Sorularla Otizm Problemi

otizmOtizm Hangi Yaşta Başlar? Otistik Çocukları Zekaları Nasıldır? Otizmin Sebepleri Nelerdir? Otistik çocukların reklam ve müzik kanallarını seyretmesi zararlı mıdır?…

Eşlik eden diğer belirtiler:

Otistik çocuklarda aşırı hareketlilik, hırçınlık, etrafa ve kendine zarar verici davranışlar, uyku sorunları, beslenme problemleri görülebilir.

Otizm Hangi Yaşta Başlar?

Otistik çocukların büyük bir kesiminde ilk bebeklik çağından itibaren belirtiler kendini gösterir. Ancak anne-babanın durumu fark etmesi, genellikle konuşmadaki gecikmesi nedeniyle 2-3 yaş hatta 4-5 yaşına kadar olabilmektedir. Bir çocuğun otizm tanısı alabilmesi için belirtilerin 3 yaşından önce başlaması gerektiği kabul edilmektedir. Çalışmalar otizme neden olan beyin anormalliğinin anne karnında 2-6 aylar arasında ortaya çıktığına dair bulgular vermektedir.

Otistik Çocukları Zekaları Nasıldır?

Yapılan çalışmalar otistik çocukların 2/3’ünde zeka düzeyinin yaşıtlarından geride olduğunu, kalan kısımda ise normal veya normale yakın olduğunu göstermektedir. Bu çocukların bazıları üstün matematik becerileri ve ezber gücü gibi özel yeteneklere sahip olabilir.

Otizmin Sebepleri Nelerdir?

Aşılardaki katkı maddeleri otizme sebep olur mu?

Yapılan bilimsel çalışmalarda otizm ile aşılardaki birtakım maddelerin otizme sebep olduğuna dair bir bulgu elde edilmemiştir. Bu nedenle çocukları aşılamamak, onları başka hastalıklara karşı korumamak anlamına geldiğinden anne-babaların çocuklarının aşılarını düzenli olarak yaptırmaları gerekmektedir.

Otistik çocukların reklam ve müzik kanallarını seyretmesi zararlı mıdır?

Otistik çocuklar reklamlar ve müzik programlarına fazla ilgi gösterebilir. Bu durum otistik tabloyu çok olumsuz etkiler. O nedenle bu çocukları televizyondan uzaklaştırıp sosyal ortamlara sokmak, çocukla olan iletişimi arttırmak gerekir. Ayrıca bebeklik döneminde bakımveren kişi tarafından ilgisiz bırakılmış, fazla tek başına kalmış, yaşıtlarıyla birarada bulundurulmamış çocuklarda da otizm benzeri bulgular görülebilir. İki durumun ayırdının bir çocuk psikiyatristi tarafından yapılması gerekir. Ancak her iki durumda da çocuğun yoğun bir eğitim programına alınıp tedavi edilmesi şarttır.

Otistik bir çocuğa sahip bir ailenin 2. çocuğunda da bu hastalığın görülmesi konusunda % 3 civarında bir risk bildirilmektedir.

Ne yazık ki bu hastalığın hamilelik döneminde, bebek anne karnındayken tespit edilme imkanı şu anda mümkün değildir.

Otistik Bozukluğun seyri nasıldır, bu çocukların durumu ileride ne olur?

Zeka düzeyi iyi ve konuşmanın erken başladığı otistik çocukların gelişiminin daha iyi olduğu bilinmektedir.

Hayatlarının ileri dönemlerine bakıldığında bu çocukların yaklaşık 2/3’ünün sürekli olarak bir başkasının bakımına ihtiyaç duyduğu, 1/3’ünün kendine yetebilecek bir yetişkin haline geldiği görülmektedir. Hastaların %4 kadarı normallerden ayırt edilemeyecek kadar iyileşirken, %11 kadarı bazı davranışsal acayiplikleri olsa da iyi gelişim gösterirler.

Ülkemizde otizm tanısı çocuk psikiyatristleri tarafından konulmaktadır. Doktor tarafından çocuğun gelişim basamakları, oyun şekilleri, yaşıt ilişkisi, ilgi alanları, sözel ve duygusal iletişimi hakkında ayrıntılı bilgi alınır ve çocuk gözlemlenir. Gerekli tetkikler (İşitme testi, çeşitli metabolik hastalıklarla ilgili araştırmalar, EEG vb.) istenebilir ve gerekl durmlarda diğer branşlardaki hekimlerden konsültasyn istenebilir.

Otizmin Tedavisi

Tedavide ailenin bilgilendirilmesi ve eğitimi de önemli basamaklardan biridir.

Otizmde tedavi edici bir ilaç yoktur. İlaç tedavisi sıklıkla eşlik eden davranış bozuklukları, hiperaktivite, tekrarlayıcı hareketlerin azaltılması veya uykunun düzenlenmesi amacıyla tedaviye eklenmektedir. Kullanılan bazı ilaçların çocukları konuşma becerileri ve sosyal becerilerinde olumlu gelişmelere yardımcı olabildiği bilinmektedir.

Kaynak: Kısa Haber

Güzellik Yarışması’nın Tüm Geliri Otizm’lilere Bağışlandı

guzellik-yarismasiAnkara Kızları Güzellik Yarışması, beşinci yılında ‘Models of Fashion’ ismiyle gerçekleşti. Final gecesinde birincilik tacını Bülent Ecevit Üniversitesi öğrencisi Damla Şertürk taktı. Gecenin geliri, İlgi Otizm Derneği’ne bağışlandı.

