Mayıs – Ağustos 2016 E-Bülten

Algı Özel Eğitim Kurumları tarafından Mayıs – Ağustos 2016 tarihlerinde gerçekleşen tüm çalışmalara göz atabilirsiniz..

Görüntüleyemiyorsanız tıklayınız..

[pdf-embedder url=”https://www.algiozelegitim.com.tr/wp-content/uploads/Algi-mayis-agustos-e-bulten-2016.pdf” title=”algi-mayis-agustos-e-bulten-2016″]

Ocak – Nisan 2016 E-Bülten

Algı Özel Eğitim Kurumları tarafından Ocak – Nisan 2016 tarihlerinde gerçekleşen tüm çalışmalara göz atabilirsiniz..

Görüntüleyemiyorsanız tıklayınız..

[pdf-embedder url=”https://www.algiozelegitim.com.tr/wp-content/uploads/algi-ozel-egitim-ocak-nisan-2016-bulten.pdf”]

ABA Terapisiyle Çocuğunuzun Yaşam Kalitesini Arttırın Mayıs 2013

kavram-myo-algi-aba-terapiÖzel gereksinimli çocuklara teşhis konduktan sonra ailelerin yaşadıkları süreç ve sonrasında izlenmesi gereken yol nedir?

Kavram Meslek Yüksekokulu’nda Algı ABA Terapi Merkezi işbirliğiyle düzenlenen seminerde, özel gereksinimli çocuklara teşhis konduktan sonra ailelerin yaşadıkları süreç ve sonrasında izlenmesi gereken yol ele alındı.

Öğretim Görevlisi Ümit Ertem’in moderatörlüğündeki “Özel Gereksinimli Çocuklarda ABA Yaklaşımının Etkisi” konulu seminerde Psikolog Yeşim Tuna, ABA programının yapısı ve işleyişi hakkında bilgi verdi. Tuna, Türkçe açılımı “Uygulamalı Davranış Analizi” olan ABA’nın otizmli, down sendromlu, zihinsel engelli çocukların eğitiminde, öğrencilerin problem davranışlarını değiştirmede, şirket çalışanlarının performansının arttırılmasında, bağımlılık davranışlarından vazgeçmede kullanıldığını anlattı. ABA’nın birey ile çevresi arasındaki ilişkiyi öğrenmeye yönelik kullanılan bir yöntem olduğunu ifade eden Tuna, bilimselliği kanıtlanmış bu yöntemin genellenebilir olduğunun altını çizdi. Tuna, ABA terapisiyle çocuğun yaşam kalitesinin arttırılabileceğini, özel gereksinimli bireylerin toplum içinde tek başlarına var olabilmelerinin sağlandığını söyledi.

Yas Tutuyorlar

Tuna’nın ardından söz alan Algı ABA Terapi Merkezi uzmanlarından Psikolog Evren Evrim Önal da özel çocukların ailelerinin yaşadığı psikolojik süreçleri anlattı. Önal, özel gereksinimli çocuğu olan ailelerin öncelikle durumdan kendilerini sorumlu tuttuklarını ve suçluluk duygusu hissettiklerini belirtti. Araştırmaların bu ailelerin sevdikleri birinin ölümünden sonra yas tutan kişilerle aynı tepkileri gösterdiğini ortaya koyduğunu anlatan Önal, “Şok, reddetme, öfke ve depresyon, suçluluk gibi duygular yaşıyorlar. Ancak yapılan araştırmalarda, sosyal desteğin ailenin duygusal durumunu olumlu yönde etkilediği bulunmuştur” dedi.

Çocuklara TV İzletmek Otizm’i Körüklüyor! Mayıs 2013

televizyon-cocukAlgı Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi uzmanlarından psikolog Özge Hoşgör, 2 yaşından önce çocuklara televizyon izlettirilmemesi için uyardı.

Televizyon otizmi tetikler mi?

Otizmin nedeni halen kesin olarak bilinmemekle birlikte uzmanlar, televizyonun otizmi tetikleyen bir unsur olduğu konusunda hemfikirler.

