Otizm Okulu Açılmasında Vali Çilesi

SAADET-ŞERANOĞLUOtizm Derneği Başkanı Saadet Şeranoğlu, Vali ve kurum müdürlerinin sıklıkla değiştirilmesine isyan etti.

Şeranoğlu, “Abdurrahman Savaş’tan önceki Valimiz Halil İbrahim Daşöz zamanında otizm okulu için ödenek ayrılmış ve hayvan barınağı yanında bulunan arazi de okul için tahsis edilmişti. Tam işlemlerin tamamlanma sürecinde yaşanan Vali değişikliği nedeniyle süreç yarıda kaldı.  Ardından gelen Valimiz Abdurrahman Savaş da tam söz vermişti ki, şimdi de kendisi merkeze alındı. Artık yeni baştan bir kez daha kendimizi anlatmak ve süreci dile getirmek zorundayız. Artık Manisa’da bu kadar sıklıkla Vali ve Kurum Müdürleri değişmesin. Bu değişiklikler yüzünden projeler hep yarıda kalıyor” dedi.

 

ÖRNEK OLDU
Manisa’da otizmli bireylerin haklarını korumak konusunda öncü çalışmalarıyla başarılı bir profil sergileyen Manisa Otizm Derneği Başkanı Saadet Şeranoğlu, 8 senedir Manisa’da okul mücadelesi verdiklerini belirtti. Şeranoğlu’nun mücadelesi Manisa’daki diğer otizmli çocukların ailelerine de örnek oldu.
Ozan ve Oğuz adında 14 yaşında ikiz çocuklarının otizmli olması nedeniyle yıllardır Manisa’da adeta milli bir mücadele veren Saadet Şeranoğlu, Manisa’da otizmli bireylere yönelik çalışmaların belli bir noktaya ulaşmasını sağladı. Manisa’da otizmli çocuklara yönelik bir okulun yapılması için mücadele verdiklerini belirten Şeranoğlu, “Okul sorunu yaşadığımız için Menemen’e Emiralem’deki otizm okuluna gidiyorduk. Çocuklarım çok küçüktü ve Manisa’da başka çaremiz yoktu. Ozanla Oğuz’u her gün tek başıma Menemen’e götürdüm. Daha sonra Manisa’dan toplam 12 aile de bize katıldı. Fakat bir süre sonra orada da bazı sorunlar yaşanmaya başlayınca Manisalı aileler olarak çocuklarımızı okuldan almak zorunda kaldık” dedi.

 

HER YIL VALİ DEĞİŞİYOR OTİZM OKULU YARIM KALIYOR
Manisa’da otizmli çocuklara yönelik bir okul açılması için 8 yıldan bu yana çaba gösterdiklerini kaydeden Şeranoğlu, “Önceki Valimiz Halil İbrahim Daşöz zamanında otizm okulu açılması için belli bir ödenek ayrılmıştı ancak yer bulma konusunda sıkıntılar yaşandı. Halil İbrahim Daşöz, Manisa Belediyesi Hayvan Barınağı yanındaki araziyi otimz okulu yapılmak üzere ayırdı. İmarı çıktı, herşeyi ayarlandı. Ancak tam bu aşamada kendisinin merkeze alınmasıyla, ayrılan arazi tam işleme girerken, süreç yarıda kaldı.  Yeni gelen Vali Abdurrahman Savaş’a konuyu anlattık süreci dile getirdik ve kendisinden tam söz aldığımız zamanda Soma maden faciası yaşandı. Valimiz bir hafta sonra bizimle bir araya gelerek yer sorununu çözmek için söz vermişti. Şimdi tam başardık derken bir kez daha Manisa Valisi değişti. Yine en baştan başlayarak süreci bir kez daha baştan yaşamak zorundayız. Kurum müdürlerinde de aynı sıkıntı yaşanıyor. Tam kendimizi anlatıyoruz müdür değişiyor. Özellikle Manisa Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ile Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü’nde aynı sıkıntıyı yaşadık. Biz otizmli çocuk anneleri olarak bu konuda yıllardır çaba verdik. Artık emelimize ulaşmak istiyoruz. Belki benim çocuklarım büyüdü 14 yaşına geldi. Ama otizmli çocuğu olan onlarca aile bizim yaşadığımız sıkıntıları yaşamasın” dedi.

 

KAPISIZ SINIFI AYLARCA BEKLEDİM 
Okul sıkıntısını aşmak için senelerce mücadelede bulunan Şeranoğlu, Laleli Türk Hava Kurumu İlköğretim Okulu’nda Manisa’da ilk olarak bir otizm alt sınıfı açılmasını da sağladı.  Böyle bir alt sınıf açılması için karşılaştığı zorlukları aktaran Şeranoğlu, “Alt sınıf da bir hayal kırıklığı oldu. Orada bize kapısız bir sınıf verdiler. Diğer anneler çocuklarını alıp gitti. Ben  kalmaya ve mücadele vermeye mecburdum çünkü ben iki tane otizmli çocuk büyütüyorum.  Kapısız sınıfı çocuklarım kaçmasın diye aylarca bekledim. Hayırseverlere ulaşıp sınıfın düzenlenmesini sağladık. Ancak zihniyet bizi kabul etmedi. Her yerde yaşadığımız dışlanmayı burada da yaşadık. Bana ‘al çocuğunu git’ dediler. Çocuklarım orada çok kötü şartlar yaşadı” diye konuştu.

