Otizm Orkestrası ve Korosu İlk Konserini Verdi

İzmir-Otizm-Orkestrası-ve-Korosu-KonseriMüzik ve OtizmOder ve Tobav işbirliğiyle kurmuş olduğu ve gönüllü olarak çalışmalarını sürdürdüğü “İzmir Otizm Orkestrası ve Korosu” 20 Şubat 2014 tarihinde Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı tarafından düzenlenen 5. Ulusal Sınıf Öğretmenliği Çalıştayı açılış programı kapsamında DESEM 75. Yıl Amfisi’nde ilk konserini verdi.

17 otizmli öğrenciden oluşan topluluk; Müzik Öğretmenleri Orçun Berrakçay, Şefika Yurdakul, Hande Tecik, İsmail Bilen ve Mazlum Cihangir eşliğinde, “Geldim Sana Öğretmenim, Öğretmenim, Memleketim ve Güzel Günler Göreceğiz Çocuklar” şarkılarını seslendirdi. Performansları sonunda uzun süre ayakta alkışlandılar. Yüzlerindeki mutluluk görülmeye değerdi…

Katılımcılar: (Soldan Sağa) Sercan Berk Vardar, Yaren Koşucuoğlu, Berkay Soy, Alptuğ Atay, Cenk Eyi, Emirhan Ş., Göktuğ Yöşili, Barış Bağdatlı, Emre K., Beril Zorlu, Ongun Tomar, Kaan Aybacak, Ezgi Aybacak, Burak K., Ahmetcan Yüksel, Fırat Serin, Batuhan Kaşdemir

Müzik Öğretmenleri: Orçun Berrakçay (Gitar) – Şefika Yurdakul (Piyano) – Hande Tecik (Şan) – İsmail Bilen (Mandolin) – Mazlum Cihangir (Mandolin)

İzmir Otizm Orkestrası ve Korosu Hakkında:

“Müzik ve Otizm” olarak bireysel olarak müzikle herhangi bir şekilde uğraşan, şarkı söylemeyi seven, müzik eğitimi alan veya alamayan otizm tanılı çocuklarımızı ve gençlerimizi biraraya getirmek bizim için büyük bir hedefti. Bu amaçla onların sosyalleşmelerini sağlamak, kendilerine olanak verildiğinde neler yapabileceklerini göstermek, ailelere motivasyon sağlamak ve farkındalık yaratmak amacıyla bir orkestra ve koro oluşturmak istediğimizde, Oder (Otistik Çocukları Koruma ve Yönlendirme Derneği) otizm konusunda etkin olarak çalışan bir dernek olarak bize her türlü desteği vereceğini söyledi. Tamamen gönüllülük üzerine dayalı ve halka ulaşmayı hedeflediğimiz bu proje için en önemli mesele mekandı.

Çalışacağımız mekan hem uygun bir şekilde yapılandırılmış, hem de ailelerin çocuklarıyla birlikte rahat bir şekilde ulaşabilecekleri bir yerde olmalıydı. Bu kriterler doğrultusunda İzmir Tobav (Devlet Tiyatrosu Opera ve Bale Çalışanları Yardımlaşma Vakfı) ile yaptığımız görüşmede;  herhangi bir beklentileri olmaksızın, mekanlarını ve her türlü araç gereçlerini kullanmamıza olanak sağlayacaklarını söylediler. Sonrasında internet sitemiz ve sosyal medya aracılığıyla, herhangi bir çalgı çalabilen ya da şarkı söyleyebilen otizm tanılı çocuklar ve gençler aradığımızı duyurduk.

18 Nisan 2013 tarihinde İzmir’de Müzik ve Otizm & Oder & Tobav işbirliğiyle kurduğumuz “İZMİR OTİZM ORKESTRASI ve KOROSU” olarak Uzman Müzik Öğretmeni Orçun Berrakçay şefliğinde çalışmalara başladık. Dört öğrenci ile çıktığımız yolda yirmi öğrenciye kadar ulaştık. Zaman zaman bize gönüllü olarak destek veren müzik öğretmenlerimiz, rehberlik öğretmenlerimiz, sınıf öğretmenlerimiz ve sevgili annelerimiz ile kısa sürede bir takım ruhu kazandık. Otizm konusunda deneyimli müzik öğretmenlerimiz Şefika Yurdakul, Zehra Cingöz ve Buca Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Bölümü öğrencisi Hande Tecik’in de aramıza katılmasıyla gücümüze güç kattık. İzmir Otizm Orkestrası ve Korosu aracılığıyla daha çok çocuğa ulaşılması ve bu tür sosyal sorumluluk projelerinin Türkiye’nin diğer şehirlerinde de başlatılması en büyük mutluluğumuz olacaktır.

Kaynak: Müzik ve Otizm

Engelli ve Yaşlılara Ücretsiz Seyahat Hakkını Düzenleyen Yönetmelik 04 Mart 2014 tarihli resmi gazetede Yayımlandı

resmi-gazete4 Mart 2014  SALI
Resmî Gazete
Sayı : 28931

YÖNETMELİK

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından:

ÜCRETSİZ VEYA İNDİRİMLİ SEYAHAT KARTLARI YÖNETMELİĞİ

Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Yönetmelik, 8/1/2002 tarihli ve 4736 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun kapsamında ücretsiz veya indirimli yolcu taşıma hizmeti verecek toplu taşıma araçlarının belirlenmesi, toplu taşıma hizmetinin kapsamı ve bu hizmetlerden ücretsiz veya indirimli yararlanmaya ilişkin usul ve esasların tespiti amacıyla düzenlenmiştir.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, 4736 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin sekizinci fıkrasına dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;

a) Bakanlık: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını,

b) Engelliler için kimlik kartı: Engellilere tanınan hak ve hizmetlerden yararlanmada kullanılmak üzere Bakanlık tarafından verilen ve engellilik durumuna göre ulaşımda refakatçi ile birlikte yararlanma durumunu da gösteren kimlik kartını,

c) İl müdürlüğü: Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünü,

ç) Seyahat kartı: 4736 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında sayılan engelliler ve refakatçileri dışındaki kişilerin ücretsiz seyahat hakkından yararlanabilmesi için Bakanlık tarafından düzenlenecek kartı,

d) Şehir içi toplu taşıma hizmetleri: Şehir içi kara ve deniz taşımacılığında taksi, taksi dolmuş, dolmuş, rekreaktif, turistik ve servis amaçlı kullanılan araçlar hariç olmak üzere; demiryolları ve denizyollarının şehiriçi hatlarında sunulan toplu insan ulaşımına yönelik hizmetler ile belediyelere, belediyeler tarafından kurulan şirketlere, birlik, müessese ve işletmelere veya belediyeler tarafından yetki verilen özel şahıs veya şirketlere ait olup da mevzuatına göre ayakta yolcu taşıyabilen araçlar ya da demiryolları ve denizyolları araçları kullanılmak suretiyle sunulan şehir içi toplu insan ulaşımına yönelik hizmetleri,

e) Şehirlerarası toplu taşıma hizmetleri: Rekreatif, turistik ve servis amaçlı kullanılanlar hariç olmak kaydıyla, demiryolları ve denizyolları araçları kullanılmak suretiyle sunulan şehirlerarası toplu insan ulaşımına yönelik hizmetleri,

ifade eder.