Uzmanlara göre, 0-2 yaş arasındaki bebeklerin günde 2 saatten fazla televizyon izlemeleri otizm belirtilerinin artmasına neden oluyor.
Otizm, ülkemizde her 150 çocuktan birinde görülüyor. Erkeklerde kızlara oranla 3-4 kat daha yaygın. Otizmin nedeni halen kesin olarak bilinmemekle birlikte genetik olduğundan kuşkulanılıyor. Henüz otizm geni bulunmasa da uzmanlar bir yandan çevre kirliliği, kimyasal maddeler gibi çevresel faktörlerin de otizmi tetiklediğini düşünüyorlar.

Tetikleyici bir diğer unsur da televizyon karşısında aşırı zaman geçirilmesi dikkat eksikliğine yol açar
Algı Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi uzmanlarından psikolog Özge Hoşgör,  bazı anne-babalar tarafından çocukların ağlamaması ve sakinleşmesi için günde 2 saat ve daha fazla süreyle televizyon karşısında oturtulduğuna dikkat çekti.

0-2 yaş arasında aşırı televizyon izleyen çocukların okul dönemlerinde dikkat eksiklikleri ve özel öğrenme güçlükleri yaşadığına işaret eden Hoşgör, “Televizyondaki renkli uyaranlara çocuklar bebeklik döneminden itibaren maruz kaldıklarında ekrandaki aksiyona odaklanıyorlar ve beyinleri normalden çok daha fazla yoruluyor. Bu durumda çocuklarda bebeklik döneminde sosyal uyaran eksikliğinden dolayı zayıf göz kontağı, dikkat dağınıklığı ve sosyal ilişkilerde yetersizlik gibi otizminde belirtileri olan faktörler kendini göstermektedir” dedi.
Televizyondan uzak dursunlar
Televizyonla otizm arasında nedensel bir ilişki bilimsel olarak kanıtlanmasa da “televizyon otizmi” denilen bir kavramın türediğini vurgulayan Hoşgör şöyle devam etti:
“Ancak unutmamak gerekir ki çocukta var olan otistik belirtiler aşırı televizyon izleme, bilgisayar oyunu oynamada gibi etkenlerle tetiklenmektedir.

Aileler 2 yaşından önce çocuklarına kesinlikle televizyon izlettirmemeleri gerek. Amerikan Pediatri Akademisi önlem olarak 0-2 yaş çocuklarının televizyon ekranlarından uzak durmaları gerektiğini önemle vurguluyor. Otizm belirtileri gösteren veya buna yatkın olan çocuklar, televizyona gösterdikleri ilgiyi çevreye ve insanlara gösteremezler. Ailelerin bu konuda çok dikkatli olması gerek. Otizm belirtileri gösteren çocukların özellikle 3 yaşından önce teşhis edilmesi tedavi şanslarını artırır.”

Milli Tenisçiler Özel Çocuklara Tenis Öğretti Nisan 2013

tenis-23nisan2Milli Tenisçiler Özel Çocuklara Tenis Öğretti

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde, Spor A.Ş ve Türkiye Tenis Federasyonu’nun Özdilek sponsorluğunda organize ettiği Uluslar arası Lale Cup ITF Womens Circuit Turnuvası kapsamında milli tenisçiler özel çocuklara tenis öğretti.

Göztepe’deki Kadıköy 60. Yıl Parkı içindeki  Gülbahçe tesislerinde bugün 23 Nisan coşkusu yaşandı.  22-28 Nisan tarihleri arasında düzenlenen Uluslararası Lale Cup kapsamında yarışan  tenisçiler ile Algı Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nde eğitim gören otizmli çocuklar biraraya geldi. Milli tenisçiler Çağla Büyükakçay, Pemra Özgen ve Ukraynalı tenisçi Yuliya Beygelzimer, otizmli çocuklara raket tutmayı, top sektirmeyi ve topa vurmayı öğrettiler.  Çocuklar çok keyifli vakit geçirirken,aileleri özel çocukların  eğitiminde sporun büyük önem taşıdığını vurgulayarak organizasyonu yapanlara teşekkür ettiler.