 

ŞÜKRAN BİLGİNER’E ÖVGÜ 
Tüm bunların ardından bu sene çocuklarını Şükran Bilginer Özel Eğitim Merkezi’ne göndermeye başlayan Şeranoğlu, “Bu sene ilk defa çocuklarımın eğitim aldığını hissettim. Şükran Bilginer Özel Eğitim Merkezi biz otizmli bireylerin aileleri açısından büyük bir şans oldu.  Özel çocukların ihtiyaçlarına göre düzenlenen eğitim sistemi veliler tarafından da tam not alıyor. Benim çocukalrım 14 yaşında ve hayatlarında ilk kez beden eğitimi ve resim dersi aldılar. Ancak sadece otizmli bireylere yönelik Şükran Bilginer Özel Eğitim Merkezi gibi bir okulumuzun olmasını istiyoruz” dedi.

 

SOKAKLARDA HORLANDIM, DOLMUŞLARDAN ATILDIM
Otizmli çocuklarla ilgilenme ve sorumluluğunu alma görevinin ailede genel olarak annelerin üzerine atıldığını belirten Şeranoğlu, “Sorumluluk hep annelerin üzerine kalıyor. Anneler bu yükü üstlenmişler. Annelik içgüdüsü daha güçlü. Sanki çocuğun otizmli olması annenin suçuymuş gibi genel bir tavır söz konusu. Toplum baskısı bizlerin üzerinde, ‘ne yaptın da çocuk engelli oldu’ deniliyor. Yıllarca bu tip baskılarla mücadele etmek bizleri öfkelendiriyor. Toplum çok acımasız. Çocuklarım yüzünden sokaklarda horlandım, dolmuşlardan atıldım” dedi.

 

ÇOCUĞUMUN BAŞINA BİR İŞ GELSE…
Son günlerde artan çocuk istismarı olaylarına da değinen Saadet Şeranoğlu, “En kötüsü biz otizmli çocuk annelerinin yaşadığıdır. Kendini ifade edemeyen çocuklarımız var. Pedagoglar ‘çocuklarınıza çığlık atmasını öğretin’ diyorlar. Biz çocuklarımıza çığlık atmayı değil anne demeyi öğretemiyoruz. Çocuklarım heran böyle bir olaya maruz kalabilirler. Bizi düşünün hep tedirginiz. Çocuğum kaçacak diye korku kendimize göre önlemler alıyoruz ve her an diken üzerindeyiz” diye konuştu.

Kaynak: Manisa İnternet Haber

Otizm Tedavisi hakkında Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nun görüşü

thskOSB tanısı olan bireylerde tıbbi bozuklukların görülme sıklığıyla ilgili çelişkili çalışmalar olmakla birlikte, örneğin, İsveç’te yapılan çalışmalarda %37 gibi yüksek bir oran bildirilirken, diğer araştırmalarda %8-10 arasında tıbbi bozukluk olduğu bildirilmiştir. Eğer otizme ağır ya da çok ağır zeka sorunu eşlik ediyorsa tıbbi bozuklukların daha yaygın olduğu belirlenmiştir. OSB gösteren çocuklarda hem psikiyatrik eştanılar (katatoni, depresyon, anksiyete, hiperaktivite, ajitasyon, kendine zarar verme vb) hem de genel medikal eştanılar (epilepsi, gastraointestinal sorunlar vb.) kural olarak sık görülürler.

Tedavi iki boyutludur:

Medikal tedavi: Hastaların ilaçla tedavisi daha çok eşlik eden durumlara (epilepsi (sara), davranış sorunları, dikkat ve hareket sorunları, uyku sorunları, psikiyatrik bozukluklar, gastrointestinal sorunlar gibi) yöneliktir. Bu alanda yeni tedaviler ortaya çıkmakla birlikte otizmin ana bulgularına etkili bir ilaç tedavisi bulunmamaktadır.

Rehabilitasyon-Eğitim: Şu ana kadarki tıbbi gelişmelerde henüz çekirdek belirtileri düzeltecek tam tedavi edici bir tıbbi tedavi bulunamamış olduğundan ana belirtiler için rehabilitasyon/özel eğitim çalışmaları ön plandadır.

Kaynaklar

  1. Akçakın M (2001) Otizm El Kitabı. Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi.
  2. Akçakın M, Kerimoğlu E (1993) Otiztik bozuklukta tanı koyma ve belirti dağılımı
  3.  American Psychiatric Association (1994) Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, 3rd ed. Revised (DSM III-R) Washington DC: APA
  4. Fombonne E (2003) Epidemiological surveys of autism and other pervasive developmental disorders: An Update. J Autism Dev Disord, 4: 203-2011.
  5. Lord C, bailey A (2002) Autism Spectrum Disorders. In: Rutter M, Taylor E (eds). Child and Adolescent Psychiatry. London: Blackwell Science Ltd, 636-655.

Kaynak: thsk.saglik.gov.tr

Otizmde Erken Eğitim Müdahale Programları Hangileridir

gokce-gulenOtizmin nedenleri nelerdir? Otizm nasıl teşhis edilir? Otizmde erken eğitim müdahale programları hangileridir? Otizm nasıl tedavi edilir? İstanbul Şişli Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı Gökçe Gülen otizmle ilgili merak edilenleri yazdı

Otizmin, çocuğun sosyal etkileşimini, sözel ve sözel olmayan iletişimini, eğitsel performansını olumsuz yönde etkileyen, yaşam boyu süren gelişimsel bir bozukluk olduğunu söyleyen Öğretim Görevlisi Gökçe Gülen, “Kaynağı psikolojik değil, nörolojiktir; beynin işlev bozukluklarına bağlıdır” diyor. Gülen, otizmin nedenleri ve tedavi yöntemleri ile ilgili ebeveynlere önemli bilgiler veriyor.