Ankara’nın en güzel kızını seçmek için düzenlenen Ankara Kızları Güzellik Yarışması, beçinci yılında ‘Models Of Fashion’ ismiyle gerçekleşti. Sheraton Otel’deki final gecesinde yüzlerce aday arasından finale kalan 20 güzel yarıştı. Finalistler, eski güzellerden Meltem Doğanay, turizmci Seçim Aydın, Fatoş Abla Koleji’nin sahibi Fatma Özyurt, World Wella Paris’in sahibi Coşkun Kaplan, doktor Şenol Kalyoncu, CHP Ankara Milletvekili Sinan Aygün’ün eşi Mine Aygün gibi isimlerden oluşan jüri karşısında hünerlerini sergiledi. Geceye Tuğba Özay da şarkılarıyla renk kattı.

BİRİNCİ DAMLA ŞENTÜRK OLDU

Finalist güzeller, World Wella Paris, modacı Ahmet Özceyhan ve Zenne’nin tasarımlarıyla podyumda yürüdü. Jürinin oyları sonucu birincilik tacını Bülent Ecevit Üniversitesi İngilizce İktisat öğrencisi Damla Şentürk taktı. Yarışmada Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu 3. sınıf öğrencisi Nihan Boynukısa ikinci, Akdeniz Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema öğrencisi Çiçek Aksu üçüncü ve Hacettepe Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı 2. Sınıf öğrencisi Duygu Ada Adanur dördüncü oldu. Geceden elde edilen gelir ise İlgi Otizm Derneği’ne bağışlandı.

Kaynak: Hürriyet

Otizme dikkat çekmek için 9 bin 300 kilometre yol kat edecek

h_otizm_845İzmirli fotoğraf sanatçısı Tarık Gök, otizme dikkat çekmek için 9 bin 300 kilometre yol kat edecek. Gök, Seferihisar’da buluştuğu 7 otizmli çocuğun emaneti olan 7 taşı Pasifik Okyanusu’na atacak

Hayallerini peşinde sürekli fotoğraf çekme sevdasıyla yolculuğa çıkan İzmirli fotoğraf sanatçısı Tarık Gök, 9 bin 300 kilometre yol kat ederek bu kez otizm için hayallerini kovalayacak.

Geçtiğimiz yıl Everest’in ana kampından bir taş alıp Hindistan’da üç denizin birleştiği en güney ucuna, Kanyakumari, 4 ay gibi bir sürede 7 bin kilometre yol kat edip denize taş atan İzmirli fotoğraf sanatçısı Tarık Gök yeniden yollara düştü.

7 otizmli çocuk seçti

Bu sefer 1 Ocak Çarşamba günü çıkacağı yolcukta İzmir’den aldığı taşı Moskova’dan Sibirya trenine binip 9300 km. yolculuktan sonra Vladivostok’a ulaşıp taşı Pasifik okyanusuna atacağını belirtti. Tarık Gök otizmli 7 çocuğun seçmiş olduğu 7 taşı yanında götürüp bunu ülkemize ve dünyaya “Otizmi görmezden gelemeyiz” mesajını verecek.

Ulaşabildiğim herkese ulaşacağım

Otizm farkındalık adına çıkacağı yolculuğun kendisi için farklı bir anlam ifade ettiğini aktarın Gök, Seferihisar’da buluştuğu 7 otistik çocuğun emaneti olan taşları Pasifik okyanusuna atacağını belirterek, şöyle devam etti: “Yapacağım yolculuğun sadece kendi hayatımda bir tanıklık olmasını istemiyorum. Doğduğumuz ve yetiştiğimiz ülkemizden, kültürümüzden,canımızı yakan engellerden yolumun üstündekileri de haberdar etmek ve yolumdakilerin benzer engellerinden sizlerin de haberdar olmasını istiyorum. Bunun için Anadolu Otizm Vakfı’ nın fahri temsilcisi olarak güzergâhımdaki ulaşabildiğim her otizmliye, İzmir’deki arkadaşlarının mesajlarını ileteceğim.  Bu yolda herkesin ortak dili olan fotoğraflarımla iletmesini yolculuğumun en önemli amacı olmasını umuyorum.”

Kaynak: Bakırköy Gazetesi

En sık karşılaşılan rahatsızlıklar depresyon, dikkat eksikliği ve hiperaktivite

OtizmÇocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzman Dr. Erdem Beyoğlu, çocuklarda en sık karşılaşılan rahatsızlıkların depresyon, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ile otizm olduğunu söyledi.

KKTC’de Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde görev yapan Dr. Beyoğlu, 2009’dahastane bünyesinde kurulan çocuk ve ergenpsikiyatri biriminde 5 uzmanın hizmet verdiğini;geçen yıl 3 bin 300 çocuk ve ergenin muayeneedildiğini açıkladı.

Dr. Erdem Beyoğlu, otizmin 3 yaşından önce başladığını ifade ederek, rahatsızlığın 3 temel alanda probleme yol açtığını, bunların karşılıklısosyal etkileşim, iletişim ile yineleyici davranışlar ve kısıtlı ilgi alanları olduğunu belirtti.

Erdem Beyoğlu, “Gerek ülkemizde, gereksedünyada ailelerin doktora başvuru şikâyetleri, çocukların çağrıldığı zaman bakmaması, göz teması kurmaması ve konuşmaması belirtileridir” dedi.

Hastalığın dünyadaki görülme sıklığının yüzde 1 olduğunu anlatan Erdem Beyoğlu, “Otizmerkeklerde kızlara göre 4-5 kat daha sık görülüyor ancak rahatsızlık kızlarda daha şiddetli seyrediyor” dedi.