Farklı Çocuklardan Özel Gösteri Nisan 2013

2013.04.Farkl_ocuklardan_zel_GsteriBirleşmiş Milletler tarafından  “Otizmde Farkındalık Ayı” ilan edilen nisan ayında özel çocuklar fark yarattı.  Sevilen sanatçı Gökhan Tepe’nin de destek verdiği özel çocuklar, dans gösterileri ve tiyatro oyunu sahnelediler.

Algı Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi tarafından Ortaköy Afife Jale Sahnesi’nde düzenlenen etkinliği yaklaşık 200 kişi izledi. Etkinliğin açılış konuşmasını aynı zamanda otizmli bir genç annesi olan, Algı Özel Eğitim Merkezi kurucularından Parin Yakupyan yaptı. Yakupyan, otizmlilerin özürlü değil sadece farklı olduğunu vurgulayarak, “Okulda, sokakta, tiyatroda, sinemada her zaman çocuklarımızdan rahatsız oluyor… Sokakta ağlayan, hırçınlık yapan bir çocuk gördüğünüzde annesini suçlamadan önce bir düşünün. O çocuk, otizmli olabilir ve sadece çevrisini sizden farklı algıladığı için rahatsız olmuş olabilir” dedi.

Konuşmanın ardından çocuklar şiirler okudu, dans gösterileri, müzik dinletileri sundular, anne-çocuk ilişkisini anlatan mini bir tiyatro gösterisi sahnelediler. Etkinliğin sonunda çocuklar birlikte halay çektiler.

Etkinliği izleyen sanatçı Gökhan Tepe de çıkışta yaptığı açıklamada, kendisinin de otizmle ilgili birçok şey öğrendiğini ve artık farkındalığının arttığını söyledi.

 

 

Otizmin İç Sesi Birsen Başar Otizmi Anlattı Nisan 2013

BİRSEN-BASARAlgı Özel Eğitim Merkezi & “Otizmi Fark Et, Yaşamı Paylaş!” işbirliğinde

OTİZMİN İÇ SESİ : BİRSEN BAŞAR

12 Nisan’da otizmin iç dünyasını paylaştı

Hollanda’da doğan ve ancak 21 yaşındayken otizm teşhisi konulan Birsen Başar, otizm’lilerin çok daha net konuştuğunu ancak bunun yadırgandığını söyleyerek, “Sizler daha dolambaçlı davranıyorsunuz. Olduğunuz gibi olsanız dünya daha güzel bir yer olur” dedi.

21 yaşında aldığı otizm teşhisinden sonra hayatı boyunca yaşadığı iletişim ve davranış sorunlarının nedenlerini keşfeden Birsen Başar, hayatı ve insanları algılayışındaki farklılıkları anlatabilecek beceriye sahip, yüksek işlevli yetişkin bir otizmli olarak dikkat çekiyor.

Nisan Dünya Otizm Farkındalık Ayı’nda Türkiye genelinde farklı etkinliklere katılacak olan Birsen Başar, 12 Nisan Cuma günü Algı Özel Eğitim Merkezi işbirliğinde “Otizmi Fark Et, Yaşamı Paylaş!” kampanyası dahilinde otizmden etkilenen çocukların aileleri ile tüm otizm dostlarının katıldığı bir söyleşi gerçekleştirdi.  Otizmlilerin ailelerinin sorularını da yanıtlayan Başar, okul döneminde sınıf arkadaşlarının da öğretmenlerinin de kendisini dışladığını belirterek, “Otizm teşhisi konduktan sonra durum değişmedi. Yine aralarına almadılar. Bu duruma çok üzüldüm.  Sürekli yalnız kalıyordum” dedi. Önüne hedefler koyduğunu ve bunları gerçekleştirmek için kendini zorladığını anlatan Başar, Türkiye’de otizmli olan gençlerin konuşmadığı yönündeki eleştilere de “Konuşsalar, ortaya çıksalar ne olacak ki… Aranıza alacak mısınız?” diye karşılık verdi.

Birsen Başar, otizmlilerin her zaman daha net konuştuğunu, yalan söylemediğini vurgulayarak, “Sizler daha dolambaçlı davranıyorsunuz. Olduğunuz gibi olsanız dünya daha güzel bir yer olur… İnsanları kırmamak için yalan söylemek  zorunda değilsiniz” diye konuştu.