Otizmin erkek çocuklarda görülme sıklığının kızlardan 4 kat fazla olduğuna dikkat çeken Gökçe Gülen, otistik kız çocuklarında ise daha fazla dil ve bilişsel problemlerin görüldüğünü dile getiriyor. Dünya sağlık örgütü raporuna göre Türkiye’de yaklaşık 100 bin otizmli çocuk olduğunu ifade eden Gülen, “Ortalama tanı koyma yaşı 36 aydır. Ancak otizm belirtileri 18 aydan önce ortaya çıkar. Bazı çocuklar 12-18 ay arası normal gelişim gösterirler, daha sonra gerilemeye başlarlar” diye açıklıyor.

OTİZMİN NEDENLERİ NELERDİR?

Otizmin nedenlerinin kısa bir zaman önce bilinmediğini ifade eden Gökçe Gülen, “Artık otizmin nedenleri nelerdir? sorusuna farklı cevaplar verebiliyoruz. En önemlisi şu ki otizmin tek bir nedeni yok ve yine aynı şekilde tek bir çeşit otizm yok. Son beş yıldır, bilim adamları nadir gen değişiklikleri ya da mutasyonları otizm ile ilişkilendirmektedir. Otizm vakalarının çoğunda erken beyin gelişimini etkileyen, genetik ve çevresel faktörlerin bir arada otizme neden olduğu görünür” diyor.

Gebelik sırasında ebeveyn yaşı (anne ve baba her ikisi de) ve maternal hastalık, doğum sırasında oksijen yoksunluğu gibi bazı zorlukların bebeğin beyin gelişimini değiştirebileceğine vurgu yapan Gülen, bu faktörlerin etkisiyle gelişen otizme ebeveynin neden olmadığını kaydederek, şöyle konuşuyor: “Aksine, bu çevresel koşullar genetik risk faktörleri ile kombinasyon halinde olunca otizm riskini artırmaktadır. Son araştırmalar giderek artan bir şekilde anne adayının gebelikten önce ve sonra folik asit açısından zengin bir diyetle (en az 600 mg günde) veya folik asit içeren vitamin alarak veya yiyerek otizmli bir çocuğa sahip olma riskini azalttığını göstermektedir Son yıllarda yapılan araştırmalar organik bozuklukların da otizme neden olduğunu ortaya çıkarmıştır.”

OTİZM NASIL TEŞHİS EDİLİR?

Öğretim Görevlisi Gökçe Gülen, “Aşağıdaki listede çocuğunuzun bir otistik spektrum bozukluğu için risk altında olduğunu işaret edecek belirtiler yer almaktadır. Çocuğunuz aşağıdakilerden herhangi birini sergiliyorsa, bir değerlendirme yapması için çocuk doktoruna ya da psikoloğuna gitmelisiniz” diyerek bu belirtileri şöyle sıralıyor:

•             Altı ay ve sonrasında hiçbir gülümseme veya diğer sıcak, neşeli ifadeler yoksa

•             Dokuz ay ve sonrasında seslere, gülümsemelere veya diğer yüz ifadelerine tepkisi yoksa

•             12 aylıkken babıldamaları yoksa / jestleri taklit etmiyorsa

•             16 aylıkken hiçbir kelimesi yoksa

•             24 aylıkken iki kelime den oluşan anlamlı cümle öbekleri kurmuyorsa

•             Her yaşta konuşma ya da sosyal becerilerden herhangi birinin kaybı varsa

ERKEN EĞİTİM MÜDAHALE PROGRAMLARI HANGİLERİDİR?

Bilimsel çalışmalar erken eğitim müdahalelerinin yararını kanıtladığını belirten Gülen, “Başlıcası “Uygulamalı Davranış Analizi” (ABA) dir. Bilimsel çalışmalar erken yoğun davranışsal müdahalenin otistik küçük çocuklarda öğrenme, iletişim ve sosyal becerileri geliştirdiğini ortaya koymuştur. Erken müdahalenin sonuçlarını değişir iken, bundan bütün çocuklar yararlanabilir” diye konuşuyor. Tüm iyi erken müdahale programlarının belli ortak özellikleri olduğunu söyleyen Gülen, bunları şöyle açıklıyor:

√  Haftada en az 25 saat çocuk için yapılandırılmış eğitim/ terapötik faaliyetler yer almalıdır.

√ Programın içeriğinde akranları ile etkileşim olanakları olmalıdır.

√ Programda bir doktor, konuşma-dil terapisti ve uğraşı terapisti de içeren multi disipliner bir ekip olmalıdır. İyi eğitilmiş, otizmin tedavisi konusunda uzman ve deneyimli bir profesyonel ekip gözetiminde müdahale çocuğa yardımcı olabilir.

 √ Müdahale otizmden etkilenen çekirdek alanlara odaklanmalıdır. Bunlar sosyal beceriler, dil ve iletişim, taklit, oyun becerileri, günlük yaşam ve motor becerileri içerir.