“İSTATİSTİKİ BİLGİ YOK… TAHMİN 100’ÜN ÜZERİNDE”

Erdem Beyoğlu, Kuzey Kıbrıs’ta otizmle ilgili istatistikî bilgi bulunmadığını söyledi, “Adanın kuzeyinde 100’ün üzerinde otizmli çocuk olduğunu tahmin ediyoruz ama kesin sayı vermek zor” ifadesine yer verdi.

Ailelerin çocuklarında otizm şüphesi duydukları anda uzmana başvurmaları gerektiğini vurgulayan Erdem Beyoğlu, “Kıbrıs Türk toplumu otizmin belirtilerinin zamanla geçeceğine inanıyor. Ancak bu inanış çocuğun zamanından çalmaktan başka bir şey değildir” dedi.

Erdem Beyoğlu, epilepsi ve zekâ geriliği gibi genetik rahatsızlıların otizmle birlikte seyredebileceğini ifade ederek zekâ geriliğinin ve otizmin farklı rahatsızlıklar olduğunu vurguladı.

Beyoğlu, otizmli çocukların karşılıklı sosyal etkileşim problemini nasıl yaşadığını şöyle anlattı: “Çocuğun etrafındaki kişilerle etkileşime girmediği, akranları ile karşılıklı oyun oynamadığı, anne-babasının seslenmelerine tepki vermediği görülür. ‘İca’ gibi karşılıklı sosyal etkileşim gerektiren oyunlara katılmazlar. Yüz ifadeleri duygusuz, göz temasları kısıtlıdır.

Fiziksel temas kurmamaya çalışırlar. Kucağa alınmayı sevmezler. Özellikle bebeklik dönemlerinde anne ve babalarının rahatlatma davranışlarına kapalı oldukları görülür. Sıklıkla durgun görünümlüdürler. Ancak dile getiremeseler de onları tanıdıkça hoşlandığı ve hoşlanmadığı şeyleri anlayabilirsiniz.”

“TV SEYRETMEYE DÜŞKÜNDÜRLER”

Erdem Beyoğlu, otistik çocukların iletişim problemleri hakkında ise şöyle bilgi verdi:

“Çocuğun konuşma yeteneği gelişmemiştir ya da kısıtlıdır. Konuşabilenlerin anlamsız kelimeler kullandıkları görülür. Karşılıklı iletişimleri azalmış ya da kaybolmuştur. İstediklerini konuşmadan ziyade işaretle anlatma eğilimindedirler. Bay- bay yapma, selamlaşma gibi sosyal davranışları yapamazlar. TV seyretmeye, özellikle reklamlara ve müzik kliplerine aşırı düşkündürler.”

Beyoğlu, otizmin görüldüğü çocuklarda yineleyici davranışlar ve kısıtlı ilgi alanları konusunda ise şunları anlattı:

“Oyuncaklarla geleneksel şekillerin dışında oyun oynadıkları görülür. Örneğin oyuncak arabaların sadece tekerleklerine ilgi gösterirler.

Çamaşır makinesi gibi dönen cisimlere, zincir ve kolye gibi sallanan objelere aşırı ilgi duyarlar.Parmak ucunda yürürler ve kendi etrafında sallanırlar. Sürekli aynı kıyafetleri giyme, aynı yoldan gitme gibi ısrarları vardır.”

Erdem Beyoğlu, ailelerin söz konusu belirtileri çocukları yaklaşık 1 – 1 buçuk yaşındayken fark ettiğini ve sıklıkla Çocuk Sağlığı ve Hastalığı ile Kulak-Burun- Boğaz uzmanlarına başvurduğunu belirtti.

Beyoğlu, gerekli durumlarda ailelerin hekimler tarafından çocuk ve ergen psikiyatristine yönlendirildiğini anlatarak, otizmin medyada yer almasının farkındalığı artırdığına dikkat çekti.

Bazı ailelerin çocuklarının otizm tanısını kabullenmekte zorlandığını belirten Erdem Beyoğlu, şunları ekledi: “Böyle durumlarda aileler sıklıkla başka doktora başvurur ve tanının kontrolünütalep eder. Eğer söz konusu hekim ‘çocuk otistik değildir’ derse o doktorda kalırlar. Eğer ‘otistiktir’ derse başka bir doktora başvururlar.”

“OTİZM TANISININ KONULMASI, TEDAVİLERİN PLANLANMASI ÇOCUK VE ERGEN PSİKİYATRİSTLERİ TARAFINDAN YAPILIR”

Erdem Beyoğlu tanının konulması ve sonrasındaki süreçten şöyle söz etti: “Otizm tanısının konulması, tedavilerin planlanması çocuk ve ergen psikiyatristleri tarafından yapılır. Otizm tanısını koymak için acele etmeyiz. Tanı koymada, çocuğun belirtilerini iyi takip etmek önemlidir. Ancakemin olduğumuz durumlarda otizm tanısı koyar, aile ile değerlendirme yapar ve onları özel eğitime yönlendiririz.”

İki tip otizm olduğunu dile getiren Beyoğlu, şunları ifade etti: “Otizm, ‘Klasik Otizm’ ve ‘Başka Türlü Adlandırılamayan (BTA) Otizm’ olarak ikiye ayrılır. Amerikan Psikiyatri Birliği’nin yayınlamış olduğu kriterlere göre otizm tanısı koyulan çocuklar Klasik Otizm, kriterlerin dışında kalanlar BTA Otizmi olarak adlandırılır. Bu kavramlar aileleri değil daha çok hekimleri ilgilendiriyor. Ama şunu söyleyebiliriz ki BTA Otizmi, Klasik Otizme göre daha iyi seyirlidir.”