Ücretsiz seyahat hakkından yararlanacak kişiler

MADDE 4 – (1) 4736 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca demiryolları ve denizyollarının şehiriçi ve şehirlerarası hatlarından, belediyelere, belediyeler tarafından kurulan şirketlere, birlik, müessese ve işletmelere veya belediyeler tarafından yetki verilen özel şahıs ya da şirketlere ait şehiriçi toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanacaklar aşağıda belirtilmiştir:

a) 24/2/1968 tarihli ve 1005 sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun kapsamında aylık bağlananların kendileri, eşleri, anne ve babaları ile evli olmayan ve yirmi beş yaşını doldurmamış çocukları.

b) 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 56 ncı ve mülga 64 üncü maddesi, 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 47 nci maddesinin sekizinci fıkrası, 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlarda belirtilen haller kapsamında;

1) Hayatını kaybedenlerin,

2) Harp veya vazife malulü sayılanlardan aylık almakta iken hayatını kaybedenlerin,

3) Harp veya vazife malulü sayılmaları sebebiyle aylık almakta olanların,

4) Harp veya vazife malulü sayılmaları sebebiyle aylık almakta iken, sınıf veya görev değiştirerek çalışmaya devam etmekle birlikte veya 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesine göre sigortalı olmayı gerektiren bir işte çalışmaya başlamış olmakla birlikte bu aylıkları kesilmesi gerekmeyenlerin,

kendileri, eşleri, anne ve babaları ile evli olmayan ve yirmi beş yaşını doldurmamış çocukları.

c) 5434 sayılı Kanunun mülga 45 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen haller kapsamında;

1) Hayatını kaybedenlerin,

2) Harp veya vazife malulü sayılanlardan aylık almakta iken hayatını kaybedenlerin,

3) Harp veya vazife malulü sayılmaları sebebiyle aylık almakta olanların,

4) Harp ve vazife malulü sayılmaları sebebiyle aylık almakta iken, sınıf veya görev değiştirerek çalışmaya devam etmelerinden veya 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi kapsamında çalışmaya başlamalarından dolayı aylıkları kesilenlerin,

kendileri, eşleri, anne ve babaları ile evli olmayan ve yirmi beş yaşını doldurmamış çocukları.

ç) 28/5/1986 tarihli ve 3292 sayılı Vatani Hizmet Tertibi Aylıklarının Bağlanması Hakkında Kanun kapsamındaki hizmetleri sebebiyle vatani hizmet tertibinden aylık bağlananların kendileri, eşleri, anne ve babaları ile evli olmayan ve yirmi beş yaşını doldurmamış çocukları.

d) 24/6/2008 tarihli ve 5774 sayılı Başarılı Sporculara Aylık Bağlanması ile Devlet Sporcusu Unvanı Verilmesi Hakkında Kanuna göre aylık bağlananların kendileri.

e) Engelliler için sağlık kurulu raporuyla % 40 ve üzerinde engelli olduğunu belgeleyen Türk vatandaşlarının kendileri, ağır engellilerin ise kendileri ile birlikte birden fazla olmamak üzere beraber seyahat ettikleri refakatçileri.

60 yaş ve üstü bireylerin ücretsiz veya indirimli yolculuk hakkı

MADDE 5 – (1) Türk vatandaşı olan altmış beş yaş ve üzeri kişiler, demiryolları ve denizyollarının şehiriçi hatları ile belediyelere, belediyeler tarafından kurulan şirketlere, birlik, müessese ve işletmelere veya belediyeler tarafından yetki verilen özel şahıs ya da şirketlere ait şehir içi toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanır.

(2) Türk vatandaşı olan altmış beş yaş ve üzeri kişiler, demiryolları ve denizyollarının şehirlerarası hatlarından %50 indirimli olarak yararlanır.

(3) Toplu taşıma araçlarının ait olduğu kurum ve kuruluşlar, belediyeler, belediyeler tarafından kurulan şirketler, birlikler, müessese ve işletmeler, altmış yaş ile altmış beş yaş arasında bulunan kişilerin toplu taşıma araçlarından ücretsiz veya indirimli olarak yararlanmasını sağlayabilir.

Ücretsiz veya indirimli seyahat hakkının kullanımı

MADDE 6 – (1) Ücretsiz veya indirimli seyahat edebilmek için;

a) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b), (c), (ç) ve (d) bentleri kapsamındakiler için Bakanlık tarafından verilen Seyahat Kartı,

b) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamındakiler için Engelliler İçin Kimlik Kartı, engellilere kimlik kartı verilmesine ilişkin 19/7/2008 tarihli ve 26941 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelik uyarınca verilmiş bulunan kimlik kartı, anılan Yönetmeliğin geçici 1 inci maddesinde sayılan engelliler için kimlik kartı ile engel oranının yer aldığı nüfus cüzdanı,

c) 5 inci madde kapsamındakiler için nüfus cüzdanı,

kullanılır.

(2) Toplu taşıma araçlarından ücretsiz veya indirimli yararlanma amacıyla birinci fıkrada belirtilen belgelerin ibraz edilmesi halinde, ücretsiz veya indirimli seyahat hakkı herhangi bir gerekçeyle engellenemez.

(3) Kişiler, birinci fıkrada belirtilen belgeleri ibraz etmek suretiyle toplu taşıma araçlarından ücretsiz veya indirimli yararlandırılır. Toplu taşıma hizmetini sunan kurum ve kuruluşlar ile belediyeler, ücretsiz veya indirimli seyahat hakkının kullanılması ile ilgili kolaylaştırıcı tedbirler alır.

(4) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamındaki ağır engellinin, refakatçisi olduğunu beyan ettiği kişiden bu hakkın kullanımına ilişkin ayrıca belge talep edilmez.