Gökçe Gülen, Amerikan Otizm Derneğinin kriterlerine göre bir çocuğun otistik olarak kabul edilebilmesi için, aşağıdaki listede yer alan semptomların en az yarısını taşıyor olması gerektiğini de ifade ediyor.

•             Diğer çocuklarla iletişim kurmada güçlük.

•             İşitmiyormuş gibi davranma.

•             Öğrenmeye direnç gösterme.

•             Tehlikelerden korkmama.

•             Değişikliklere direnç gösterme.

•             İhtiyaçlarını jestlerle işaret etme.

•             Yersiz gülme veya kıkırdama.

•             Fiziksel temastan hoşlanmama ya da karşı koyma.

•             Aşırı hareketlilik.

•             Göz temasından kaçınma.

•             Cisimleri çevirme, döndürme.

•             Nesnelere aşırı bağlılık.

•             Tekrarlanan tek düze oyun

OTİZM NASIL TEDAVİ EDİLİR?

“Her otistik çocuk veya yetişkin benzersizdir ve kendine has özellikleri vardır” diyen Gökçe Gülen, bu nedenle her otizm müdahale planının çocuğun özel ihtiyaçlarına yönelik geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Tedavinin davranışsal tedaviler, ilaçlar veya her ikisini de içerebileceğine dikkat çeken Gülen, “Birçok otizmli kişi, uyku bozuklukları, nöbetler ve gastrointestinal (Gİ) sıkıntı gibi ek tıbbi şikâyetler de taşır.  Bu koşullar öğrenme ve dikkat becerilerini de etkilemektedir. Tedavinin en önemli kısmı erken ve yoğun eğitim müdahalesidir. Aileyle yakın çalışacak profesyonel bir ekiple çalışmak, çocuğu eğitirken aileyi de bu eğitimin içine katmak çok önemlidir. Bazı erken müdahale programlarında terapistler eğitim için eve gider.  Diğer programlar özel bir eğitim merkezi, sınıf veya okul öncesi eğitimle devam eder” diyor.

Otizm tanılı bir çocuğun zamanla dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, anksiyete bozukluğu ya da asperger sendromu gibi nispeten yüksek işlevli formuyla karşımıza çıkabileceğini belirten Gülen, şu anki bilgilerle çocuğun gelecek yıllarda nasıl bir gelişim ve değişim göstereceğine dair bir tahminde bulunamadıklarını söylüyor.

İstanbul Şişli Meslek Yüksekokulu

Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı Gökçe Gülen

Kaynak: Eğitim Tercihi

Otizm Nedir, Otizm Tanısı Nasıl Konur, Otizmin Belirtileri nelerdir?

otizm-nedir-otizm-tanisi-nasil-konurUzman Psikolojik Danışman Bedi Aydın, bütün bu soruların cevabını verdi ve otizmli bireylerin neler yapabileceğini, neler yapamayacağını sıraladı.

Otizm nedir?

0-3 yaş aralığında ortaya çıkan ağır gelişim bozukluğuna neden olan bir durumdur. Araştırmacılar otizmin beyin işlev bozukluğundan kaynaklandığını ortaya koymaktadır. Ancak beynin işlev bozukluğu göstermesine neden olan etmenler hakkında kesinleşmiş bir bulgu bulunmamaktadır. Otizm beyin işlev bozukluğundan kaynaklanmakta ancak beynin işlevini neyin veya nelerin bozduğunu bilinmemektedir.

Son yıllarda karşılaşma sıklığı dramatik ölçüde artmış ve bazı öngörülere göre artma hızının devam edeceği öngörülmektedir. ABD verilerine göre 2013 yılı için görülme sıklığı 88 doğumda 1 olarak saptanmıştır. Ülkemizde 110 doğumda 1 olduğunu öne süren kaynaklar vardır. Bu da günde yaklaşık 30 otistik veya otizm spektrum bozukluğu yelpazesinde yer alacak bebek doğduğu anlamına gelmektedir.

Erken dönem öğrenmeleri insan yaşamında çok önemli ve belirleyici yer tutar. Bu dönemdeki öğrenmeler gelecekteki karmaşık bilgileri anlamamıza zemin oluşturur. Bu dönemi kaçıran otizm tanısı almış çocukların ciddi öğrenme güçlükleri çektikleri görülmektedir. Özellikle çevreleriyle ilişkiye geçme, ilgi gösterme ve etkileşim kurmada zorlanmaktadırlar.

Otizm tanısı nasıl konur?

Otizmin yaygınlığı ve sonuçları dikkate alındığında toplumsal duyarlılığın, farkındalığın önemi artmaktadır. Tüm toplumun ve daha çok anne-baba adaylarının bu konuda bilinçlendirilmesi hayati öneme sahiptir. Çünkü resmi tanının konması değil, erken konması değerlidir. Erken farkına varma anne-babanın bu konuda bilinçli olmasına bağlıdır.

Otizm tanısı alan çocuklar fiziksel olarak diğer çocuklardan farklılık göstermemektedirler. Bu nedenle tanılama için gerekli veriler “çocuğun gelişim süreci” ile ilgilidir. Bu süreçte gösterdiği performans tanı için gerekli verileri elde etmemizi sağlar.

Hamilelik döneminde otizm hakkında mutlaka aileye bilgi verilmeli ve çocuğun gelişiminde ortaya çıkabilecek aksaklıklarda neleri hangi sırayla yapmaları öğretilmelidir. Bu konuda sağlanacak başarı otizmi erken tanılama fırsatı yaratacaktır.