Başar, Türkiye’de otizmlilerin eğitimine yönelik bir merkez açmayı hedeflediğini vurguladı.

Birsen Başar’ın hikayesi, otizmin iç sesi…

Birsen Başar, 4 Ocak 1986’da öğretmen bir baba ve ev hanımı annenin ilk çocuğu olarak Breda, Hollanda’da dünyaya geldi. Lise öğrenimini 2003’te tamamlayan Birsen, 2007 yılında Ekonomi, Hukuk ve İşletme dallarında üniversiteyi bitirdi. Ortaokul ve lise çağlarında, sosyal yaşama uyum sorunları yaşayan Birsen, diğer öğrenciler ile iletişim kuramadığı için teneffüslerde yalnız kaldı, sırasında hep yalnız oturdu. Ailesinin desteğiyle eğitimini sürdüren Birsen’in akademik başarısı, iletişim problemlerini dengelemesini sağlasa da, okul dışında kalan boş zamanları da hep arkadaşsız geçti. Değişikliklere gösterdiği tepki nedeniyle, tatillerde Türkiye’de geçirdiği dönemler de zorluklar içeriyordu.

İlk kez 12 yaşında aile hekimine okuldaki sosyalleşme problemleri nedeniyle başvuran Birsen, sorularına yanıt bulamadı. Daha sonraki yıllarda okulunun da yönlendirmesi ile farklı kurumlar ve psikiyatristler ile görüşen Birsen’in durumu uzmanlar tarafından göçmen bir ailenin çocuğu olduğu için iletişim kuramama, şımarıklık gibi nedenlere bağlandı, ancak o yaşlarda aldığı grup terapilerine rağmen Birsen’in sorunları hiç tükenmedi.  Ta ki 21 yaşında, 2007 Haziran ayında otizm teşhisini alana dek…

Otizm teşhisi sonrasında kendisi gibi otizmliler ile tanışan Birsen, teşhisten sonraki süreçte kendisini “daha iyi anlamaya başladığını ifade ediyor. Türkiye’deki otizmli gençler ile tanışmak için, internet üzerinden otizmli çocuk aileleri ile bağlantı kursa da, başlangıçta kendisini ifade eden yetişkin bir otizmliye alışkın olmayan aileler tarafından çoğunlukla yanlış anlaşıldı.

Otizm farkındalığını artırmak için Hollanda ve Türkiye’de seminerler veren Birsen Başar‘ın 2010’da Hollanda, Belçika ve Türkiye’de yayınlanan ilk kitabı “Ben de Artık Fark Edilmek İstiyorum”un ardından ikinci kitabı Nisan ayında kitapevlerinde yerini alacak. Dünyada nadir görülen örnekler gibi otizmin iç dünyasını yazarak anlatanBirsen Başar, 4 dil biliyor, yaşadığı kentin belediyesinde çalışıyor ve aldığı eğitim sayesinde kendi günlük hayatını sürdürme yetisine sahip.

Birsen, 2009’dan bu yana otizm farkındalığını artırmak için farklı ülkelerde yüzün üzerinde seminerler gerçekleştirdi. Bu yıl 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü’nde Hollanda’da yayınlanan kendi hayatından kesitler anlatan belgeseli “Birsen” beğeni topluyor. Nisan sonunda ikinci kitabı Türkiye’de İlkim Ozan Yayınları tarafından yayınlanacak olan Birsen’in arzusu, otizmin sesini duyurmak için belgeselinin Türk TV kanallarından birinde de yayınlanması.

10-21 Nisan tarihleri arasında Türkiye’de otizm etkinliklerine katılacak olan Birsen Başar, İstanbul dışında Ankara, Kastamonu, Samsun ve Trabzon’da ailelere ve otizmi merak edenlere sunumlar gerçekleştirecek.

