İMU “Otizm Araştırma Enstitüsü” ile Türkiye’de Bir İlke İmza Atacak

otizm_arastirma_enstutusuİstanbul Medeniyet Üniversitesi İlgili Sivil Toplum Kuruluşları ile Birlikte “Otizm Araştırma Enstitüsü”nün Kurulmasına Öncülük Ediyor.

Üniversite İnternet sitesinde yayınlanan duyuru aşağıdaki gibidir.

25 Mart 2014’te Rektörümüz Prof. Dr. Hamit Okur’un makamında gerçekleşen teşekkür ziyaretine Türkiye Otistiklere Destek ve Eğitim Vakfı (TODEV) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Usta, Türkiye Sakatlar Konfederasyonu Genel Sekreteri Bilal Kızartıcı,  Engelsiz Hayat Dayanışma Derneği Başkanı Adem Kuyumcu, Karadeniz Konfederasyonu Başkanı Tahsin Usta, TODEV Yönetim Kurulu Üyesi Zehra Ergün, TODEV Yönetim Kurulu Üyesi Yeşim Candan,  Emekli Hakim Şener Akalın katıldı.

Ziyarette dünya ölçütlerine uygun Türkiye’de bir ilk niteliğinde olması hedeflenen “Türkiye Otizm Araştırma Enstitüsü”nün kurulması ile ilgili karşılıklı fikir alışverişinde bulunuldu.

Önümüzdeki dönem planlarına ilişkin bilgiler aktaran yetkilileri dinleyen Rektörümüz Okur, sosyal sorumluluk projelerinin toplum için önemini vurguladı ve bunun gibi sosyal sorumluluk projelerini üniversite olarak desteklemekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve şunları kaydetti: “Otizmli çocuklara yönelik uygun tanılama ve özel eğitim hizmetlerini ileri düzeyde sağlayan ülkeler gibi Türkiye’de de dünya standartlarında bir hizmet sağlama modelinin oluşturulması ve bu hizmet modeline yönelik otizm araştırma enstitüsünün kurulmasını hedefliyoruz. İstanbul Medeniyet Üniversitesi olarak ismimizin bize yüklediği misyon çerçevesinde özellikle sosyal konulu projelere ağırlık vererek sosyal toplum olma yönünde son yıllarda çok ciddi çalışmalar yapıyoruz ve sosyal sorunların çözümüne yönelik projeler üretip uygulamaya devam edeceğiz.”

Türkiye Otistiklere Destek ve Eğitim Vakfı (TODEV) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Usta ziyarette kurulması planlanan “Otizm Araştırma Enstitüsü” çalışmaları ile ilgili bilgiler verdi: “Daha önceleri her 500 kişiden birinde görülen Otizm spektrum bozukluğu oranı günümüzde 88’de bir oranına kadar yükselmiştir. Bizim beklentimiz Türkiye’de bir ilk niteliğinde olacak olan donanımlı bir otizm araştırma enstitüsünün kurulmasıdır. Kurulmasını arzuladığımız otizm araştırma enstitüsünde kurulma aşamasında gerçekleştirilmesi muhtemel olan hedeflerimizi yakın; ileriki bir süreçte gerçekleştirilmesi olası olan hedefleri ise uzak hedefler olarak belirledik. Yakın hedeflerimiz arasında; ön değerlendirme ve tarama hizmetlerine önceliğin verilmesi, şüphe veya otizm riski olan otizmli bireylerin tanılanması ve uygun destek özel eğitim hizmetlerinin yürütülmesi, aile danışmanlık hizmetlerinin yürütülmesini sayabiliriz. İstanbul Medeniyet Üniversitesi olarak sizlere Otizm Araştırma Enstitüsünün kurulmasına öncülük ettiğiniz için teşekkür ederim.” dedi.

1. Ulusal Otizm Günleri

Otizmli bireylere ve ailelerine destek vermek amacı ile çalışmalar yürüten Otizm Federasyonu ve davranış bilimleri odaklı tematik eğitim veren Üsküdar Üniversitesi tarafından düzenlenen, 1. Ulusal Otizm Günleri Paneli Üsküdar Üniversitesi Altunizade yerleşkesi Nermin Tarhan konferans salonunda gerçekleşecek.

Tarih: 29 Mart 2014, Cumartesi

Saat: 09:00

1-ulusal-otizm-gunleri

Otizm, epilepsi ve zihinsel engellilik gibi bozukluklara USP9X geni ışık tutacak

topomerazBeyin gelişiminde USP9X geni kritik bir rol oynuyor.