(5) Seyahat kartları aynı zamanda tanıtım amaçlı olarak da kullanılabilir.

Seyahat kartının şekli ve basımı

MADDE 7 – (1) Seyahat kartında; kişinin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri, doğum tarihi, hak sahibine yakınlık derecesi, geçerlilik tarihi, seri numarası gibi bilgiler ile fotoğrafı yer alır.

(2) Seyahat kartının şekli, içeriği, ebadı, değiştirme ve geçerlilik tarihi, tahrif ve sahtecilikten korumak maksadıyla seyahat kartı üzerine konulacak güvenlik unsurları ile basım ve teslimat aşamasında uygulanacak sistem ve teknoloji, Bakanlık tarafından belirlenir.

Seyahat kartı başvurusu

MADDE 8 – (1) Bu Yönetmeliğin 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında belirtilen seyahat kartını almak için; Bakanlığın belirleyeceği belgelerle birlikte il müdürlüğüne başvuruda bulunulur.

(2) İlgili kurumlardan elektronik ortamda ulaşılan bilgi ve belgeler kişilerden talep edilmez.

Seyahat kartının teslimi

MADDE 9 – (1) Seyahat kartı, hak sahiplerine bedelsiz olarak verilir.

(2) Seyahat kartı, il müdürlüğü tarafından kişinin bizzat kendisine veya kanuni temsilcilerine teslim belgesi imzalatılarak teslim edilebileceği gibi talebi halinde başvuruda belirttiği adrese gönderilebilir.

(3) Verilen seyahat kartlarının seri numaraları elektronik ortama aktarılır.

Seyahat kartının yeniden düzenlenmesi

MADDE 10 – (1) Seyahat kartının içeriğinin değişmesi, çalınması, kaybedilmesi veya herhangi bir nedenle kullanılamaz hale gelmesi durumunda Bakanlık tarafından bedelsiz olarak yeniden düzenlenir.

Seyahat kartının iade edilmesi

MADDE 11 – (1) Vefat edenlerin, evlenenlerin veya yirmi beş yaşını doldurmuş olan çocukların kartları ile herhangi bir nedenle kullanılamaz hale gelen veya geçerliliğini kaybeden seyahat kartları il müdürlüğüne iade edilir.

İdari ve cezai işlemler

MADDE 12 – (1) İlgili kurumlar, belediyeler ile belediyeler tarafından yetki verilen özel şahıs ya da şirketler, ücretsiz ve indirimli seyahat hakkının kullanılması ile ilgili olarak gerekli tedbirleri alır.

(2) Ücretsiz veya indirimli seyahat hakkının kullandırılmaması hâlinde bu haktan faydalandırılmayan her kişi için mülki idare amiri tarafından toplu taşıma aracının tarifesi üzerinden elli tam bilet bedeli tutarında idari para cezası uygulanır. Bu maddeye göre verilecek idari para cezaları tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir ve genel bütçeye gelir kaydedilir.

Seyahat kartında tahrifat, sahtecilik

MADDE 13 – (1) Üzerinde tahrifat, silinti ve kazıntı olan kartlar geçersizdir.

(2) Gerçeğe aykırı kart düzenleyenler veya bu tür kartı bilerek kullananlar, iade etmesi gerektiği halde seyahat kartını kullanmaya devam edenler, kart üzerinde tahrifat, silinti, kazıntı yapanlar ile tahrif edilmiş kartları kullananlar hakkında genel hükümlere göre cezai işlem yapılır.

Atıflar

MADDE 14 – (1) Bu Yönetmelik ile yürürlükten kaldırılan 17/5/1995 tarihli ve 22286 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığınca Aylık Bağlananlara Verilecek Tanıtım Kartları ve Ücretsiz Seyahat Kartları Yönetmeliğine yapılan atıflar bu Yönetmelik hükümlerine yapılmış sayılır.

Yürürlükten kaldırılan yönetmelik

MADDE 15 – (1) 17/5/1995 tarihli ve 22286 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığınca Aylık Bağlananlara Verilecek Tanıtım Kartları ve Ücretsiz Seyahat Kartları Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmıştır.

Mevcut kartların geçerliliği

GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Yönetmelik ile yürürlükten kaldırılan Yönetmelik uyarınca verilmiş olan kartlar, bu Yönetmeliğin yürürlük tarihinden itibaren bir yıl süreyle geçerlidir.

Mevcut hakların kullanımı

GEÇİCİ MADDE 2 – (1) 2/8/2013 tarihinden önce yetim aylığı alan ve ücretsiz seyahat hakkı bulunanların ücretsiz seyahat hakkı bu aylıkları almaya devam ettikleri müddetçe saklıdır.

Yürürlük

MADDE 16 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 17 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı yürütür.

Kaynak: Bakırköy Gazetesi

Otizm Tedavisinde Güven İksiri Oksitosin

oksitosinAdı Oksitosin: kucaklaşma kimyasalı ve güven iksiri

Adı Oksitosin: Ona aşk hormonu, kucaklaşma kimyasalı ve güven iksiri gibi adlar veriliyor. Orgazm durumunda doruk noktasına ulaşıyor, sevecen bir dokunuşla gerginliğin yok edilmesini sağlıyor ve ilaç olarak verildiğinde cömertliği körüklüyor.

Cumhuriyet / Bilim Teknik

Anababa ile çocuk, sevgililer ve arkadaşlar arasındaki duygusal bağın kurulmasını sağlayan bu beyin kimyasalı, sevgi ve sevecenliğin de özünü oluşturuyor. Üstelik, bu kimyasalın sevgiyi körükleyici gücü çok yakında dünyanın dört bir yanında etkili olabilir.

Oksitosin uzun bir süredir doğum sürecini devinime geçirmek ve emzirmeyi kolaylaştırmak amacıyla kullanılmaktaydı. Şimdi ise gözler bu kimyasalın otizm, kişilik bozuklukları, bunalım, sosyal fobi, psikoz ve hatta iktidarsızlık gibi ruhsal rahatsızlıkları sağaltıcı gücüne çevriliyor.

Kimileri ona insanı daha sevilir, daha güvenilir ve çekici kılan bir iksir gözüyle bakıyor. Bu kimyasalın ardındaki gizin çözülmesiyle birlikte öylesine güçlü yeni bir ilaç geliştirilebilir ki, yaratacağı etkinin yanında esrime ufak dozda bir neşelenmeymiş gibi görünebilir.