“Birsen” Belgeseli kısa özeti için http://www.youtube.com/watch?v=IdrkyiC7MRk

ALGI ÖZEL EĞİTİM MERKEZİ

Dr. Garbis Yakupyan ve finans uzmanı Parin Yakupyan, 2000 yılında doğan ikizlerinden Garen’e otizm teşhisi konmasıyla birlikte bildikleri ama çok da farkında olmadıkları otizmle tanıştılar. Oğullarının eğitim sürecinde yaşadıkları güçlükler ve belirsizlikler onları bir özel eğitim merkezi açmaya yöneltti. 2007 yılında Mecidiyeköy’de Algı Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’ni kurdu. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı merkezde sadece otizmliler değil, özel gereksinimli tüm bireylere hizmet vermeye başladılar. Bu süreçte, bizzat kendilerinin de katıldıkları eğitimlerde, seminerlerde, bu alanda uzmanlaşmış akademisyenlerin aktarımlarından otizmin tek tedavi yolunun yoğun eğitim olduğunu öğrendiler. Amerika’da çok uzun yıllardır yoğun olarak kullanılan Uygulamalı Davranış Analizi (Applied Behavior Analysis-ABA) yöntemini Türkiye’de en doğru kullanan merkezlerden biri haline geldiler. Amerika’da bu alandaki sayılı uzmanlardan olan Nicky Nükte Altıkulaç’ın süpervizörlüğünde oluşturulan programlar doğrultusunda yoğun ve kişiye özel eğitim uygulayabilecek terapistler yetiştirdiler. Bir yandan da bir dizi seminer, sergi, tiyatro gibi etkinliklerle otizmde farkındalık yaratmak için çabalamaya devam ediyorlar.

Neden “Otizmi fark et, yaşamı paylaş!” diyoruz?
Son yıllarda giderek artan otizm farkındalık kampanyaları, otizmin daha fazla bilinmesi sağladı, ancak farkındalık, otizmli bireyler için sosyal hayat ve haklar açısından pek fazla değişiklik sağlamadı. Evet, otizmin farkındayız, son yıllarda giderek çoğaldığını biliyoruz ama ne yapıyoruz otizmin sorunlarını çözmek için?
Otizmli bireylerin sorunları sayıları arttıkça, gün geçtikçe büyüyor. Artık, farkında olmanın bir adım ötesine geçip, sorunlarına ve çözümlerine odaklanmamız gerekiyor. Otizmli bireylerin hayata katılabilmeleri için, toplumun geri kalanının ayrımcılıktan uzak durarak yaşamı paylaşmayı öğrenmesi gerekiyor.
FELSEBİYAT Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Arda Özgüven ile otizm aktivisti M. İrem Afşin’in Proje EşKoordinatörlüğü’nde gönüllü bir ekip ile sosyal mecrada düzenlenen 2013 Nisan Otizm Kampanyası, bu bakış açısıyla, “otizmin farkındaysanız, o zaman bizimle yaşamı paylaşın” üzerine konumlandırıldı. Otizmle ilgili herhangi bir sivil toplum kuruluşunu temsil etmeyen kampanya, katılmak isteyen herkese Nisan süresince açık.
“Çünkü yaşamı paylaşmak, sorunları da paylaşmaktır!“ mottosuyla yola çıkan kampanya bünyesinde kampanya mesajlarını içeren viral film, Twitter hashtag/etiket çalışması #otizmifarketyasamipaylas, halen 110 blogun katıldığı #2NisanOtizmOrtakYayın projesi ile farklı görsel çalışmalar ve Nisan ayı boyunca sürecek etkinlikler yer alıyor.
Kampanya ile ilgili detaylı bilgiler için www.felsebiyatdergisi.com / Twitter: @iremafsin @ardaozguven

Otizm Tanısı Kondu Ne Yapmalı Mart 2013

otizm tans kondu ne yapmalOtizm Tanısı Kondu, Ne Yapmalı?

Çocuğunda farklı davranışlar gözlemleyen aileler, nereye başvuracaklarını bilmiyorlar.

Çocuğunuzda yaşıtlarından farklı davranışlar gözlüyorsanız bir şeylerin yanlış gittiğinden şüphelenmeye başlamalısınız. Seslendiğinizde bakmıyorsa, sizinle ve başkalarıyla göz kontağı kurmuyorsa, oyuncaklarla amacı dışında oynuyorsa, konuşmada gerileme veya gecikme varsa, 12 aylıkken hiçbir mimik ifadesi ve heceleme yoksa tekrarlayan el ve vücut hareketleri varsa, söylenenleri duymuyormuş gibi davranıyorsa, bazı kelimeleri amaçsızca tekrarlıyorsa çocuğunuzda otizmin varlığından şüphe edebilirsiniz. Peki, böyle bir şüpheniz varsa ilk olarak nereye başvurmalınız?