Beyoğlu, Amerika’da yapılan bir araştırmada bazı çocuklardaki otizm belirtilerinin 5 yılda gerilediğinin ortaya koyulduğunu ifade etti.

Beyoğlu, her rahatsızlıkta olduğu gibi otizmde de erken tanının ve müdahalenin önemine vurguyaparak, bu rahatsızlığın şu an bilinen bir ilaç tedavisi olmadığını, ancak davranım problemi olan çocuklarda ilaç tedavisine gidildiğini söyledi.

Beyoğlu, şöyle konuştu: “Yapılan araştırmalar sonucunda özel eğitimin en etkili tedavi yöntemi olduğu saptandı.

Kaliteli ve etkin bir özel eğitim çocuğun bağımsız bir hayata geçmesini hedeflemektedir. Özel eğitime ne kadar erken başlanılırsa etkinliği o kadar artmaktadır.Özellikle 0 – 6 yaş arasındaki özel eğitim çocuklar için çok önemlidir. Bu yaş arasında özel eğitimden edinilen fayda, 6 yaş sonrasıyla kıyaslandığında fark çok yüksektir.Diyet programları ve hiperbarik oksijen tedavisi çeşitli yerlerde alternatif tedavi seçeneği olarak gösterilmiş ama bu konuda kanıtlanmış ve uluslararası kabul görmüş bir çalışma yoktur.”

OTİZİMİN NEDENLERİ: SOĞUK ANNE MODELİ, AĞIR METALLER VE GENETİK

Beyoğlu, otizmin son yıllarda genetik bir rahatsızlık olduğunun dile getirildiğini söyledi, “Birçok genetik etken tespit edildi. Ancak henüz tek bir gen bölgesi saptanamadı” dedi.

Erdem Beyoğlu şöyle konuştu: “Tanımlandığı günden beri bu konuda çeşitli teoriler ortaya atıldı. 1980’lerde ‘soğuk anne modeli’ gibi psikolojik etkenler hedef gösterildi. Bu modele göre anne çocuğuna yeterli ilgiyi göstermiyor ve sonuç olarak çocuk duygusal ipuçlarını ve mesajları anlamayacak hale geliyor, otistik belirtiler gösteriyordu. Otizmde kurşun ve cıva gibi bazı kimyasalmaddelerin, ağır metallerin etkisinden de söz edildi. Bazı araştırmacılar, çocuklarda ağır metaller bulunduğunu ve bunların uzaklaştırılmasıyla otizmin tedavi olacağını bildirdi. Bir dönem Amerika’da ve İngiltere’de aşılarda bulunan cıva gibi maddeler nedeniyle Otizm’in geliştiğini ilerisürdüler. Günümüzde çeşitli yerlerde bu konuda halen iddialar sürdürülmektedir. Ancak günümüzde kabul edilen esas etken genetik faktörlerdir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda genetik faktörlerin ön planda olduğu saptandı. Yapılan ikiz kardeş çalışmaları ve kromozomanalizleri genetik nedenleri destekler niteliktedir. Ayrıca bu çocuklarda Metal Retardasyon, Tubero-Skleroz, Frajil –X Sendromu ve Epilepsi gibi rahatsızlıkların sık şekilde görülmesinin genetik temele işaret etmektedir.”

Erdem Beyoğlu, otizmin 1943 yılında Leo Kanner tarafından tanımlandığını söyledi.

“ÖZEL EĞİTİM MERKEZLERİ GÜNEY’DEN DAHA İYİ DURUMDA”

Özel eğitim konusuna da değinen Erdem Beyoğlu, Kuzey Kıbrıs’ın özel eğitim merkezleri açısından Güney Kıbrıs’tan daha iyi noktada olduğunu vurguladı.

Özel eğitim merkezlerinin Milli Eğitim Bakanlığı’nın İlköğretim Dairesi’ne bağlı olduğunu ve okulların yarıyıl, yaz ve resmi tatillerde kapalı olduğunu anımsatan Beyoğlu şunları ekledi: “Otistik çocuğu olan aileler bu konuda sıkıntı yaşıyor. Bazı aileler özel eğitim uzmanlardan destek alıyor ama her ailenin maddi gücü buna yetmiyor.”

Ülkedeki özel eğitim merkezlerinin yakın tarihte kurulduğunu anımsatan Erdem Beyoğlu, bu yönde belirgin bir gelişme olduğunu söyledi, ülkenin 10 yıl sonra özel eğitim alanında daha iyi durumda olacağına inanç belirtti.

Kuzey Kıbrıs’ta otizmle ilgili istatistikî kayıt bulunmadığını söyleyen Erdem Beyoğlu, “Adanın kuzeyinde 100’ün üzerinde otizmli çocuk olduğunu tahmin ediyoruz ama kesin sayı vermek zor” diye konuştu.

Bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin otizmli çocukları olma ihtimalinin araştırılamayacağını dile getiren Erdem Beyoğlu, “Tıp henüz otizmle ilgili neyin taranacağını bilmiyor. Böyle bir araştırmanın yapılması mümkün değildir” ifadesine yer verdi.

Otizmli çocuk sahibi olan ailelerin stres yükünün fazla olduğunu dile getiren Beyoğlu şunları dile getirdi: “Bu çocukların erişkin yaşta nerde barınacağı konusu ailelerin en büyük kaygınedenidir.Aileler sıkılıklı otistik çocuklarının bir kardeşi olmasını istiyor ki kendi başlarına bir şey geldiğinde onlara sahip çıkacak birileri olabilsin. Ve aileler risk alarak başka bir çocuk dünyayagetiriyor. Otistik çocuk sahibi olan bazı eşlerin arasında ise iletişim problemi oluyor. Ebeveynler depresyona giriyor, boşanmalar oluyor.”

Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nden de söz eden Erdem Beyoğlu, buradaki çocuk ve ergen psikiyatri biriminin 2009’da kurulduğunu söyledi.

Beyoğlu, “Birim kurulmadan önce çocukları Türkiye’den belirli aralıklarla gelen uzman hekimler muayene ediyordu. Bu da Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Psikiyatrist Dr. İnciTaşyürek’in gayretiyle oluyordu” dedi.

2009’da hastanedeki tek çocuk ve ergen psikiyatrisinin kendi olduğunu anlatan Erdem Beyoğlu, şimdi hastanede 5 uzmanın hizmet verdiğini dile getirdi.

“BİR YILDA 3 BİN 300 ÇOCUK VE ERGEN MUAYENE EDİLDİ”

Beyoğlu, geçtiğimiz yıl 3 bin 300 çocuk ve ergenin muayene edildiğini ifade ederek, “2009’da bu birime yaklaşık 900 başvuru aldık” dedi.

Kaynak: Sağlık

New York’ta Çocuklara Zorunlu Grip Aşısı

asi-ve-cocukNew York Belediye Başkanı Michael Bloomberg yönetiminin, New York City’deki tüm okul çağındaki çocukların her yıl grip aşısı olmalarını öngören planına otizm savunucularından tepki geldi.

Politicker’ın haberine göre otizm savunucuları, Salı günü konuya ilişkin bir protesto gösterisi yapmaya hazırlanıyorlar.

Çarşamba günü Bloomberg’in Sağlık Heyeti, ruhsatlı bir kreş ya da okul öncesi programlara giden çocukların her yıl 31 Aralık tarihinden önce grip aşısı olmalarını gerektiren yeni kurallara ilişkin bir oylama yapmaya hazırlanıyor.

Sağlık Dairesi’nden yapılan açıklamada, “Küçük çocuklar, gripten dolayı ciddi komplikasyonlara yakalanma açısından yüksek bir risk taşıyorlar. New York City’de yaşayan beş yaş altındaki çocukların üçte birine, grip aşısının onları gribal hastalıktan güvenli ve etkin bir biçimde koruyacak olmasına rağmen yıllık bir grip aşısı yapılmıyor. Bu direktif, küçük çocukların sağlıklarının korunmasına ve gribin New York City’de yayılmasının azalmasına yardımcı olacak” dendi.

Sağlık Dairesi’nin bu planı, aşıların potansiyel olarak tehlikeli olduğunu iddia eden küçük ama hırslı bir grubun muhalif görüşüyle karşı karşıya bulunuyor.

Otizm Eylem Ağı’nın (Autism Action Network) yönetici direktörü John Gilmore, aşıları otizmle ilişkilendiren tartışmalı bir iddiadan daha kapsamlı bir şekilde konuşarak, Bloomberg yönetiminin grip aşısının yararını abarttığını ve grip aşısına ilişkin risklerin hafife alındığını düşündüklerini belirtti.

Gilmore, ayrıca her tıbbi prosedürle alakalı risklerin olduğuna dikkat çekti.

Salı günü yapılması planlanan protestonun organize edilmesine Gilmore’un organizasyonu yardımcı oluyor. Gilmore, protesto sonrasında Sağlık Heyeti’nden istediği yönde bir oylama sonucu çıkacağını beklemiyor fakat protestonun, New York’un yeni belediye başkanı olarak seçilen Bill de Blasio’nun dikkatini çekeceğini umuyor.

Gilmore, 1 Ocak tarihinde belediye başkanlığı görevine başlayacak olan de Blasio’nun dikkatinin konuya çekilmesiyle, gelecek ay sonrasında kararda değişiklik yapılmasına ilişkin bir olasılık doğabileceğini düşünüyor.

Öte yandan Eylül ayında yayınlanan Sağlık Heyeti’nin bir bildirisine göre her yıl ülke genelindeki beş yaşın altındaki çocukların 20.000’i grip nedeniyle hastaneye kaldırılıyor ve çocuklar arasında 20 ila 150 kadar ölüm yaşanıyor.

Teklif edilen kural altında aşılamanın, aşının çocuğun sağlığına zararlı olabileceğinin New York’taki ruhsat sahibi bir doktor tarafından belgelenmesi ya da  çocuğun ebeveynlerinin ya da vasisinin dini inançlarının talep edilen uygulamalara ters düşmesi durumları haricinde mecburi olacağı belirtiliyor.

Kaynak: Sağlık

Anne duyarlılığı otizmli çocuklarda dil gelişimine yardımcı olabilir

anne-duyarliligiMiami Üniversitesinden araştırmacıların yeni bir araştırması anne duyarlılığının otizm belirtileri gösteren çocuklar arasında dil gelişimini etkileyebildiğini gösteriyor. Her ne kadar ebeveynlik tarzının otizmin bir sebebi olduğu düşünülmese de bu rapor erken ebeveynliğin bu popülasyonda toparlanmayı nasıl ilerletebileceğini inceliyor.

Miami Üniversitesi (UM) Sanat ve Bilim Fakültesi Psikoloji Bölümü araştırmacıları ve bu çalışmayı içine alan otizm riski olan bebeklerle ilgili daha geniş bir araştırmanın ana araştırmacıları, ‘dil problemleri otizmli çocuklarda ele alınması gereken en önemli alanlar arasında, çünkü günlük yaşam ve iletişimde bariz bir bozulmayı temsil ediyorlar,’diyorlar.