Bebeği olan anne-babaların özellikle dikkat etmeleri gereken noktalar

  • Dil gelişiminde gecikme: Genellikle bebekler dili öğrenmeye çok isteklidirler. Çok erken dönemde anlamsız sesler çıkarmaya başlar ve bir yaşına geldiklerinde birkaç sözcüğü anlamlı biçimde kullanmaya başlarlar. 18 aylık olduklarında 2-3 sözcükten oluşan cümleler kurabilirler. Eğer çocuğunuz 18 aylık olduğu halde birkaç sözcük söylemiyorsa tıbbi kontrole ihtiyaç vardır. Elbette ki tüm gecikmiş konuşmalar otizmden kaynaklanmaz ama bir önlem olarak çocuk psikiyatrisine göstermekte yarar olacaktır.
  • Sosyal gelişimde gecikme: Bebekler diğer insanlarla iletişim kurmakta isteklidirler. Kendilerine ilgi gösterenlere tepkide bulunurlar. Otizm tanısı almış çocukların diğer kişilere çok az veya hiç ilgi göstermemektedirler. Çevreleri ile ilişkileri oldukça sınırlıdır. Etraflarında dönen olayların farkında değillermiş gibi davranmaktadırlar. Bakışlar, yüz ifadeleri ve beden hareketlerinde belirgin farklılıklar gözlenmektedir.
  • İlgileri sınırlıdır: Çok az şeye ilgi gösterirler. Genellikle tekrar eden davranışlar sergilerler. Örneğin dönen nesnelere ilgi gösterir ve bu ilgi aşırı düzeyde uzun sürebilir.

Çocuklar farklı nedenlerle yukarıdaki özellikleri gösteriyor olabilirler. Ancak otizm tanısının erken konması hem çocuğunuz hem de ailenizin bu sorunla daha iyi başa çıkmasını sağlayacaktır. Dolayısıyla bu belirtileri gözlediğinizde çocuk psikiyatrisi bölümünün bulunduğu bir hastaneye başvurmalısınız.

Otizmin nedenleri

Otizmi ortaya çıkaran neden ya da nedenler henüz netlik kazanmamıştır. Bu konuda yoğun çalışmalar sürdürülmektedir. Pek çok faktörün otizmde etkili olabileceği düşünülmektedir. Kalıtsal özellikler gösterdiğini ve beyinde işlev bozukluğu yarattığı konusunda belirgin bir kabul görülmektedir. Ancak bunu yapan şey veya şeylerin ne olduğu konusu tartışmalıdır. Anne babaların kendilerini suçlayıcı bir tutum içine girmelerini gerektirecek bir neden olmadığını söylemek önemlidir.

Nasıl eğitim almalılar?

Tıbbi tanı ve tedavi yanı sıra özel eğitimden yararlanmak çok önemlidir. Özel eğitim, otizm tanısı almış çocuklar için yaşamsal değere sahiptir. Bu tanıyı alan çocukların özel eğitim ihtiyacı “uyanık oldukları” tüm zamanı kapsar. Yoğun ve bireye göre planlanmış özel eğitim programı sayesinde sosyal uyum becerileri, sözel iletişim becerileri, akademik becerileri gelişebilir.

Okul öncesi dönemde destek eğitimi veren rehabilitasyon merkezlerinden yararlanmanın yanı sıra ailenin de eğitim sürecine katılması gerekmektedir. Destek eğitim süreleri ve nitelikleri maalesef sınırlı olmaktadır. Ailenin özel eğitim uygulamaları konusunda geliştirilmesi şarttır. Anne-babanın bu sürece izleyici değil etkin katılımı gerekmektedir.

Ülkemizde bu alanda çalışan uzman sayısında sıkıntı çekilmektedir. Sadece otizm tanısı almış çocuklarla çalışmak üzere yetişmiş uzmanımız yoktur. Ancak özel eğitim alanında çalışan uzmanlardan bu konuya ilgi gösterenler özel bir çaba içinde olmaktadırlar. Otizm tanısı almış çocuklarımızın “otizm spektrum bozukluğu” çerçevesinde ayırıcı tanı alması da önemlidir (otizm, asberger, rett, çocukluk dezentegratif bozukluğu ve atipik otizm). Alt tanılar eğitim programının planlanmasında belirleyici rol oynamaktadır.

İyi düzenlenmiş eğitim programları ve uygulama sonucunda okul çağına gelen çocuklarımız “kaynaştırma eğitiminden” yararlandırılmalıdır. Engeli olmayan akranları ile birlikte aynı sınıfta okula gitmeli ve özel eğitim desteği almaya devam etmelidir.

Aileler özel eğitimin çok uzun bir süreç olduğunu erkenden benimsemelidir. Özel eğitim diğer engel gruplarında olduğu gibi otizm tanısı almış çocuklar için en önemli destektir.

Otizmli çocuklar neler yapabilir?

Otizm tanısı alan çocuklarımızın tümü aynı gelişmeleri göstermezler. İşin doğası gereği bu konuda da bireysel farklılıklar belirleyici olmaktadır. Erken tanı almış, doğru ve iyi planlanmış özel eğitim desteğinden gerektiği gibi yararlanan çocuklarımızın önemli bir bölümü kaynaştırma yolu ile eğitimlerini sürdürebilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki pek çok çocuğumuzun zihinsel gelişimi olumsuz etkilenmekte ve gerilik göstermektedir.