Adelaide Üniversitesi’nden yapılan bir araştırma zihinsel engellilik ile bağlantılı bir genin insan beyni gelişiminin erken dönemlerinde kritik rolü olduğunu onaylamıştır.

Beyin gelişimi için önemi nedeniyle on yıldan fazla zamandır USP9X geni üzerinde çalışan Adelaide Üniversitesi araştırma sonunda genin özel önemini anladıklarını ifade ediyorlar.

Adelaide Üniversitesi Robinson Araştırma Enstitüsü liderliğindeki uluslararası araştırma ekibi, American Journal of Human Genetics’te online yayımlanan USP9X gen mutasyonlarının zihinsel engellilikle ilişkisini izah ediyor ve bu mutasyonların normal beyin hücre işleyişi içinde bozulmalara neden olduğu gibi nesilden nesile miras ta kalabildiğini bildiriyorlar.

Beyin Farkındalık Haftası sırasında konuşan Adelaide Üniversitesi Nörogenetik Araştırma Programı kıdemli yazarlarından Dr Lachlan Jolly;

“ USP9X geni, beyin gelişimi ve engellilik gizemleri üzerine yeni bir ışık tutmuştur.

Beynin karmaşık ağı için gereken hücrelerin taban çerçevesi embriyo aşamasında oluşmaya başlar. Bu ağ üzerindeki hücrelerde meydana gelen değişikliklerin neden olduğu zihinsel engellilik, epilepsi ve otizm gibi bozuklukları anlamanın ve tedavi etmenin zorluğu bu sebeple pek de şaşırtıcı değildir.

Ağır öğrenme güçlüğü ve hafıza problemleri olan hastalara bakarak, USP9X denilen bir gen keşfettik. Bu gen ilk kök hücrelerden sinir hücrelerinin üretimini sağlıyor, aynı zamanda bunların birbirleriyle bağlanması ve uygun ağları oluşturmak gibi yeteneklerini de kontrol ediyor.

Bu çalışmamız, beyinin nasıl geliştiğini ve beyin bozukluğu olan bireylerde nasıl değiştirileceğini anlamak için oldukça kritik.

Biz gelecekteki tedavi fırsatlarına yol açabilecek USP9X gibi genler hakkında daha fazla şey öğrenmenin yeni fırsatlar yaratacağını umuyoruz ” diyor.

Kaynak: Ekemiş

AİHM Ozan Sanlısoy’un davasını kabul etti

ozan-sanlisoyOtizmli olduğu için okula alınmayan 7.5 yaşındaki Ozan Sanlısoy’un ailesinin AİHM’e yaptığı başvuru kabul edildi.

‘Eğitim hakkının ayrımcılık yapılarak ihlal edildiği’ gerekçesiyle görülecek davada AİHM, Türkiye’den 3 Temmuz’a kadar cevap bekliyor.

Avukat Sedef Erken ve müzisyen Ogün Sanlısoy’un oğlu olan Ozan’a iki yaşındayken atipik otizm teşhisi konuldu.

Ozan, ilk tanı konulduğunda içine kapanık bir çocuktu. Aldığı eğitim sayesinde büyük ilerleme kaydetti.  Dil gelişimi de bir hayli ilerledi.

Ozan’ın ailesi iki buçuk sene önce çocuklarının kaynaştırma eğitimi alabilmesi için okul arayışına girdi.

‘Akademik başarı odaklı bir okuluz’

Evlerine beş dakika mesafedeki kolejin anasınıfına Ozan’ın kaydını yaptırmak isteyen aile, önce çok iyi karşılandı. Ancak okul yöneticilerinin tavrı, Ozan’ın otizmli olduğunu öğrenince değişti.

Kolej, akademik başarı odaklı bir eğitim uyguladıklarını, velilerin de çocuğu istemeyeceğini, gelişimsel sorunu olan hiçbir çocuğu almadıklarını belirtti. Ozan’ın kaynaştırma uygulayan başka bir okula gitmesi gerektiğini de belirtti.

Oysa Milli Eğitim Bakanlığı Kaynaştırma Genelgesi’nde ve Özel Eğitim Hakkı’nda Kanun Hükmünde Kararname’de, özel eğitim gerektiren bireylerin eğitimlerini akranlarıyla birlikte her tür kademedeki okul ve kurumlarda sürdürebileceği vurgulanıyordu.