Oksitosin, 1909 yılında, Britanyalı farmakolog Henry Dale’in insan beyninden alınan bir maddenin gebe kedilerde kasılmalara yol açtığına tanık olmasıyla bulundu. Dale bu maddeye Yunanca “hızlı doğum” anlamına gelen oksitosin adını verdi. Oksitosin on yıllarca salt kasılmaları körükleyen ve emzirmeye yardımcı olan bir gebelik hormonu olarak bilindi.

1970’lerde oksitosinin yalnızca bir hormon olmanın ötesinde özellikler taşıdığı, bu maddenin aynı zamanda bir nöroiletken de olduğu giderek açıklık kazandı.

Toplumsal etkileşimler ve cinsel ilişkiler sırasında beynin hipotalamus bölgesinde salgılanan oksitosin, beynin duygu merkezi olan limbik sistemdeki alıcılar tarafından algılanmaktaydı. Bu buluş bilim insanlarının giderek ilgisini çekmeye başladı ve oksitosin günümüzde sinirbilimin en çok tartışılan konusu oldu.

Tarla ve dağ fareleri

Oksitosinin beyindeki rolü ile ilgili çığır açıcı çalışma o sırada Maryland Üniversitesi’nde görevli olan C. Sue Carter tarafından gerçekleştirildi. Carter birbirlerine çok yakın olup, öncelikle üreme açısından farklılıklar sergileyen iki fare türünü- tarla faresi (Microtus ochrogaster) ile dağ faresini (Microtus montanus) araştırdı.

Tarla fareleri üremek için uzun süreli ilişkiler kurarken, dağ fareleri önlerine gelenle çiftleşmekteydiler ve babalar yavruların büyütülmesine katkıda bulunmuyorlardı.

Carter bu iki türün farklı davranışlar sergilemesine yol açan asıl nedenin oksitosin olduğunu keşfetti. Dişi tarla farelerinin beyinlerindeki haz merkezlerinde çok sayıda oksitosin alıcısı varken, erkeklerde bol miktarda oksitosinin yanı sıra, onunla yakından ilintili olan vasopressin alıcısı da bulunmaktaydı. Oysa dağ farelerinde hem oksitosin, hem de vasopressin alıcılarının sayısı çok daha düşüktü.

Tarla farelerinde bu alıcıların işlevi önlendiğinde, normal çiftleşme süreci gerçekleşemiyordu. Carter çiftleşme süreci sırasında beyinde salgılanan oksitosinin fareler arasında bir bağ oluşturduğu, o eşle iletişimi daha albenili kılarken, ayrılmayı da daha sıkıntılı bir sürece dönüştürdüğü sonucuna vardı.

Etkiyi nasıl yaratıyor

Peki, oksitosin bu huzur verici ve yatıştırıcı etkiyi nasıl yaratıyor? Son araştırmalar bunun bir yolunun gerginlik ve korkuyu azaltmak olduğunu ortaya koyuyor.

İnsanlarda beyin görüntüleme yöntemlerini uygulayan Zürih Üniversitesi’nden Markus Heinrichs oksitosinin beynin duygusal tepkileri işleyen amigdala bölümünün sağ kesimindeki etkinliği azalttığına tanık oldu. Deneklere oksitosin verildiğinde, ürkek ya da öfkeli yüzleri yansıtan fotoğraflar karşısında amigdalanın daha hafif bir tepki geliştirdiği görüldü. Carter oksitosinin sinir sisteminin bölümlerini ele geçirdiğine ve onlara emniyet ve güven duygusu aşıladığına dikkat çekiyor.

Oksitosin görünürde beynin ödül sistemini de etkiliyor. Dopamin ve afyonun etkisini önleyen ilaçlar -ödül beklentisi ve doyum sinyalini veren ödül merkezi nöroiletkenleri- bizzat oksitosin alıcılarını etkilemeseler bile, oksitosinin kimi etkilerini de olumsuz yönde etkiliyorlar.

Örneğin, tarla farelerinde dopaminin önlenmesi çiftler arasında kalıcı bağların oluşmasını da önlüyor. Benzer biçimde, afyon içeren opioid önleyiciler de farelerde okşamanın gerginliği azaltıcı etkisini yok ediyor. Öte yandan, hem opioidler hem de oksitosin annelerinden uzaklaştırılan yavru hayvanlarda kopmanın acısını büyük ölçüde yatıştırıyor.

Ruhsal hastalıkların büyük bir bölümünde sosyalleşme ve duygudaşlık bozuklukları söz konusu olduğundan, bilim insanları oksitosinin toplumsal ilişkiyi haz ve esenlik duygularıyla birleştirme yeteneğinden sağaltım amacıyla yararlanılabileceğine inanıyorlar.

Bunun en beylik uygulama alanlarından bir tanesi, başkalarının kafasından geçenleri kavrama ve insanlarla iletişim kurmakta zorlanma ve sallanma gibi devinimlerin sürekli yinelenmesi türünden belirtilerle kendini belli eden otizm.

Yetenek geliştiriyor

Otistik erişkinlere oksitosin verildiğinde neler olduğunu araştıran Mount Sinai Tıp Okulu uzmanlarından Eric Hollander bu maddenin, otistiklerin en çok zorlandıkları işlerden biri olan, başkalarının ses tonundan mutluluk ve kızgınlık gibi duyguların daha iyi seçilmesine yardımcı olduğunu gördü. Damardan verilen tek bir doz iki hafta boyunca etkisini gösteren bir iyileşme sağladı.

Hollander, oksitosinin deneklerin yüzleri tanıma ve duygusal ifadeleri yorumlama yeteneklerini de geliştirdiğine tanık oldu. Daha önceki araştırmalar otistik insanların yüzleri görünce beyinlerinin normalde cansız nesneleri tanımaya yarayan bölgelerinin devinime geçtiğini ortaya koymaktaydı. Hollander oksitosin verildiğinde otistiklerin beyinlerindeki normal yüz tanıma bölgelerini daha iyi kullanabildiklerini ve bu maddenin takıntılı devinimleri de azalttığını belirtiyor.

Otizm ile oksitosin arasında bir bağlantı kuran tek kişi Hollander değil. 1998 yılında yapılan bir araştırma sosyal yönleri gelişmemiş olan otistik çocukların kanındaki oksitosin düzeylerinin de son derece düşük olduğunu ortaya koymaktaydı. Kısa bir süre önce de oksitosin alıcı genindeki değişikliklerin otizmin gelişme riskiyle ilintili olduğu görüldü.