Medyada yer alan üstün özellikler gösteren otistikler maalesef birer istisnadır. Ailelerin bu konuda beklentileri gerçek temeller üzerine oturtmaları hem kendilerinin hem de çocuklarının ruh sağlığı açısından önemlidir.

Eğitimden maksimum düzeyde yararlanabilen ve ailesi konuya uyum sağlayan çocuklarımızın toplumsal işbölümünde yer edinebileceklerini söylemek mümkündür. Özellikle ortaokula kadar kaynaştırma eğitimini sürdüren çocuklarımız doğru yönlendirmeler sonucunda meslek liselerinde kendilerine uygun bir alan seçebilirler.

Otizmin yanı sıra ağır zihinsel geriliği olan çocuklarımızın bağımlı bir yaşam sürdürdükleri gözlenmektedir. Bu konuda özel eğitim çalışmaları özbakıma odaklanmalıdır.

Otizmli çocuklar neler yapamaz?

Otizm beyin işlev bozukluğu olarak tanımlanmakta ve bu durum gelişimi olumsuz etkilemektedir. Tüm çabalara rağmen bu olumsuz etkileri yok edebilmek günümüz olanaklarında mümkün değildir. O nedenle otizmin etkileri yaşam boyu sürecektir. Akademik becerilere dayalı beklentileri karşılamakta bu çocuklarımız başarısız olmaktadır. Yaşamı boyunca düzeyi azalmakla beraber birilerinin desteğine ihtiyaç duyacaktır. İçlerinden pek azı müzik, resim ve diğer sanat veya bilim alanlarında başarı gösterebilmektedir.

Ailelere öneriler

  • Özellikle anneler, çocukları ile ilgili yolunda gitmeyen bir şey gördüklerinde gecikmeden müdahale etmelidirler. “Babası da geç konuşmuş, zamanla geçer, takma kafanı her çocukta bu tür şeyler olur” türünden söylemlere kulak tıkamalıdır. Acilen bir uzmana danışmalıdır.
  • Tanı alan çocuğun anne-babası “neden” sorusunu kendi yetersizliklerinde aramamalıdır. Bu herkesin başına gelebilir. Otizm tanısı alan çocukların aileleri özellikle cezalandırılmak için seçilmiş değillerdir. Hayattın bilinmezlerinden biri olarak görmek ve bunda sonra yapılacaklara odaklanmak yapılacak en doğru şeydir.
  • Otizmin nedenlerini illaki öğrenmek istiyorsak bu alanda yapılan güvenilir bilimsel araştırmalara destek olmalısınız. Üniversitelerle iş birliği konusunda istekli olmak gelecekte bazı kazanımların yolunu açabilir.
  • Özel eğitimden erken yararlanmanın önemini kavrayın. Özel eğitim uzmanları ile iş birliği yapın ve birer özel eğitimci olmaya bakın.
  • Çocuğunuza öğrettiğiniz şeyi neden öğrettiğinizi ve ne işe yarayacağını sorgulayın. Gereksiz şeyler öğretmekle zaman kaybetmeyin.
  • Yasal bir hak olan kaynaştırma eğitimini sonuna kadar kovalayın.
  • Ortaokul bitiminde ağırlıkla meslek edindirmeyi hedefleyin.
  • Yalın ve kesin cümlelerle konuşun, “kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” tarzı işe yaramaz.
  • Çocuğunuzun yaşam alanlarını gereksiz eşyalardan arındırın, ortamı sadeleştirin.
  • Dışarıda birlikte zaman geçirin.
  • Sosyal etkinlikler konusunda aşırı olamayan zorlamalar yapın. Unutmayın, ona bırakırsanız bu tür bir ihtiyaç hissetmez.
  • Çocuğunuzla ilgilenen tüm uzmanlarla iş birliği yapın.

Kaynak: Peri Bebek

Otizm Orkestrası ve Korosu, “Biz Bize Paylaşımlar” etkinliğinde sahne aldı.

otizm-orkestrasiOtizm hastalar?ndan kurulu ?zmir Otizm Orkestras? ve Korosu, “Biz Bize Payla??mlar” etkinli?inde sahne ald?.

?zmir ?l Sa?l?k M�d�rl�?� Ara?t?rma ve Sa?l???n Geli?tirilmesi ?ubesince d�zenlenen “Biz Bize Payla??mlar” etkinli?i ?bn-i Sina Salonu�nda yap?ld?.

Otizm ve benzeri �zel durumlar?, ailelerin kavrama s�recini �zetleyen hikayenin sunumuyla ba?layan etkinlikte, ?zmir Otizm Derne?i ile Devlet effects of trenbolone Tiyatrosu, Opera ve Bale �al??anlar? Yard?mla?ma Vakf? (TOBAV) i?birli?iyle kurulan, ?zmir Otizm Orkestras? ve Korosu konser verdi.

Etkinlikte, en k���k �yesi 5, en b�y�k �yesi de 21 ya??nda otizm hastas? ki?ilerden olu?an orkestra ve koronun konserinin ard?ndan “�ocuk Ergen Sa?l??? ve Kronik Hastal?klar” konulu sunum da yap?ld?.

Kaynak: Avrupa Gazete

Otizm’li çocuğunu anlamak için !