Algı Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi psikologlarından Dilek Erzenli, çocuğunda farklı davranışlar gözlemleyen ailelerin nereye başvuracağını bilmediğini söyledi. Otizm tanısının sadece konunun profesyonelleri tarafından konulabileceğini vurgulayan Erzenli, bu uzmanların da çocuk ve ergen psikiyatristleri ile çocuk nörolojisi uzmanları olduğunun altını çizdi.

Otizmin ilaçla tedavisi olmadığını ancak obsesyonlar, öfke kontrolü gibi istenmeyen davranışları azaltmak için ilaç verildiğini anlatan Erzenli, “Çocuk psikiyatristleri çocuğu gözlemleyip, doğumundan itibaren geçen sürenin öyküsünü alır, psikolojik testler ve tıbbı tahliller ister. Bütün bu süreçten sonra tanı koyar. Otizm teşhisi konan çocuk, ilerleyen yıllarda düzenli olarak çocuk psikiyatristini ziyaret etmeli, ilaçların etkisi ve çocuğun durumu kontrol altında olmalıdır” dedi.

Erzenli, frajil X sendromu , angelman sendromu, tuberoskleroz, bazı kromozom bozuklukları ve bazı nörolojik hastalıklarda da otizm belirtileri görüldüğünü ancak bunların tanısının çocuk nöroloğu tarafından konulduğunu belirterek, “Bazı durumlarda otizme eşlik eden epilepsi de çocuk nöroloğu tarafından tedavi edilir” diye konuştu.

Tanı konulduktan sonra yapılacaklar

Erzenli, otizm tanısı konulduktan sonra yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı:

“Bazı devlet hastaneleri, askeri hastaneler ve üniversite hastanelerinde bulunan özürlü sağlık kurullarına başvurmalısınız. Bu kurullarda nöroloji, psikiyatri, dahiliye, kulak burun boğaz, genel cerrahi uzmanları bulunur. Bu kurul çocuğunuza özürlü sağlık raporu verir. Bu raporla vakit kaybetmeden size en yakın özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine başvurabilirsiniz. Bu merkezlerde verilen eğitimin aylık 12 saati devlet tarafından karşılanır. Ama tavsiye edilen aylık eğitim süresi ayda en az 80-140 saat arasında olduğu düşünülürse 8 saat verilen eğitim hakkı çocuk için yeterli olmaz. Bu nedenle siz de ek olarak ücretli dersler almalısınız. Eğitimcinizin sizi ve evdeki diğer bireyleri de eğitmesi gerekebilir.”

 

Farklı Gelişim Gösteren Çocuklara Teşhiste Testler Büyük Önem Taşıyor Mart 2013

farkli-gelisenlerde-otizm-ve-testlerOtizm tedavisi testlerden başlıyor

Uzmanlar, otizmin teşhisinde doğru sonuç verecek olan testlerin uygulanmasının en az terapi programı kadar önemli olduğunu vurguladılar. Bilimsel olmayan testlerin teşhisi ve müdahaleyi geciktirdiği uyarısında bulundular.

Algı ABA Terapi Merkezi uzman psikologlarından Evren Evrim Önal, farklı gelişim gösteren çocuklara yapılan testlerle yoruma dayalı olmayan bilimsel veriler elde edildiğini belirterek, “Özel eğitim alanında, farklı gelişen çocukların gelişimsel özelliklerinin değerlendirilmesi, uygulanan testlerden elde edilen verilerden yola çıkılarak, en iyi bireysel terapi programının hazırlanmasına ve uygulanmasına, bilimsel bir temel oluşturur” dedi. Testlerin özel eğitim almış uzmanlar tarafından yapılması gerektiğinin altını çizen Önal, “Farklı gelişen çocukların değerlendirilmesi, gelişimi, alınması gereken önlemler ve yapılması gereken müdahaleler için karar verebilmek amacıyla farklı değerlendirme araçları kullanılmalıdır” diye konuştu.