Türkiye’de iç hukuk yolları tükendi 

Yaşanan bu ayrımcılığın ardından ailesi hukuk mücadelesi başlattı. Okula karşı ‘ayrımcılık davası’ açmak için savcılığa suç duyurusunda bulundu. Başvuru Ozan’ın kimlik numarasıyla yapıldı.

Dosya, adliye adliye gezdikten sonra aileye tek satırlık ‘kovuşturmaya yer yoktur’ yazısı geldi. Aile itiraz etti. Ancak bu kez de aileye ‘itiraza mahal yok’ cevabı geldi.

İtiraz da kabul edilmeyince ailesinin iç hukuktaki yolları tükenmiş oldu. Aile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdu.

Yapılan başvuruda Ozan’ın eğitim hakkının ayrımcılık yapılarak ihlal edildiği belirtilerek, 107 bin 767 euro maddi, 75 bin euro manevi tazminat ile 20 bin 150 euro mahkeme masraflarının Türkiye devletinden tazmin edilmesi istendi.

Bir ilk oldu 

Aradan bir buçuk sene geçti. Dün AİHM’den cevap geldi. Ozan’ın davasını kabul eden AİHM, Adalet Bakanlığı’na 3 Temmuz 2014’e kadar cevap verme süresi ya da diğer seçenekleri önermesi için zaman tanıdı.

Anne Sedef Erken, “Böylece ilk kez Türkiye’de bir engelliye karşı eğitimde ayrımcılık davası AİHM’de açılmış oldu. Keşke hiç olmasaydı. Davamızın tüm çocuklarımızın anayasal eğitim hakkı açısından bir milat olmasını diliyoruz. Her şey çocuklarımızın eğitime kavuşması için” diye konuştu.

Kaynak: Bakırköy Gazetesi

Otizm’i Bilmeyen Aileler Var

otizmi-bilmeyen-aileler-varKaraelmas Otizmli Bireyler Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği(KOP-DER) in düzenlediği ‘Otizm seminerleri Otizm spektrum Sendromu ve Temel becerilerin öğretimi’ konulu seminer yapıldı.

Zonguldak Dedeman Toplantı salonunda Gerçekleştirilen seminere çok sayıda Otizmli Aile bireyleri katıldı. Seminer’e konuşmacı olarak katılan Çetin Özbey ve Vefa bilici konuklar ile sohbet edip konuşma fırsatı bulurken Çetin Özbey katılımcılara kitaplarını imzaladı.

Uzman ve Yazar çetin Özbey seminerde otizmli çocuğa nasıl davranılması ve eğitimi sırasında neler yapılmasını aşamalı ve görsel deneyimli olarak anlattı.

Çetin Özbey, ‘Çocuk Sorunlarına Yapıcı Çözümler, Çocuk Gelişiminde yaşanan Sorunlar, Çocuk Eğitiminde Yapılan Hatalar Otizm ve Otistik Çocukların Eğitimi Özel Çocuklar ve Terapi Yöntemleri Öz Bakım Beceri ‘konularını işledi.

Katılımcıların büyük ilgi ile dinlediği konuşmacı Çetin Özbey “ Bu tür etkinliklerin yapılmasının hem otizmli aile bireylerini aydınlattığını ve hem de otizm’in ne olduğunu bilmeyen vatandaşlara yararlı olduğunu söyledi.

Katılımcıların Büyük bir bölümü “ Derneğin faaliyetlerini takdirle karşıladıklarını ve bu tür etkinliklerin kendileri için çok yararlı olduğunu ifade ederken Dernek Başkanı H.Arzu Gökçe’de şunları söyledi

“Zonguldak halkına, Bize destek veren Kurum ve kuruluşlarına teşekkür ederim. Otizm’in ne olduğun bilmeyenler ve hatta çocuğunun otizm hastası olduğunu bilmeyen aileler var. Biz onların gelecekleri kararmasın, Topluma yararlı bir insan olsun ve toplumumuzun da bunun farkında olsun diye girişimlerde bulunduk. Çok kısa ve zamanımız kısıtlı olmasına rağmen birkaç güne birçok etkinlikleri sığdırdık. Derneğimizin davetini kırmayıp seminere katılan Sayın Çetin Özbey, Vefa Bilici ve bizi bu konuda hiçbir zaman yalnız bırakmayan dernek yöneticilerimize çok teşekkür ediyorum. Etkinliğimiz 2 Nisan 2014 Otizm Farkındalık günü’nde Zonguldak’ı temsilen Karaelmas Otizm Aile Bireyleri ile derneği ile Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndaki programa katılacağız. 4 Nisan 2014 tarihinde de Zonguldak’ta Türkiye genelinde ki Otizmli aile bireylerinin temsilci ve çocuklarının katılımı ile yürüyüş gerçekleştireceğiz.”