Hollander bugüne dek oksitosini yalnızca rıza gösteren erişkinlere uygulamasına karşın, çocuklardaki etkisinin çok daha güçlü olabileceğine inanıyor. Başka araştırmacılar da Hollander ile aynı görüşü paylaşsalar bile, oksitosinin çocuklara uygulanmasına kolay kolay izin verilmeyeceğine de dikkat çekiliyor.

Can alıcı rolde

Çocuğa erken evrelerinden başlayarak oksitosin verilmesi için en haklı gerekçelerden biri bu maddenin bebeklikte beynin gelişiminde can alıcı bir rol oynamasından ve bebeklerin sakin ve mutlu bir biçimde sosyal iletişim kurmalarına yardımcı olmasından kaynaklanıyor.

Örneğin, annelerinden daha fazla ilgi gören fareler sosyal gerginliğin üstesinden daha kolay gelebiliyorlar. Bu farelerin beyinlerinin kimi bölgelerindeki oksitosin düzeyi, annelerinden daha az ilgi görenlere kıyasla daha yüksek oluyor. Benzer biçimde, annesiz yetişen maymunlarda da oksitosin düzeyi normal yetişenlere kıyasla daha düşük oluyor.

Oksitosinin anne-çocuk ilişkisi üzerindeki etkisine insanlarda da tanık olunuyor. Sözgelimi, çok küçük yaşlardan itibaren yetimhanelerde yetişen ve ciddi biçimde sevgiden yoksun kalan çocuklarda genellikle otizmi andıran özelliklere tanık olunuyor. 2005 yılında yapılan bir araştırma yaşamlarının ilk birkaç ayını ya da yılını Romanya’daki bir yetimhanede geçiren çocuklarda oksitosin düzeyinin kendilerini evlat edinen üvey anneleriyle iletişim kurmalarını önleyecek denli düşük olduğunu gösteriyor.

Bu araştırmadan yola çıkan Hollander oksitosinin erken yaşlarda ihmalden kaynaklanan ruhsal bozukluklara çözüm getirip getirmeyeceğini merak ediyor. Bu bozukluklardan bir tanesi, çocuklukta yaşanan travmayla ilintili olan, sınırda kişilik bozukluğu. Bu tür bir bozukluğu olan kişiler çok ciddi ilişki sorunları yaşıyor, insanlarla kaynaşmakta zorlanıyor ve reddedilmeye dayanamıyorlar.

Viagra etkisi

Oksitosinin sınırda kişilik bozukluğuna çözüm getirmesi durumunda, tacize uğrayan ya da ilgiden yoksun kalan çocukların yaşamları boyunca ruhsal sağlık sorunları yaşamalarının da önüne geçilebileceğine inanılıyor.

Oksitosinin olası uygulama alanları bununla da kalmıyor. Heinrichs, oksitosini sosyal fobilere karşı bir terapi olarak kullanmayı tasarlıyor. Güney Carolina Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Ziad Nahas oksitosini bunalıma çözüm getirecek bir çözüm olarak değerlendiriyor.

Oksitosin çok daha farklı türde bir sosyal etkileşim sorunu olan sertleşmeye de yardımcı olabiliyor. Zak kendilerine oksitosin verilen deneklerin yaklaşık %25’inde iyileşme sağlandığına dikkat çekerken, Wisconsin Üniversitesi’nden Meyer Jackson da Viagra’nın oksitosin düzeylerini etkilediğini ve bu maddeyi salgılayan sinir hücrelerini daha da kızıştırdığını belirtiyor.

Oksitosinin sertleşmedeki rolü henüz tam olarak bilinmemekle birlikte, bu konunun gelecekteki araştırmaların en gözde konularından biri olacağı düşünülüyor.

İklimsel olaylar

Viagra ile oksitosin arasındaki ilişki, bu minik mavi hapın neden işi kolaylaştırıcı bir unsur olarak değil de, cinselliğin körükleyicisi olarak ün kazandığı konusuna da bir biçimde açıklık kazandırıyor.

Gerek erkek gerekse kadının duygu durumlarının doruk noktasında büyük miktarlarda oksitosin salgıladığına bakılırsa, Viagra’nın orgazmı daha şiddetli ve güçlü kılması da olası. “Viagra ile ilgili bilimsel olmayan ve kulaktan kulağa anlatılan bir yığın anekdot var. Ancak şimdi mantıklı bir düzenek söz konusu ve bunu araştırmak gerekir,” diyen Jackson doğumu kolaylaştırmak için kadınlara da Viagra verilmesini öneriyor.

Cinsellik, aşk ve haz ile bu denli ilintili bir kimyasalın böylesine ateşli tartışmalara konu olması hiç de şaşırtıcı olmasa gerek. Ne var ki, oksitosinin gerçekten zevk verip vermediği, veriyorsa da bunun hangi koşullarda geçerli olduğu konusunda henüz kesin bir bilgi yok. Ancak eldeki tek tük kanıtlar oksitosinin geleceğinin, 1990’ların sonlarında piyasaya sürülen ve reçeteyle satılmasına karşın insanların zevk için alıp hastanelik oldukları OxyContin adlı ağrı kesiciden çok daha farklı olacağını gösteriyor.

Yıllardır oksitosin üzerine araştırmalar yapan ve oksitosinin beyne enjekte edilmesi durumunda hoşa giden bir etki yaratıp yaratmayacağını merak eden Washington Üniversitesi uzmanlarından Jaak Panksepp bu konuda bir deney yapmaya karar verdi.

Bir ilacın kötüye kullanılma olasılığını belirlemek için uygulanan en beylik deney ilacın farelere verilmesi ve kokain ile eroinde olduğu gibi, deneklerin ilacın verildiği yere gitme konusunda bir eğilim sergileyip sergilemediklerine bakılmasıdır. Bu deneyi farelere oksitosin ile uygulayan Panksepp deneklerde herhangi bir tepkiye tanık olmadı.

Deneyim sonuçları

O halde, insanların oksitosini zevk için almaları durumunda nasıl bir etkisi olabilirdi? Oksitosini kendi üzerinde deneyen Panksepp çok hafif bir etkisi olduğunu, “kendisini daha rahat ve güvenli hissettiğini, başkalarına ve doğaya yakın olmaktan hoşnutluk duyduğunu” söylüyordu.

Oysa, insanların büyük bir bölümü kendilerine oksitosin mi yoksa plasebo mu verildiğinin ayırdına varamıyorlardı. Panksepp’e göre, kadınlar kendilerini biraz daha dingin hissettiklerini dile getirmişlerdi. Öte yandan, Hollander de deneklerinde “herhangi bir telaşa, çılgınlık ya da esrimeye tanık olmadığına” dikkat çekiyordu.