2535Otizm 3 yaşından önce başlayan, ne yazık ki doktorların 3 yaşında teşhis koyabildiği sosyal etkileşimin niteliğini etkileyen, sınırlı davranışlara neden olan ve ömür boyu süren bir farklılıktır.

Uzmanlar elbet daha iyi bilir ama otizmli kişileri anlamak, davranışlarını anlamlandırmak pek de kolay bir eylem değildir. Şimdi tanışacağınız Timothy ise, otistik oğlunu anlayabilmek için oldukça yaratıcı bir yola başvuruyor.

Fotoğrafçı Timothy Archibald, otistik oğlu Elijah’ın 5 yaşından itibaren hayatını fotoğraflamaya başlıyor…

İşte o fotoğraflar için tıklayınız..

Otizmli çocukların sorunlarına nostaljik otomobilleriyle dikkat çektiler

otistik-cocuklarin-sorunlarina-nostaljik-5985049_oAdavos Grubu üyeleri, otizme dikkat çekmek amacıyla nostaljik otomobilleriyle şehir turu attı.

Adapazarı ilçesindeki Kent Meydanı’nda toplanan klasik araç tutkunları, özel eğitim merkezinde öğrenim gören otistik öğrencilerle bir araya geldi.

Gruptakiler, otizm konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla çeşitli afişlerle donattıkları araçlarla kent merkezinde konvoy oluşturdu.

Sakarya Özel Eğitim Uygulama Merkezi Müdürü Ahmet Göktaş, Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre her 88 çocuktan 1′inin otizm hastası olduğunu söyledi.

Otizmin bilinen en etkili tedavi yönteminin eğitim olması gerektiğini vurgulayan Göktaş, “Bu eğitimin erken yaşta verilmesi, topluma entegre olmalarında önem arz etmektedir. Bu açıdan bakıldığında otizmli bireylerin erken eğitim alabilmesi için otizmin toplumumuzda bilinmesi ve özel eğitim veren kurum ve kuruluşlardan mümkün olduğunca herkesin haberdar olması gerekmektedir” diye konuştu.

Kaynak: Haber Ahval

Engelliler Araştırma Enstitüsü Otizm Farkındalık ayı etkinliği

otizm-frkhbrEngelliler Araştırma Enstitüsü tarafından düzenlenen Otizm Farkındalık ayı etkinliği 25 Nisan Cuma günü Öğrenci Merkezi Salon 2009’da gerçekleştirildi. Etkinliğe Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Adnan Özcan ve Eskişehir Milli Eğitim Müdürlüğü Özel Eğitim Şube Müdürü Osman Yetkin katıldı. Prof. Dr. Özcan açılış konuşmasında şu sözlere yer verdi: ”Otizm farkındalık ayı kapsamında yapılan bu etkinlikten dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Bu otizm ile ilgili katıldığım ikinci etkinlik. Tüm dünyada Nisan ayı “Otizm Farkındalık Ayı” olarak çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır. Özel eğitime gereksinimi olan bireyler içerisinde yaygınlığı ya da görülme olasılığı artan oranda değişen grup olarak otizm, nörolojik bir yetersizlik olarak karşımıza çıkmaktadır.

Otizmle ilgili son veriler, ABD’de her 68 kişiden 1’inde bu durumun görüldüğünü karşımıza çıkarmaktadır. Yüzdeye vurduğunuzda ciddi anlamda yüksek bir oran. Erkeklerde, kızlara göre daha sık görülen otizmin sebepleri de bilinememektedir.

Bu da özel eğitim bağlamında durumun suistimale oldukça açık olduğunu göstermektedir. Bu yüzden otizmle başa çıkmanın en iyi yolu, erken başlayan uygun eğitim ya da müdahale sürecidir. Araştırmalar hangi teknik strateji ya da programların otizmde etkili olduğunu ortaya koymaktadır. İşte bunlardan bazılarını bu seminer kapsamında göreceğiz. Bu etkinliği düzenleyen Engelliler Araştırma Enstitüsüne teşekkür ediyorum.”

Milli Eğitim Müdürlüğü Özel Eğitim Şube Müdürü Osman Yetkin ise, özel eğitim konusunda rahat hissettiklerini, çünkü öğretmen yetiştirilmesinde, tanılarda ve tüm çalışmalarda böyle bir yapıya destek verilmesinin kendilerini onurlandırdığını söyledi.

Açılış konuşmalarının ardından Engelliler Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İbrahim H. Diken, enstitünün misyonunun bilimsel kaynaklı pratik bilgiler sunmak amaçlı farkındalık yaratmak olduğunu söyledi. Diken daha sonra “Doğal Dil Öğretimi” ile ilgili sunumu gerçekleştirdi. Diken sunumunda dilin, çocuk ve etkileşimde bulunduğu kişinin karşılıklı katkılarıyla edinildiğini ve geliştiğini belirtti.

“İyi işiten, iyi duyan ve uygun yanıt veren yetişkin olmamız gerekir”

Prof. Dr. Diken, çocuğun düzeyine uygun içsel yanıt vermenin, gün içerisinde çocukla etkileşime geçen bireyler olarak yapılması gereken en temel şey olduğunun altını çizdi. Çok fazla soru sormanın çocukla yapılan sohbetin ya da etkileşimin dengesini bozduğunu söyleyen Diken, çocuklara doğru soruların sorulması gerektiğini söyledi. Diken, çocukla etkileşimde çocuğun nasıl değil de neyi söylemek istediğine odaklanılmasını, söylemek istediği duruma ilişkin dilsel modeller sunmanın önemli olduğunu belirtti ve “Her çocuk, çocuktur. Çocuklar eğlenerek öğrenir.” diyerek sözlerini noktaladı.