Daha sonra Derneğin düzenlediği Seminer’e konuşmacı olarak katılan Çetin Özbey ve Vefa biliciye Dernek başkan ve yöneticileri plaket verdi, seminere katılan davetlilere de katılımlarından dolayı sertifika verildi.

Kaynak: Ereğli Önder

Otizmli Bireyler Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (KOB-DER) Kahvaltı ve Seminer Etkinliği

kob-derZonguldak’ta Karaelmas Otizmli Bireyler Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (KOB-DER) Zonguldak’ta kısa sürede örgütlenmesine rağmen etkinliklerini hızla sürdürüyor.

Derneğin çalışmaları kamuoyunda takdirle karşılanırken dernek yöneticileri, derneğin amacına uygun olarak 15 Mart 2014 Cumartesi günü, “Eğer sende Farklı olanların farkındayım diyorsan 15 Mart Cumartesi günü saat 10’da sahil yolu Çatı Kafe’de Kahvaltımıza katıl” sloganı ile kahvaltı düzenleyecekler.

Kahvaltı ücretinin 20.00 TL olduğu ve gelirinin tamamının Otizmli bireylere için harcanacağı açıklandı. Ayrıca dernek 16 Mart Pazar günü saat 10 ila 17 arasında “Zonguldak Otizm Seminerleri” Çetin Özbey ve Vefa Bilici’nin konuşmacı olarak katılacağı ‘Otizm Spektrum Sendromu ve Temel Becerilerin Öğretimi ‘ konulu bir seminer düzenleyecek.

Etkinlikler kapsamında “2 Nisan 2014 Otizm Farkındalık Günü’nde Zonguldak temsilen Karaelmas Otizmli Bireyler Derneği Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndaki programda Dernek başkanı, otizm Dernekleri Federasyonu temsilcileriyle birlikte olacaklar.

Kaynak: Kısa Haber

Otizm Tanısı Zaman Aralığı Değişti

OTİZM TANISIOtizm tanısında gözden kaçan bir ayrıntı saptandı. 0-2 aylık değil, 2-6 aylık bebeklerle göz kontağı kuramamanın, otizm belirtisi sayılabileceği kanıtlandı.

Otizmin tanı kriterleri değişti. 0-2 aylık bebeklerde gözkontağı kurmadığı zaman otizm tanısı konulurken yeni yapılan araştırmaya göre bu aralığın 2-6 ay olduğu kanıtlandı. 2-6 ay arasındaki bebekleri takip eden araştırmacılar, aynı zamanda ileri yaştaki otistik çocukları da geriye dönük olarak araştırdı. Nature Dergisi’nde yayımlanan araştırmaya göre; ilk 2 ayda göz kontağında herhangi bir sorun olmaması çok yeni bir bilgi… Önceden 2 aya kadar olan bebeklerde göz kontağı yoksa, etrafına bakmazlarsa otizm deniliyordu. Yeni araştırmanın sonuçlarına göre farklı bir zaman aralığı veriliyor. Araştırma boyunca bebeklerin göz hareketlerini kaydeden yüksek teknoloji kullanıldı. Uzmanlar özellikle ikinci aydan sonra göz kontağının bozulduğunu gözlemledi.

110 BEBEK İNCELENDİ

Atlanta Marcus Otizm Merkezi; 2-24 ay arasındaki 110 bebeği inceledi. Araştırmayı yürüten Dr. Warren Jones, bebeklerin emekleme ve yürümeden önce etrafı gözleriyle keşfettiğini, onların nelere bakıp bakmadıklarını ölçerek sosyal gelişim ve öğrenme becerilerini takip edebildiklerini söyledi. Çocuklardaki göz kontağının otizmin erken tanısında önemli olduğunu belirten uzmanlar araştırma sonucunda, inceledikleri çocuklardan ileriki yaşlarında otizm tanısı konmuş olanların bebeklik dönemlerinde etrafındakilerle daha az göz kontağı kurduklarını ifade etti.

‘ENDİŞELENMEYİN’

Otizm Merkezi’nden araştırma direktörü Warren Jones, “Bu çalışmalardaki gözlemler ailelerin ya da profesyonellerin fark edebilecekleri bir durum değil. Bu yüzden ailelerin bebeklerinin az göz kontağı kurduklarını düşünerek endişelenmelerini istemiyoruz. Biz bu araştırmada yüksek teknoloji kullandık. Aileler teknoloji yardımı olmadan fazla bir fark beklememeli. Tanı konulurken teknolojiden yararlanıyoruz. Çocuk her an göz teması kurmuyor diye telaşa kapılmamalı ama ciddi iletişimbozuklukları varsa da tetikte olunmalı” diyerek aileleri uyardı.