Kaynak: Blogger

Büyükşehir Belediyesi’nden Otizm Bilgilendirmesi

nahit-mukaddesBüyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği ‘Otizm 2014’te Tanı ve Tedavide Neredeyiz?” konulu söyleşide konuşan Prof. Dr. Nahit Motavelli Mukaddes, yapılan bilimsel araştırmalarla Otizm hastalığının erken tanı ve eğitimle tedavisinin mümkün olduğunu söyledi.

Antalya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından Antalya Kültür Merkezi (AKM) Perge Salonu’nda gerçekleştirilen söyleşide, Prof. Dr. Nahit Motavelli Mukaddes, “Otizm 2014’te Tanı ve Tedavide Neredeyiz?”konusunda halkı bilgilendirdi. Prof.Dr. Mukaddes, otizme dair algı ve bilgilerin değiştiğini belirterek, “En önemli şey altı aydan sonra tanıya dair ipuçları var. Eskiden üç yaştan önce tanı koymak güç oluyordu. Şimdi 6 ile 9 ay arasında otizme dair ne olduğunu görebiliyoruz. Bunun ötesinde 2014’te ne farklı denirse, geçmişe oranla tedavi olanağı eğitimle çok daha artmıştır. Geçmişte otizm hastalarının yüzde 1’i kurtulur denirken, şimdi ise yüzde 25 veya yüzde 37’si hastalıktan kurtulabiliyor” dedi.

UMUT TÜCCARLARINA DİKKAT

2014 yılından daha umutlu olduklarını kaydeden Prof.Dr. Nahit Motavelli Mukaddes,“Hiç tedavi edilemez bir hastalık değildir. Belli bir kısmı çok erken tanıyla veya erken tedavi yöntemleriyle çok iyi noktaya geliyor. Otizm hastalığı ile ilgili birçok insan umut tüccarlığı yapıyor. İnsanların bilmesi gereken, bu hastalık ancak eğitim ile çözülür. Aileler için bu hastalık zor bir durumdur. Ama bunu birlikte mücadele ve ekip çalışmasıyla aşmak mümkündür. Aile ile birlikte hareket ederek, bu rahatsızlığın üzerine gidilmedir. Evde kabullenerek, bir şey yapılamaz demekle hem aile kaybeder, hem de çocuk kaybeder” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Mukaddes, söyleşinin ardından vatandaşların sorularını yanıtladı.

Kaynak: Haber Yurdum

Otizm gönülleri OÇEM için buluştu

Otizm gönülleri OÇEM için buluştuRessam Rezzan Duman ve arkadaşlarının Sabahat Akşıray Otistik Bireyler Spor Kulübü Derneği (SAOBDER) yararına 4’üncüsünü düzenlediği etkinlikte, otistik gençler ve aileleri bir araya geldi.

Ege Bölgesi Sanayi Odası’nda düzenlenen ve artık geleneksel hale gelen yemeğe;  Menemen Kaymakamı Mustafa Gürdal’ın eşi Arzu Gürdal, İlçe Milli Eğitim Müdürü Oğuz Sezgin’in eşi Filiz Sezgin, SAOBDER Başkanı Ayşe Kerman, SAOBDER yönetim kurulu üyeleri, veliler ve öğrenciler katıldı.

Açılış konuşmasını yapan SAOBDER Başkanı Ayşe Kerman, yardımlarından dolayı Rezzan Duman’ a sonsuz sevgi ve teşekkürlerini sundu.

“Gönül Birliği İçindeyiz”

Rezzan Duman ise kısa bir konuşma yaparak gönül birliği içinde olduğu otistiklerin dünyasına katkı sağlamaktan dolayı mutluluğunu ifade etti ve konuklarına hoş geldiniz dedi. Yemekte emeği geçenlere plaket, hediyeler ve teşekkür belgeleri verildi.

OÇEM öğrencilerinden Doğuş Darıcı ve Songül Özergönenli’nin türküleriyle renklenen yemek neşe içerisinde devam etti.

Kaynak: Menemenin Sesi

Otizm Dernekleri Federasyonu kuruldu

otizm-dernekleri-federasyonuOtizm Platformu üyesi 24 STK’nın katılımıyla Otizm Dernekleri Federasyonu kuruldu.

15 Şubat’ta İstanbul’da 24 STK’nın bir araya geldiği kuruluş toplantısında federasyonla ilgili şu açıklama yapıldı:

“Otizm Dernekleri Federasyonu, önceki dönem Platform yapısına paralel olarak, Türkiye’deki otizmli bireylerin ekonomik, sosyal ve kültürel hayata tam katılımlarının sağlanması amacıyla bu alanda çalışan, ülke geneline yayılmış 24 sivil toplum kuruluşundan oluşmaktadır.

Kuruluşlar ağırlıklı olarak otizmden birincil derecede etkilenen aile bireylerinden, eğitimcilerden ve hukukçulardan oluşmaktadır. Otizm Dernekleri Federasyonu, otizmle ilgili toplumsal bilinçlendirme ve yapılandırma çalışmalarında işbirliği faaliyetleri ve iletişim çalışmaları gerçekleştirmeyi hedeflemektedir.
Otizm Dernekleri Federasyonu, yetişkin otizmlilerden, yeni teşhis alan otizmlilere kadar temel anayasal vatandaşlık hakları ve gereksinimleri olan eğitim, sağlık, meslek edinme, çalışma, barınma, bakım ve sosyal hakları gibi yasalardan kaynaklı haklarının kullandırılması ve eksikliklerin düzenlenmesi yönünde yol gösterici olma mücadelesini sürdürecektir.”

Kaynak: Bakırköy Gazetesi

Kaynaştırma Değil Kaybolma

garen-yakupyan7. sınıf öğrencisi Garen, kaynaştırma eğitimi alabilmek için tam 4 okul dolaştı. 12 yaşındaki Murat ise otizmli çocuklar okuluna gitmesi gerekirken uzman öğretmeni olmayan ‘özel alt sınıf’ta üç yıl eksik eğitim aldı. Hala okuyup yazamıyor, grup eğitimine katılamıyor.