Çalışmada annelik duyarlılığı, sıcaklığın, çocuğun ihtiyaçlarına karşılık verme özelliğinin, ortaya çıkmaya başlayan bağımsızlığına saygının, çocuğa olumlu bakışın birleşimi olarak tanımlandı. Annelik yapılanması ise bir annenin çocuğu ile duyarlı bir şekilde ilgilenmesi ve ona öğretmesi olarak. Araştırmacılar, örneğin çocuk renkli halkalarla oynuyorsa anne, ‘bu yeşil halka,’ diyebilir, böylece çocuğa çevresi hakkında bir şeyler öğretmiş olur, diyorlar.

Bu çalışmada annelik duyarlılığı (ve esasen duyarlı yapılandırma), otizm belirtileri göstermeye başlayan emekleme çağındaki bebekler arasında, otizm teşhisi konmamış çocuklardan daha çok, dil, gelişimin belirleyicisiydi. Bunun olası bir açıklaması otizmli çocukların diğer çocuklara doğal gelen belirli becerileri öğrenmede çevreye daha bağımlı olabildiği.

Araştırmacılar, ‘ebeveynlik otizm gibi gelişimsel problemleri olan çocuklar için daha önemli olabilir, çünkü tipik nörolojik gelişimleri olan çocuklarda kolayca gelişmeye meyilli belirli şeyler, örneğin sosyal iletişim, otizmli çocuklarda o kadar doğal olmayabilir, bu yüzden bu becerilerin öğretilmesi gerekir,’ diyorlar.

Çalışmada 33 çocuk laboratuvarda 18, 24, 30 ve 36 aylıkken değerlendirildi. Çocukların bazılarının otizm teşhisi konmuş kendilerinden büyük kardeşleri vardı ve otizm risklerinin yüksek olduğu kabul ediliyordu.

18 aylık değerlendirmede araştırmacılar, anneye çocukla evde yaptıkları gibi oynamalarının söylendiği, serbest oynama sırasında, anne ve çocuğun oyununun beş dakikasını videoya çektiler. Annelik duyarlılığının unsurları, duyarlı davranışın yokluğundan, aşırı derecede duyarlı davranışa kadar değişen yedi puanlı ölçekte değerlendirildi. Çocukların dili 2. ve 3. yaşlarda değerlendirildi. 3. yıl ziyaretinde çocuklar değerlendirilebilecek kadar büyüdüklerinde yüksek risk grubundan 12 çocuğa otizm spekturumu teşhisi kondu.

Çalışma Ulusal Sağlık Enstitüleri tarafından finanse edilmişti. Bulguları otizmli çocukların çevreye bağlarını arttırdıklarında çok daha başarılı olduklarını gösteren önceki tedavi araştırması ile paralel. Otizm belirtileri göstermeye başlayan genç çocuklar arasında dil gelişiminin duyarlı yapılandırılmasının faydalarının anlaşılması ebeveyn-çocuk etkileşimleri üzerinde odaklanan erken müdahale programlarına bilimsel destek sağlıyor. Araştırmacılar, ‘ebeveynliğin otizme sebep olmadığını biliyoruz. Buradaki mesaj ebeveynlerin çocuklarının otizmle savaşmasına yardımcı olmada fark yaratabileceği,’ diyorlar.

Kaynak: Kısa Haber

20 Milletvekili Tarafından Otizmli Çocuklar Araştırması

lutfu-turkkanMHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Türkiye’de sayıları yaklaşık 600 bini bulan otistik çocuklarla ilgili Meclis Araştırması verdi.

20 MHP’li vekilin imzasını taşıyan araştırma önergesinin gerekçesinde Otizmin sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen bir gelişim bozukluğu, beynin gelişimini engelleyen bir rahatsızlık olduğunu belirten Türkkan, Ülkemizde otistik çocukların Devlet tarafından tanımı bile henüz tam anlamı ile yapılamamıştır ifadesini kullandı. Araştırma Önergesi’nin gerekçesinde Türkiye’de Otistik çocuklarda geçmiş yıllardaki oran 10 bin’de 1’ler ile ifade edilirken, bugün bu rakamın 80’de 1 olduğunu söyleyen Türkkan, bu çocukların hayata tutunması için erken yaşlarda eğitilmesi gerektiğini, ancak eğitimleri için Devlet’in desteğinin bulunmadığına vurgu yaptı. Türkkan, bu eğitimin çok pahalı olması nedeni ile de ailelerin çaresiz kaldığını gerekçede belirtti.

AİLELER ÇOCUKLARINI ÖZEL EĞİTİM KURUMLARINA GÖNDERMEK ZORUNDA BIRAKILIYOR

Birçok otistik çocuk sahibi ailenin, çocuğunu özel eğitim kurumlarına göndermek zorunda kaldığını bunun da maliyeti çok artırdığını ifade eden MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan “Örgün eğitim çağında olan, 100 binlerle ifade edilen yaygın gelişimsel bozukluk tanısı almış olan çocukların gerek yaygın, gerek örgün eğitim sistemi içerisinde aldıkları eğitim; sosyal, kültürel, fiziki şartlar çerçevesinde yeterli düzeye ulaşamamıştır.” dedi.