UZMANLAR NE DİYOR?

6 aya kadar teşhis konmalı

Prof. Dr. Hilal Mocan (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı): Tanının altıncı aya kadar konması gerekiyor. Önemli bir çalışma. Biz çocuk doktorları bir yaşına kadar çocuğu her ay görürüz. Çocuk dip bucak muayene edilmeli. Ailenin anlattıklarını ciddiye almak lazım. Anlamayabilirsin, iyi bakmak lazım. Bu çalışmayı dikkate alacağım. Zaten benim her ay gelen bebeklerde daha kapıdan içeri girer girmez muayenem başlar, göz kontağını çok önemserim. Çünkü tedavi erken başlarsa (3 yaş öncesi) düzeliyorlar.

Becerileri gelişmeyebilir

Şenay Yılmaz (Çocuk Gelişim Uzmanı): Otizm tanısı konmadan önce göz kulak ve diğer tüm organlara yönelik genel bir tarama istenir. Göz motor becerileriyle ilgili sorun olabilir. Yani görme ve motorsal beceriler arası koordinasyon yetersizlikleri var denebilir. Ama bunu tamamiyle görme yetersizliğine bağlamak mümkün değil. Detaylı muayaneler ile otizm tanısı koymak mümkün. Çok erken dönemde aileler, çocuk göz teması kurmuyor diye telaşlanmamalı çünkü iletişim kurmayı bilmiyor olabilir.

Kaynak: Bakırköy Gazetesi

Okul Öncesi Yoğun Eğitim Otizmli Çocuğu Daha İyi Duruma Getirir

otizmde-egitimi-goz-ardi-etmeyinESAYDAM’da otizm hakkında seminer veren Psikolog Melek Dökmetaş, “Otizmde okul öncesi dönemde yoğun bir eğitim ve aile desteği çocuğu daha iyi duruma getirir” dedi.

Esenler Belediyesi Aile Yaşam ve Danışma Merkezi (ESAYDAM), Turgutreis Bilgi Evi ile birlikte Esenlerli annelere yönelik bir seminer düzenledi. ESAYDAM’da düzenlenen seminerde Psikolog Melek Dökmetaş, “Çocuklarda Davranış Bozuklukları” konusunda anneleri bilgilendirdi.

Otizm konusunda anneleri aydınlatan Psikolog Dökmetaş otizmin ortaya çıkışını, “Otizm 2 şekilde ortaya çıkar. İlk hâlde çocuk doğduğu andan itibaren, ikinci hâlde 1,5 – 2 yaşına kadar normal gelişim gösterir, daha sonra becerileri sekteye uğramaya başlar” şeklinde açıkladı. Otizmin belirtilerini de tek tek açıklayan Dökmetaş, otizmli çocukların duyularını harekete geçirecek oyuncaklardan (peluş oyuncaklar gibi) hoşlanmadıklarını söyledi.

KARARLI OLUN

Otizmin kesin bir tedavisi olmadığını ancak otizmli çocukların eğitilebilir olduğunu kaydeden Dökmetaş, “Otizmde okul öncesi dönemde yoğun bir eğitim ve aile desteği çocuğu daha iyi duruma getirir. Ailenin sabırlı, kararlı olması ve eğitimin devamlılığını sağlaması gerekir” dedi. Otizmi anlatan bir video gösterimiyle devam eden programda Dökmetaş, annelerin sorularını da cevapladı.

Kaynak: Bakırköy Gazetesi

Otizmin Tedavisi Hakkında Erken Tanı Neden Önemli

otizmOtizm nedir, otizmin tedavisi mümkün müdür, otizmde erken tanı neden önemli, Doç. Dr. Selda Özdemir: ‘Türkiye’de otizm tanısı alan çocukların tanı yaşları neredeyse 4’ü buluyor’ dedi.

Erken çocukluk döneminde, ”gülümsemek, el sallamak, kucak istemek” gibi bazı ”anahtar” iletişim ve gelişim becerilerin takibi,  otizm riski sergileyen çocukların belirlenmesinde önem taşıyor. Gazi Üniversitesi Görme ve Öğrenme Yetersizliği Olan Çocuklar Eğitim Merkezi  (GÖYÇEM)  Müdürü Doç. Dr. Selda Özdemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, erken çocukluk döneminde ilk belirtileri görülen ve çocukların sosyal etkileşim ve iletişim becerilerinin gelişimini olumsuz etkileyen otizmin görülme sıklığının günden güne arttığını söyledi.