Türkiye’nin batısında otizmli çocukların gidebileceği okulların sayısı daha fazla ama sorunlar okul sayısının artmasıyla da bitmiyor. Otizmli çocukların eğitimiyle ilgili yapılması gerekenler mevzuatta kusursuz. Ancak uygulamaya ve kaliteli eğitime gelince mevzuattaki kusursuzluk kağıt üzerinde kalıyor. Yetersizliği olmayan akranlarıyla aynı sınıfta kaynaştırma eğitim alan yaklaşık 162 bin öğrenci içindeki otizmli çocuk sayısı sadece 2 bin 101. Özel eğitim sınıfında eğitim alan yaklaşık 26 bin çocuktan ise sadece 2 bin 350’si otizmli. Türkiye’de otizm tanılı öğrencilere öğretmen ya da uzman yetiştirmeye yönelik bir lisans ya da lisansüstü programı yok. Zihin engellilerin öğretmenleri, otizmli çocuklarla çalışıyor. Ancak onların sayıları da yetersiz.

Otizmli bir oğlu olan ve aynı zamanda rehabilitasyon merkezi işleten Parin Yakupyan’nın anlattıkları okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin kaynaştırma eğitimi konusundaki yetersizliklerini özetliyor:

Öğretmeni şiddet uyguladı

“Oğlum Garen şuanda İstanbul Ortaokulu’nda 7. sınıf öğrencisi. Kaynaştırma eğitimi alıyor. Yedi yaşında okula başladı. 4. sınıfa kadar tam 4 tane okul değiştirdik. Yani 1, 2, 3 ve 4. sınıfın her birini farklı okullarda okudu Oğluma okul ararken kendimi ilaç pazarlamaya çalışan ilaç mümessili gibi hissettim.Kaynaştırma eğitim alırken sınıftaki öğretmenin dışında çocuğun bir de gölge öğretmeni olmasından yanayım. Devletin böyle bir uygulaması yok. Biz kendi gölge öğretmenimizi kendimiz bulduk. Ancak her okul kabul başka öğretmeni sınıfta istemiyor 1. sınıfta kaynaştırma raporu olduğu halde okul, ‘bazı derslere girebilir’ dedi. İkinci okulda öğretmen oğlumla ilgili tüm işi gölge öğretmene yıkıyordu. 3. okulda sınıf öğretmeni gölge öğretmeni istemedi. ‘Tamam’ dedik. Sonra çocuğumuza fiziksel şiddet uyguladığını, saçını çektiğini, tokat attığını öğrendik.

‘Ne yapacağımı bilmiyorum’

Şu an dördüncü okuldayız, İstanbul ortaokulu. Gölge öğretmen derse girmiyor ama okulda. Memnunuz. Oğlum sekizinci sınıfı bitirdikten sonra yeniden okul arayışına gireceğiz. Hayatımız okul aramakla geçiyor. Lisede kaynaştırma hiç oturmuş değil. Oğlum bazı konularda çok yetenekli. Ancak bu eğitim sisteminde yetenekleri değerlendirecek ne yapmam lazım bilmiyorum.”

‘Özel alt sınıf açarım ama öğretmeni kendin bul’

Kaynaştırma eğitimi ve özel alt sınıf uygulamasının da gerekleri çoğu zaman yerine getirilmiyor.  Yakupyan, mevzuatın ‘okul çocuğun sınıfa ve okula uyumu için her türlü tedbiri almak zorunda’ dediğini hatırlatarak şöyle konuşuyor:  “Kaynaştırma öğrencileri için destek eğitim odası ve özel alt sınıf öğrencileri için de özel eğitim alanında uzman öğretmen gerekiyor. Bunların hiçbiri okullarda olmuyor. Oğlumun hiçbir okulunda özel eğitim öğretmeni ile karşılaşmadım. Her devlet okulunda bir özel  eğitim alt sınıfı açılmak zorunda. Geçenlerde bir velimiz sınıf açtırdı. Öğretmeni ve materyali kendiniz bulursunuz demişler.  Okullarda her otizmli çocuğa özel ‘bireysel eğitim planı’ (BEP) hazırlanması lazım. Ancak yapılmıyor. Okullar rehabilitasyon merkezinde uyguladığımız BEP’i  istiyor. Ama okul başka burası başka. Merkezimize gelen 200 çocuk varsa, 150’si ne öğreniyorsa burada öğreniyor, sadece 50’si okulda öğrenebiliyor.”

‘Sıra vardı başka yere yolladılar’

12 yaşındaki Murat Demir de kendine uygun okulda eğitim alabilmek için sırasının gelmesini beklerken kaliteli bir eğitim alamayanlardan. Anne Nurşen Demir, özel eğitim öğretmeni olmayan eğitimcilerin çocuklara bir şey katamadığını anlatıyor:

“Oğlum şu an 12 yaşında. Okul çağına geldiğinde eğitsel değerlendirmesinin yapılıp bir okula yerleştirilmesini yapan  Rehberlik Araştırma Merkezi’ne (RAM) gittik. Murat, ağır otizmli. Bağcılar İTO Özel Eğitim Uygulama Merkezi’ne yönlendireceklerdi. Otizmli çocuklar için bir okul burası. Ancak orada sıra vardı. Okuldan, ‘100 kişi var sırada sizi özel alt sınıfa yönlendirelim’ dediler. Güngören’deki Şehitler İlköğretim Okulu’ndaki özel alt sınıfa yönlendirdiler. Sınıfta oğlumun dışında  bir çocuk daha vardı. Öğretmenleri emekli olmuş, ücretli olarak bu işi yapan biriydi. Özel eğitim öğretmenliğini bilmiyordu.

Öğretmen uzman olmayınca vakit kaybettik’

Oğlum ağır otizmli, öğretmenin bilgisi yok. Ben de sınıfa giriyordum mecburen. Ancak ikinci senemizde RAM’a burada yapamadığımızı, otizmlilere uygun eğitim uygulama okuluna gitmesi gerektiğini belirttik.  Başvuru yaptık ama üzerinden bir yıl geçti, sıra gelmesi için. Yani üç sene özel alt sınıfta vakit kaybettik. Sınıfın içinde ben de olduğum için bu üç yılda bana iyice bağlandı oğlum. Kendine uygun okula geçtiğinde grup eğitimine katılabilecek durumda değildi. İki senedir bu okuldayız. Bireysel eğitim alıyor hala. Özel sınıfta vakit kaybederken, düzgün eğitim alamadığı için iyice geriledik.”