Önal, çocuğun takvim yaşı ile gelişimsel yaşı arasındaki farkın sayısal büyüklüğünden öte zayıf olan becerilerin tespitinin daha önemli olduğunu vurgulayarak, “Farklı gelişen çocuğun testlerle değerlendirmesi yapılmadan, bir terapi programının hazırlanması ve uygulanması, hatalı ve yararsız olacaktır ve bilimsel değildir” dedi.

Önal, Algı ABA Terapi Merkezi supervizörü Nükte Altıkulaç’ın Amerika’da kullanılan birçok testlere ulaşabilmelerinin avantajlarını ailelere ve eğitim alan çocuklara yaşattığını da dile getirdi. Diğer konularda olduğu gibi testler konusunda da özel eğitim alanındaki tüm güncel gelişmeleri yakından takip edebiliyor olduklarının da altını çizdi.

 

 

Otizmli Çocukların Sınırları ABA ve Sporla Genişliyor Şubat 2013

otizm-ve-sporOtizmli Çocukların Sınırları ABA ve Spor Eğitimiyle Genişliyor

Uzmanlar, otizmli çocukların spor sayesinde sosyal iletişimlerinin arttığını, hiperaktivite ve uyku sorunlarının da azaldığını vurguladı.

Otizmlilerin eğitiminde bilimselliği kanıtlanmış tek yöntem olan ABA (Applied Behavior Analysis-Uygulamalı Davranış Analizi) terapisini uygulayan Algı ABA Terapi Merkezi’nin Beden Eğitimi Öğretmeni Ömer Erkan, öncelikle öğrencilerin belirli testlerden geçirerek güçlendirilmesi gereken yönlerini öğrendiklerini söyledi.

Erkan, sporun otizmli çocukların aileleri dışında değişik sosyal ortamlara girmesine, farklı insanlarla iletişim kurmasına, kurallar çerçevesinde hareket etmesine olanak sağladığını belirterek, “Spor yapan otizmli çocukların doğayı ve çevreyi algılamalarının değiştiği ve farkındalıklarının arttığı saptanmıştır” dedi. Spor sayesinde hem bedensel hem ruhsal bir rahatlama sağlanması nedeniyle otizmli çocuklarda sık görülen hiperaktivite ve uyku sorunlarının azaldığını vurgulayan Erkan, çocukların performanslarının da eskiye oranla daha iyi olduğunu söyledi.

Otizmli çocukların basketbol, ip atlama, yüzme, tenis gibi sporlarda büyük kas becerilerinin kullanılmasını gerektiren bazı hareketleri daha güç öğrendiklerinin, küçük kas becerilerinde de zayıf olduklarının, yaşıtlarıyla çok seyrek iletişime girdiklerinin altını çizen Erkan, sporun etkilerini şöyle sıraladı:

  • Otizmli çocuklarda kasların güçlenmesi el göz ve denge koordinasyonunun artması ve gelişmesini sağlar.
  • Vücutlarını tanırlar.
  • Beden dili, jest mimik kullanmalarına katkı sağlar.
  • Bireyin ihtiyacı olan uyaranları hareket çalışmalarıyla merkezi sinir sistemine iter.
  • Kazandıkları becerileri günlük hayata aktarma becerisini geliştirirler.
  • Hayata bağlanmalarına yardımcı olur.
  • Yaşam kalitelerini yükseltmekte rol oynar.

Erkan, “Bu nedenle otizmli çocuklarda hareket geliştikçe oyun oynama becerileri, iletişim becerileri, yaşıtlarıyla kaynaşma ve materyal kullanımı, dikkat süresi ve anlama dilinin gelişimi artmaktadır. Ayrıca otizmli çocukların sportif eğitimlerde bağımsız olarak birtakım becerileri artmakta ve sosyal uyumsuzlukları çözebilmektedir. Bu yüzden çocuğun hareket eğitimini ve sporu hayatının bir parçası haline getirmeliyiz” diye konuştu.