Otizmin dünyadaki yaygınlık oranının tip II diyabet ve lösemiyi geçtiğine dikkati çeken Özdemir, otizmde erken tanının hayati derecede önem taşıdığını kaydetti. GÖYÇEM’in  otizmli çocuğu olan ailelere danışmanlık hizmeti sunarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdiğini anlatan Özdemir, özel eğitimin farklı alanlarında bilimsel tecrübeye sahip olan akademisyenlerin verdiği danışmanlık hizmeti sonucunda, otizmli çocukların farklı gelişim alanlarında desteklenmesi bakımında önemli ilerlemeler kaydedildiğini belirtti.

-”Erken tanıda ebeveynlere önemli görevler düşüyor”

Otizmde erken tanı ve erken müdahalenin kritik ölçüde önemli olduğunu vurgulayan Özdemir, erken tanıda ebeveynlere önemli görevler düştüğünü söyledi. Otizmli çocuğu olan ebeveynlerin tanı öncesi dönemden başlayarak tanı koyulma süreci ve sonrasına ilişkin deneyimlerinin  anlaşılmasına yönelik bir bilimsel çalışma yaptıklarını anlatan Özdemir,  şunları kaydetti:

”Ebeveynler arasında önemli bir grubun tanı öncesi dönemde, yaklaşık olarak 1 yaş civarlarında bile çocuklarının kendilerine gülümsemediği, kucağa alınmak için kollarını uzatmadığı, işaret etmediği, güle güle anlamında el sallamadığı, kendileri ile paylaşmak amaçlı örneğin bir oyuncağı kaldırarak göstermediği gibi bilgiler sunduklarını belirledik. Ebeveynlerin açıkladığı bu ilk gelişimsel bilgiler, erken çocukluk döneminde sosyal etkileşim ve dil-iletişim gelişimi için ‘anahtar’ durumundaki becerilerdir ve bu bilgiler erken dönemde otizm riski sergileyen çocukların belirlenmesi için çok önemlidir. Ebeveynler kendi ifadeleri ile çocuklarının gelişiminde bir şeylerin ters gittiğini fark ederek ilk belirtileri gözlemlemeleri sonrası ilgili hastanelere başvurmuş olmalarına rağmen çoğunlukla muayene edildikleri ilgili uzmanlar tarafından ciddi bir problem olmadığı, endişelenmelerine gerek olmadığı gibi gerekçelerle evlerine yollanmış olduklarını ifade etmişlerdir. Bu durum hastanelerde görev yapan uzmanlar arasında bile otizm alanında uzmanlığın desteklenmesi gerektiğinin bir göstergesidir” Türkiye’de otizm tanısı alan çocukların tanı yaşlarının neredeyse 4 olduğuna dikkati çeken Özdemir, ailelerin çocuklarının gelişimini izleme konusunda hassas olmaları gerektiğini bildirdi. Özdemir, kaybedilen bu ilk yılların beynin en hızlı geliştiği dönem olduğunu ve eğitime başlanmadan geçirilen bu dönemin kaybının çocuğun gelişimi üzerinde geri dönülemez olumsuz etkileri olduğunu sözlerine ekledi.

Otizm Belirtileri

Otizmin belirtileri nelerdir?

Otizm, üç alanda sorunlarla kendini gösterir. Bu alanlar ve bu alanların her birinde gözlenebilecek belirtiler aşağıda yer almaktadır.

A. Sosyal İlişkilerde Güçlük

  • 1. Başkalarıyla göz teması kurmakta zorlanmak
  • 2. Arkadaşlık ilişkileri geliştirememek
  • 3. Pek çok şeyi başkalarıyla birlikte değil de kendi başına yapmayı yeğlemek
  • 4. Çevredeki kişilerin yaptıklarıyla ilgilenmemek; onlar kendisiyle ilgilendiğinde ise kayıtsız kalmak

B. İletişim Zorlukları

  • 1. Dil ve konuşma gelişiminde akranlarının gerisinde olmak ya da hiç konuşmamak
  • 2. Başkalarıyla sohbet başlatmada ve sürdürmede zorlanmak
  • 3. Bazı sözleri tekrar tekrar ve ilişkisiz zamanlarda söylemek
  • 4. Çevresinde bulunan aynı yaşlardaki çocukların oynadığı oyunlara ilgi göstermemek

C. İlgi ve Davranış Takıntıları

  • 1. Bazı sıra dışı konulara karşı aşırı ilgi duymak; örneğin, asansörlerin nasıl çalıştığı
  • 2. Günlük yaşamdaki düzen değişikliklerine katlanamamak; örneğin, eşyaların yerinin değişmesi
  • 3. Sıra dışı beden hareketleri yapmak; örneğin, sallanmak ya da çırpınmak
  • 4. Bazı nesnelerle sıra dışı hareketler yapmak; örneğin, nesneleri döndürmek ya da sıraya dizmek.