KAYNAŞMIYOR ERİYORLAR

Kaynaştırma eğitimi ve özel eğitim öğretmeni eksikliğine dair ailelerin anlattıklarını ERG ve Tohum Otizm Vakfı’nın ‘Kaynaştırma/Bütünleştirme Yoluyla Eğitimin Etkinliğinin Artırılması İçin Politika ve Uygulama Önerileri’çalışması da sayılara döküyor. 2011 tarihli rapora göre:

• Kaynaştırma eğitimi yapan okulların üçte birinde sınıf mevcutları 35’in üzerinde. Oysa anaokulunda bu sayı 15’i, ilköğretimde 25’in üzerinde olmamalı

• Kaynaştırma eğitimine yönelik destek alan okul yöneticisi ve öğretmen oranı sadece yüzde 34.6.

• Okulların beşte dördünde özel eğitim öğretmeni bulunmuyor. Dörtte birinde kilit bir role sahip rehber öğretmen yok.

• Kaynaştırma uygulamaları yapılan ilköğretim okulları yöneticilerinin yüzde 59.4’ü, öğretmenlerin yüzde 55.1’i kaynaştırma konusunda eğitim almadıklarını belirtiyor.

• Öğretmenlerin yüzde 23.1’i kaynaştrıma öğrencileri için hazırlanması gereken Bireysel Eğitim Programı’nı (BEP) hazırlamıyor. Velilerin yüzde 44.3’ü BEP’in kısmen uygulandığını söylüyor. Yüzde 29’u ise BEP’in uygulanmadığını söylüyor.

Kaynak: Aljazeera

Otizm kapanma teşhisinde robot yardımı

otizm-robotuOtistik çocukların yaşamını kolaylaştırmak için dünya çapında yürütülen projelerden bir tanesi de Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’den. Bir grup akademisyen René adını verdikleri bu robotu geliştirdi. Robotun öncelikli amacı teşhisi hızlandırmak. René ilgilenilen çocuğun sesini ve davranışlarını kaydediyor.

Zagreb Üniversitesi araştırmacılarında Maja Cepanec “öncelikle işbirliğini geliştirmeyi ve teşhisi hızlandırmayı hedefliyoruz” diyor:

“Robot ve doktor birlikte çalışıyor. Bu kayıtları ve teşhisleri otistik olan çocuklarla da olmayan çocuklarla da yapıyoruz. Amacımız iki grubun farklı tutum ve hareketlerini daha kolay ve çabuk farkedebilmek.”

Bilgisayar programcıları robotun hareketlerinin çocuklarınkine uyumlu olması için çalışıyor. René standart tepkileri defalarca vererek çocukların bir noktaya odaklanmasını sağlıyor. Bu şekilde de farklı değişkenler sebebiyle diğer çocuklarla karıştırılmalarının önüne geçmek amaçlanıyor. Bu da erken teşhis için önem arzediyor.

Otistik olduğu tesbit edilen Filip’in annesi Marija Ckelj’e göre robot Filip’in odaklanmasına katkı sağladı:

“Filip robotu konsantre olmuş bir şekilde izliyor. Genelde koşturuyor ve herhangi bir şeye ilgisi birkaç saniyeyi geçmiyor. Oysa robotu gördüğünde oturdu ve onunla uzun süre ilgilendi.”

Araştırmacılar robotun asli görevinin bilgi toplama ve teşhisle tedavinin izlemesinde doktora yardımcı olmak olduğunu ifade ediyor.

İlgili videoyu izlemek için tıklayınız.

Kaynak: Euronews

Usta oyuncu Şener Şen, Otizm’li Samet için poz verdi

sener-sen-usta-oyuncuFotoğraf çektirmekten hoşlanmayan Şener Şen, otizm hastası Samet adlı miniğe seve seve poz verdi…

Otizm hastası minik Samet, otizme dikkat çekmek için açacağı Her Çocuk Özeldir adlı fotoğraf sergisi için ünlü isimleri görüntülüyor. Bu zamana kadar Melis Birkan, Yasemin Göksu, Levent Üzümcü, İclal Aydın, Güneş Zavrak, Nilüfer Açıkalın, Ender Balkır gibi ünlü isimleri çeken Samet’e, son poz veren isim usta oyuncu Şener Şen oldu. Normalde dışarıda görülmeyen objektiflerden kaçan, poz vermeyen Şener Şen minik Samet’i kıramadı ve Ulus Parkı’na gidip Samet’e poz verdi.

Kaynak: NetGazete

Akıllı Telefonlarda Otizm Tehlikesi

cocuk-akilli-telefonUzmanlar, aile bireylerinin ya da bakıcıların cep telefonu, ipad ve televizyonla oyaladıkları çocuklarda otizm belirtileri görüldüğüne dikkat çekiyor

Hayatımızı kolaylaştıran teknolojik iletişim araçları, çocukların zeka gelişimini olumsuz etkiliyor. Son yıllarda “Silik Otizm” olarak da adlandırılan Tepkisel Bağlanma Bozukluğu şikayetiyle gelen çocukların sayısında önemli oranda artış olduğunu söyleyen Çocuk Psikiyatri Uzmanı Yard. Doç. Dr. Neslim Güvendeğer Doksat, “Bu çocuklar içe kapanma, insanlarla konuşmama, göz teması kurmama, konuşma becerilerinin kaybı, canlılarla değil cansız nesnelerle ilgilenmek, dönen eşyalara ilgi göstermek gibi otistik bozukluk belirtiler gösteriyorlar.

Zamanında teşhis konulup tedavi edilirse bu belirtiler 6 ayda ortadan kalkıyor” dedi.Bu belirtilerin çocukların büyük bir bölümünde değişik derecelerde görüldüğünü ve bunun tek sebebinin çocukların televizyon, akıllı telefon ya da tabletlerle vakit geçirmesi olduğunu söyleyen Dr. Doksat  “Fazla televizyon izleyen, akıllı telefonlarda, Ipad’de uzun süre bilgisayar oyunlarıyla oynayan çocukların zekası olumsuz etkileniyor. Zeka gelişimi çok düşük katsayılarla ilerliyor.

Çünkü çocuğun problem çözme, hayal dünyasını geliştirmesine hiçbir katkısı olmayan, yapılandırılmış, kurgulanmış ve bir sonraki adımı belirli oyunlar, çocuğun düşünce, konuşma ve akılcı kabiliyetlerinin kazanılmasını engelliyor. Çocuğu asosyal hale sokuyor. Problem çözme kabiliyetlerini geri planda bırakıyor ve bu durum çocuğu akademik başarısızlıklara itecek kadar etkili oluyor. Bu çocuklar okulda yaşıtlarından daha başarısız oluyorlar” dedi.

Kaynak: Kısa Haber