OTİSTİK ÇOCUKLAR EĞİTİM MERKEZLERİ ÇOCUKLARIN İHTİYACINI KARŞILAYAMIYOR

Türkkan’ın araştırma önergesinde dikkat çektiği noktalardan biri de OÇEM’lerin bu çocukların ihtiyacını karşılayamadığı. MHP’li vekil, buna da “Ağır bir engel türü olmasına rağmen engel grupları içerisinde yer alan yaygın gelişimsel bozukluk ve otizm tanısı almış çocuklar özel eğitimden faydalandıklarında normalize olma ihtimali en yüksek olan gruptur. Fakat Otistik Çocuklar Eğitim Merkezleri (OÇEM) bu çocukların ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Hem “OÇEM”lerin yetersiz sayı ve dağılımı, hem de yeterli uzman kadro bulunmaması sebebiyle bu engel türünden etkilenmiş bireylerin ihtiyaçları karşılanamamaktadır. “ ifadelerini kullanarak dikkat çekti.MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, bu nedenlerle ülkemizde otistik çocukların tanımının net olarak yapılması, otizm ve nedenleri, ayrıca otistik çocukları olan ailelerin yaşadığı sorunların ve çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedi.

Kaynak: Kısa Haber

Otizm Tedavisinde Yeni Teori

otizm-teoriABD’li bilim insanlarının son çalışmaları bağırsak sorunları ve davranışsal bozukluklar arasında bir bağlantı olduğunu ortaya koydu.

Bugüne kadar yapılan çok sayıda araştırma otizm tanısı konmuş, mide ve bağırsak sorunları yaşayan kişiler üzerinde yoğunlaştı. Bu kişilerin sık sık mide, bağırsak sorunları yaşadığı ancak bu rahatsızlıkların neden kaynaklandığı ya da herhangi bir başka hastalığa sebep olup olmadığı bilinmiyordu.

Bazı bilim insanları ise “sızıntılı bağırsak sendromu” adı verdikleri teoriye göre toksik maddelerin bağırsağa daha kolay geçtiğini savunuyor. Bakteriler, mantarlar, parazitler, toksinler, yağ ve diğer atılar kan dolaşımına karışıyor ve hastaların bağışıklık sistemi ağır darbe alıyor. İşte bu nedenle “sızıntılı bağırsak sendromu” tedavisi mümkün olmayan birçok kronik hastalığın temel sebebi olarak görülüyor.

Cell Dergisi’nde yayımlanan yeni çalışma da bu teoriyi destekler nitelikte. Fareler üzerinde yürütülen araştırmanın sonuçlarına göre, bağırsak enfeksiyonu geçiren gebe farelerde sindirim sorunlarının yanı sıra, otizm gibi davranışsal bozukluklar da tespit edildi.  Farelere sağlıklı bir insanın bağırsak bakterileri enjekte edildiğinde ise her iki şikayetin de ortadan kalktığı görüldü.

Otizm ve diğer davranışsal bozukluklar metabolizma sinir sistemiyle sıkı sıkıya bağlantılı, probiyotikler yoluyla güvenli ve etkili bir tedavi sağlanabilir.

Avustralyalı bilim insanları araştırmanın sonuçlarının heyecan verici olduğunun altını çiziyor ancak ekliyor; “elbette çalışmada alınacak daha çok yol var, insanlar üzerinde tedavinin uygulanabilmesi için uzun yıllar geçmesi gerekebilir”.

Kaynak: Sağlık Ordusu

Yeni Araştırmaya Göre; Probiyotikler Otizm Belirtilerini Azaltıyor

ikinci-beyin-bagirsaklarFarelerde yapılan yeni bir araştırmaya göre , probiyotikler otizm benzeri belirtileri azaltabiliyor. Çalışmanın sonuçları online journal Cell ‘in 5 Aralık tarihli sayısında yayınlandı.

California Institute of Technology ( Caltech ) araştırmacıları otizm benzeri davranışlar göstermesi amacıyla yetiştirilen farelerde, probiyotik tedavisi ile olumlu gelişmeler kaydettiler. Tedavi sonrasında farelerin  tekrarlayıcı davranışlarında azalma tesbit edildi. Ayrıca farelerin daha konuşkan, daha az endişeli oldukları da önemli bulgular arasında..

Araştırmacılara göre; yapılan araştırma, bağırsak bakterilerinin, otizm benzeri davranışları etkileyip etkilemediğini gösteren ilk çalışma olma özelliğinde.

Caltech’te biyoloji profesörü Sarkis K. Mazmanian diyor ki;

” Geleneksel araştırmalar çoğunlukla, otizmi genetik ve beyinle ilgili bir bozukluk olarak ele aldı. Ama bizim çalışmamız,  önceden hesaba katılmayan yollarla bağırsak bakterilerinin [ otizm benzeri ] semptomlara katkıda bulunabileceğini de göstermektedir . 

Hatırlarsanız, yakın dönemde yapılan bir araştırmanın sonuçlarında da ;  hamilelik sırasında annenin geçirdiği viral enfeksiyonun oluşturduğu bağışıklık tepkisinin ceninde otizm benzeri bulguları tetiklediği farelerde yapılan bir deneyle tesbit edilmişti.

Araştırmacılar,  farelerin mide-bağırsak çeperleri boyunca  hasarlar oluştuğu ve kana geçmemesi gereken bazı maddelerin kana sızdırıldığını da  (Leaky gut/ sızıntılı bağırsak sendromu) tesbit etmişlerdi.

Yine hayvan deneyleri ile yapılan çalışmada , Bacteroides fragilis (bir çeşit probiotik) kullanarak sızıntılı bağırsak sendromları tedavi edilen  farelerin davranışlarında heyecan verici bulgular elde edilmiş.

Sonuçlar heyecan verici  : Sadece sızıntılı bağırsak sorunları düzeltilerek bile  fareler daha iletişimsel ve daha az endişeli olmuşlar...

Çalışmanın başarısı nedeniyle, araştırmacılar, gelecek yıl ya da öbür sene probiotikle tedavinin klinik çalışmalarını otizmli insanlarda denemeyi planlamaktalar.