Amerikan Psikiyatri Birliği, otizm spektrum bozukluğu içinde yer alan otizm tanısı için, çocuğun yukarıda sıralanan 12 belirtiden en az altısına sahip olmasını ve bu belirtilerden en az ikisinin sosyal etkileşim sorunları kategorisinden, en az birer tanesinin ise diğer iki kategoriden (iletişim sorunları ve sınırlı/yinelenen ilgi ve davranışlar) gelmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Ayrıca, bu belirtilerden en az birinin 36 aydan önce varlığı da aranmaktadır. Otizm spektrum bozukluğu şemsiyesi altında yer alan diğer kategoriler için daha farklı ölçütler söz konusudur. Örneğin, Asperger sendromu tanısı için, iletişim sorunları alanında herhangi bir belirti görülmemesi gerekmektedir.

Eğer çocuğunuz:

  • Başkalarıyla göz teması kurmuyorsa,
  • İsmini söylediğinizde bakmıyorsa,
  • Söyleneni işitmiyor gibi davranıyorsa,
  • Parmağıyla ile istediği şeyi göstermiyorsa,
  • Oyuncaklarla oynamayı bilmiyorsa,
  • Akranlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermiyorsa,
  • Bazı sözleri tekrar tekrar ve ilişkisiz ortamlarda söylüyorsa,
  • Konuşmada akranlarının gerisinde kalmışsa,
  • Sallanmak, çırpınmak gibi garip hareketleri varsa,
  • aşırı hareketli, hep kendi bildiğince davranıyorsa,
  • Gözleri bir şeye takılıp kalıyorsa,
  • Bazı eşyaları döndürmek, sıraya dizmek gibi sıra dışı hareketler yapıyorsa,
  • Günlük yaşamındaki düzen değişikliklerine aşırı tepki veriyorsa, otizm açısından değerlendirme yapmak gerekir.

Kaynak: Bakırköy Gazetesi

Özel Çocuklar Eğitim ve Dayanışma Derneği Kuruldu

ozel-cocuklar-egitim-ve-dayanisma-dernegiÇoğulcu demokrasilerde çıkar gruplarının örgütlü olması kadar doğal ve tartışılmaz bir konu olamaz. Kısaca Sivil Toplum denilince ilk akla gelen ; ”insanların tek tek yapamadıklarını beraber yapmasıdır” denilebilir.  Yani birlikteliği, gönüllülüğü ve dayanışmayı temsil eder. 21.yüzyılda önemli bir kavram olan sivil toplum, akademisyenlerin yanı sıra buralara gönül verenlerin de tecrübelerinden yararlanılması gereken yerlerdir. Meslek odaları, sendikalar, Dernekler, Vakıflar gibi oluşumlar sivil toplumları oluşturur. Bir ülke de demokrasinin ve ekonominin gelişmesinde sivil toplumun etkisi olduğu kadar da aktif vatandaşlık anlayışının da gelişmesi anlamında STK  ve benzeri birliklerin büyük önemi vardır.

Sivil toplum kuruluş (STK)’ları çok farklı alanlarda örgütlenebilen ve birçok farklı alanda da faaliyet gösteren,  gönüllülük esasına göre oluşmuş/oluşturulmuş kuruluşlardır. Bu kuruluşların kuruluş amaçları ve faaliyet alanları farklı olmakla birlikte temel hedefleri toplumsal sorunlara çözüm bulmak ve toplumun gelişmesine ve kalkınmasına katkıda bulunmaktır.

Sivil toplum, demokratik bir toplum yaratılmasında, devlet-toplum, birey ilişkilerinin demokratik bir şekilde düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. İnsanların gönüllü olarak bir araya gelmesiyle “bir şeyleri yapmak için” kurulan sivil toplumlar finansal ve örgütsel sorunlarının yanı sıra vizyonlarını belirleyemediklerinden dolayı da sıkıntılar çekmektedir.