Program, Doç. Dr. Onur Kurt’un “Video Model ile Öğretim” sunumu ile devam etti. Ardından Yrd. Doç. Dr. Burcu Ülke Kürkçüoğlu’nun “Etkinlik Çizelgesi ile Öğretim”, Doç. Dr. Serhat Odluyurt’un “PECS Kullanımı” ve Yrrd. Doç. Dr. Ramazan Akdoğan’ın “Otizmli Çocuk Anne-Babası Olmak”  isimli sunumlarından sonra program son buldu.

Kaynak: Anadolu Üniversitesi

Otizm Masaya Yatırıldı

otizm-masaya-yatirildiİlimizde 400’ün üzerinde otizmli çocuk var. Vali Yardımcısı Fahrettin Göncü, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Mahmut Aldatmaz, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdür Vekili Murat Yiğit, İl Milli Eğitim Müdür Vekili Halil Sanlı ile Halk Sağlığı Müdürü Ümit Mutlu Tiryaki geçtiğimiz gün Vali M. Celalettin Lekesiz’i makamında ziyaret etti ve otizm konusu geniş kapsamlı olarak masaya yatırıldı.

Toplantıda konuşan Vali Lekesiz, ilimizin önemli sağlık sorunlarından olan talasemi konusunda ciddi çalışmalar yapıldığını ve önemli somut sonuçlar elde edildiğini hatırlatarak, otizmle mücadele konusunda da çalışmalar yürütüleceğini ifade etti.

Vali Lekesiz, konu ile ilgili şunları dile getirdi: “Talasemi konusunun pek çok boyutu olduğunu, sorunun çözümüne doğrudan ya da dolaylı katkıda bulunacak pek çok kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütü bulunduğunu dolayısı ile bu sorunun serinkanlı şekilde paylaşılıp bir yol haritası oluşturulması, tüm kurumlarla paylaşılması gerektiğini müteakip zamanlarda paylaşmıştık. Diğer yandan otizm konusunda da aynı hassasiyetle çalışmalar yapmak gerektiğinin farkındayız.

Resmi rakamlar olmamakla birlikte ilimiz genelinde 400’ün üzerinde otizmli çocuk bulunduğunu, otizmli çocukların eğitim aldıkları takdirde yaşamlarını kendi başlarına sürdürebilecekleri ve pek çok başarıya da imza atabilecekleri konusunu ilgili derneklerden de öğrendik. Hem aileleri, hem kendileri, hem de toplumsal geleceğimiz açısından dünya yokuşunu çıkmaları için bunlara ihtiyaç duydukları destek verilmezse ciddi sorunların olabileceği anlaşılıyor.

Bu nedenle Halk Sağlığı Müdürlüğümüzle görüşüp otizmle mücadele konusunda kapsamlı bir yol haritası oluşturalım ve ondan sonra çalışma başlatalım, söz konusu çalışmanın içerisinde Üniversite, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü, Halk Sağlığı Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü ve diğer ilgili kurumlarımız da olsun demiştik. Bugünkü toplantımızda da Halk Sağlığı Müdürlüğü’nün konu ile ilgili sunumunu paylaşacağız ve bundan sonrası için yapılması gerekenleri birlikte değerlendireceğiz.”
Daha sonra Hatay Halk Sağlığı Müdürü Ümit Mutlu Tiryaki konu ile ilgili olarak hazırlanan taslak çalışmayı paylaştı.

Kaynak: Antakya Gazetesi

Otizm Farkındalık Günleri başladı

eskisehir_otizm_farkindalik_gunleri_basladiOtizm Farkındalık Derneği (OFDER) ve Anadolu Üniversitesi (AÜ) Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Zihin Engelliler Eğitimi Ana Bilim Dalı iş birliğinde düzenlenen ‘Eskişehir Otizm Farkındalık Günleri’ başladı.

Program kapsamında; Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) olan çocuklara sahip aileler için düzenlenen 4 haftalık etkinlik çerçevesince, birinci hafta ‘Aile Eğitim Programında Otizm Spektrum Bozukluğu ve Bilimsel Dayanaklı Uygulamalar’, ikinci hafta Araştırma Görevlisi Seçil Çelik tarafından ‘Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Çocukların Değerlendirilmesi’, üçüncü hafta Araştırma Görevlisi Sunagül Sani Bozkurt tarafından ‘Uygun Davranışların Artırılması-Uygun Olmayan Davranışların Azaltılması’ ve dördüncü hafta ise, Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Zihin Engelliler Eğitimi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Atilla Cavkaytar ve Araştırma Görevlisi Gözde Tomris tarafından ‘Aile Bilgi ve Destek Eğitim Programı’ konularındaki sunumlarıyla katılımcıların bilgi edinmesinin amaçlandığı ifade edildi.

Seminerin açılışında konuşan AÜ Edebiyat Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Başkanı Prof. Dr. Atilla Cavkaytar, yeni kurulan birimin lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin yetiştirilmesinde önemli bir uygulama kaynağı olduğunu belirterek, özel eğitim bölümünün akademik hizmetlerinin yanı sıra topluma dönük hizmetlerinin de önemli olduğunu vurguladı.

Kaynak: Eskişehir Gündem