaptığı ortak araştırma, beynin olgunlaşmasında rol oynayan bir proteinin yeterince salgılanamamasının otizme yol açabileceğini gösterdi. Araştırmada beynin gelişiminin ilk evresine “tanıklık eden” burundaki kök hücreleri incelendi. Burundan örnekler alan bilim adamları, otistiklerin ve otistik olmayanların genleri ve bazı proteinlerin salgılanma düzeyini inceledi.

Yetersiz proteinden kaynaklı

Otistik 11 kişiden 9’unda MOCOS adı verilen proteini kodlayan genin işlevini yeterince yerine getiremediği ortaya çıktı. Bilim adamları, bağışıklık süreci ve ürik asitle bağlantılı olduğu bilinen söz konusu proteinin beynin yapılarının gelişiminde önemli rol oynadığı sonucuna vardı.

MOCOS’un yetersiz salgılanmasının sinir hücrelerinin başka hücrelere mesaj iletmesini sağlayan bağlantı noktalarının (sinaps) sayısının az ve mesajların iletiminin anormal olmasına yol açabileceğini vurgulayan bilim adamları, sonuçların otizmin anlaşılmasına, teşhis ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine ışık tuttuğunu vurguladı.

Araştırmanın sonuçları “Molecular Psychiatry” dergisinde yayımlandı.

Kaynak: Sağlık Ordusu