ABD’de 2011-2012 yılları arasında  ( hastalık kontol ve önleme dairesi) CDC’nin ankete dayalı çalışmasının raporlarına göre 6-17 yaş aralığında yaklaşık  1/50  oranında otizm spektrumlu çocuk tesbit edilmiş durumda. Gün geçtikçe otizm vakasının arttığı da ilgili çevrelerce gözlenmekte.

Birçok anne-baba da otizmli çocuklarında sindirim sorunları olduğunu bildirmekte. Otizm ile sindirim problemleri ya da ” sızıntılı bağırsak ” arasındaki ilişki hala tartışmalı kabul edilse de bu yönde yapılan son araştırmalar; yıllardır bu konuya dikkat çekmeye çalışan bazı hekim ve aileleri haklı çıkaracağa benziyor…

Kaliforniya Üniversitesinden Davis, geçen ayki  çalışmasında otizmli çocukların otizmli olmayanlara göre çok daha fazla sindirim sorunlarına sahip olduğunu göstermekteydi . Ancak, 2010 yılında bir başka çalışmada ise; güçlü kanıtlar bulamadık şeklinde bir sonuç açıklanmıştı.

Caltech araştırmacıları, Otizmli bireyleri probiyotikler tedavi eder demek için henüz erken ve daha çok araştırmaya ihtiyaç var diye uyarıyorlar.

Mazmanian basın açıklamasında;

” Genetiğin ve çevresel faktörlerin Otizme katkısı ve hangi oranda katkı ettiği kesin olarak bilinmemektedir. Otizm heterojen bir hastalıktır.  Bu nedenle probiotik tedavinin katkısı her bireyde farklı olacaktır .

B.fragilis, Otizmde evrensel bir tedavi olmasa da otizmle ilişkili bazı belirtileri iyileştirmesi bile bizler için büyük bir  sürpriz oldu. Muhtemelen her otizmlideki durum farklı olabileceği için herkeste  işe yaramayabilecektir.” diyor .

Manhasset, New York Feinstein Medikal Araştırma Enstitüsü immünologlarından Betty Diamond, bilim dergisindeki makalesinde;

“Bu  çalışma  bize muhteşem bir şey gösteriyor. Fakat  biz, hangi bakterilerin bağırsaklarda  nasıl kolonize olması gerektiğini tam olarak bilemiyoruz”  diyerek , B. Fragilis’i insanlarda kullanmak için henüz erken olduğunu belirtiyor.

Yine Mazmanian  ;

 Bizim sonuçlarımızın, bir gün Otizmin olası  nedenleri ve olası tedavilerini göstermek için diğer araştırmalara ışık tutacak”  diyerek, tedavinin geleceği hakkında  iyimser olduğunu bildirmekte .

Bu araştırmadan benim anladığım ise; bazı otizmlilerde sindirim sistemi problemi var ve probiotiklerden de yarar görebilmekteler. Zaten neredeyse 10 yıldır pek çok aile bu olasılık üstünde durmakta ve konuyla ilgili doktorlardan bu konuda yardımlar almaktalar. Her çocukta otizme neden olan etkenler farklı olduğu için ,tedavilerden yarar gören birey sayısı da ,yarar görme yüzdesi de değişmekte….

Kaynak: Bakırköy Gazetesi

Umut ORAN Başbakan’a Otizm Eylem Planı’nı Sordu

chp-li-oran-otizm-eylem-plani-ni-sordu-5384551_1513_oCHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, “Otizm Eylem Planı’na konulmuş olan 1 yıllık hedeflerden hangileri gerçekleştirilmiştir?” diye sordu.

Oran, Başbakan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde şöyle dedi:

“3 Nisan 2013 tarihinde açıkladığınız Otizm Eylem Planı’nın (OEP) bizzat takipçisi olacağınızı ifade etmiştiniz. O tarihten bugüne bu konuda yaptığınız takibe göre Otizm Eylem Planı’nda hangi gerçekleşmeler sağlanmıştır? OEP bugün itibariyle hangi noktadadır?

Aradan geçen 8 ay içinde Otizm Eylem Planı’na konulmuş olan 1 yıllık hedeflerden hangileri gerçekleştirilmiştir?

Otizm Eylem Planı’nın gerçek sahibi ve takipçisi olan sivil toplum kuruluşlarının sizden talep ettiği randevuya yanıt verilmemesinin gerekçesi nedir?

Otizmli bir çocuk olan Ozan Barış Sanlısoy’un anne-babasının AİHM’de açtığı “eğitimde ayrımcılık’ davasının hâlâ sürmesi ve yaşanan durum tüm yasal mevzuata aykırı olmasına rağmen Milli Eğitim Bakanlığı’nın söz konusu okulla ilgili hiçbir işlem yapmamasının gerekçesi nedir? Bu konuda ne yapacaksınız?

Yine geçen hafta otizmli genç Cem Görkem Gündoğdu adına “eğitimde ayrımcılık’ konusunda yapılan suç duyurusuna konu olan olayın ilgili tüm Milli Eğitim Bakanlığıbürokratlarınca bilindiği, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Fatma Şahin’in dahi devreye girmesine rağmen Milli Eğitim Bakanlığı’nın mevzuata aykırı olan bu durumu çözemediği iddiası doğru mudur? Bu sorunu nasıl çözeceksiniz?

Milli Eğitim Bakanlığı Otizm Eylem Planı ile ilgili olarak bugüne kadar hangi adımları atmış, hangi somut sonucu almıştır? Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nin gereği niçin yapılmamaktadır?”

Kaynak: Kısa Haber