Bazı STK’ların hedef kitlesi, kuruluş amaçlarında belirlenen kitleler olup, belirledikleri alan dışında bir şey yapamazlar yani içe dönük çalışırlar. Bu da şu soruyu akla getirir. STK’lar gönüllümü yoksa profesyonel mi olmalıdır? STK’lar hem gönüllü, hem de profesyonel olmalıdır. Profesyonellik fazla katılım sağlamaz. Sadece gönüllülük de finansman sorununu halletmez. Bu nedenle de ikisi ayrı ayrı düşünülemez. Sivil toplumun hem örgütsel yaşam olarak, hem demokratik yönetim tarzı olarak beraber düşünülmesi gerekir. Güven ilişkisine dayanan sivil toplumlar da maddi-manevi diye ayrım yapmak zordur. Sivil toplum aktif ve sorumlu vatandaşlığın yaşama geçtiği alandır. STK’lar siyasi otoritenin baskısından uzak, kamusal alanda etkili kuruluşlardır.

Gönüllülük temeline dayanan STK’lar çoğulcu demokrasiden katılımcı demokrasiye geçişi sağlar. Yani; katılımcı demokraside birey, kendine yeni yaşam kalıplarını birey olarak değil, STK’lar sayesinde siyasi partilere girmeden de sağlayabilirler.  STK’lar bireysellikten toplumsallığa geçişi sağlar. Kişi yurttaşlık bilincini kazanır. Günümüz de hukukun üstünlüğü, temel insan hak ve özgürlükleri, katılımcı demokrasi gibi değerler vazgeçilmez evrensel değerlerdir. Bu evrensel değerler çerçevesinde art niyetlilerinin arka bahçesi olmayan STK’ların aracılığı ile talepler ifade edilebilir ve haklar korunabilir. Kısaca; Sivil Toplum Kuruluşlarının yönetimler üzerindeki etkinliği, o ülkeleri daha çağdaş ve demokratik hale getirmektedir. Bu nedenle STK’lar demokrasinin olmazsa olmaz unsurları olarak toplumsal hayatımızın odak noktasında yer almalıdır.

DERNEĞİMİZ HAKKINDA

Ülkemizde özel eğitim’in geçmişi çok uzun yıllara dayanmaz. İlk zamanlarda sadece de büyük şehirlerimizde bu konu ele alınırken özellikle son 5 yıldır, Ülkemizin tüm illerinde yaygın hale gelmeye başlamıştır. İlk başlarda özel eğitimden sınırlı sayıda kişiler yaralanıyordu ve özel eğitimin ne olduğu bilinmiyordu fakat son yıllarda çıkartılan kanunlarla artık herkes yararlanacak duruma gelmiştir.

Son çıkan kanunlarla sosyal güvencesi olsun ya da olmasın her kez çocuklarını özel eğitim kurumlarına ücretsiz bir şekilde götürebilmektedirler. Bu güzel bir gelişmedir. Fakat yeterli değildir ülkemizde özel eğitime gereksinimi olan 5 milyona yakın kişi varken yararlanan kişi sayısı 500 bin civarlarında kalmaktadır.

Son yıllarda bir çok özel kurum açılmış ve açılmaktadır bunların hepsi iyi bir şekilde eğitim vermek için çabalarken bazılarında eksiklikler olduğu görülmektedir.

Derneğimiz bu alanda hizmet almak isteyen özel gereksinimli çocuğu olan aileler ve özel gereksinimli çocuklara eğitim veren eğitmenleri, bir araya getirmek, bu birlikteliği dernek çatısı altında sağlamak ve özel çocukların tüm gereksinimlerini karşılayabilecek sosyal, kültürel gelişimleri ile tüm eğitim olanaklarını en üst düzeye çıkarmayı amaç edinmiştir.

Çalışmaları yürütürken tüm istek, öneri ve görüşlere yer verileceği gibi kanuni olarak ta tüm iş ve işlemlerin takibi derneğimiz tarafından yapılabilecektir.

ÖZEL ÇOCUKLAR EĞİTİM VE DAYANIŞMA DERNEĞİ tarafımızdan 25/02/2014 tarihinde kurulmuştur.

KURUCULAR

DR. GARBİS YAKUPYAN

PARİN YAKUPYAN

SELİM PARLAK

NUBAR MANAVYAN

HABEŞ ANIK

EMİNE EŞKİ ARASLI

MÜKERREM ESRA PARLAK

Kaynak: Bakırköy Gazetesi