Hamileyken Bebeğinizin Tüm Hayatını, Yedikleriniz Etkiliyor

hamile-otizmUzmanlar, anne adaylarının hamilelik sırasında beslenmesinin, bebeklerinin DNA’sında önemli değişiklikler oluşturduğunu belirtiyor.

Bebeklerinin uzun vadeli sağlık durumunda etkili olduğu için annelerin beslenme tavsiyelerini dikkatle izlemesi gerektiğinin altını çizen uzmanlar, genlerimizi değiştiremesek bile, yaşam tarzımızın genlerimizin nasıl işleyeceğini etkileyebildiğine dikkat çekiyor.Genlerin kendilerinde değişiklik olmadan, fonksiyonlarını değiştirebilen kalıtımsal değişimlerden söz eden uzmanlar, genin değişmediğini yaptığımız bazı şeylerin, örneğin yaşam tarzımızın, genin nasıl fonksiyon yapacağını etkileyebildiğini ve bunların da kalıtımsal olabildiğini söylüyor.Epigenetik, bebeğin anne karnındaki çevresel ortamının dünyaya geldikten sonraki sağlığına etkisi olarak tanımlanabilir. Anne karnında iken, annenin aldığı besinler ve algıladığı sesler gibi diğer etkenler bebeğin hayatında Alzheimer, kalp, şeker, infertilite gibi hastalılıklara sebep olabiliyor.

Hamileyken yetersiz düzeyde karbonhidrat tüketmek, bebeğin genlerinde bazı unsurların değişmesine yol açıyor.Bu değişikliklerin görüldüğü bebekler, yaşamlarının ileriki aşamalarında daha çok kilo alıyor. Yani anne adayı yetersiz karbonhidratlı bir beslenmeye geçerse, çocuğunun kilo alma riskini artırıyor. Anne karnındayken çocuk yetersiz beslenirse, çocuk ileride şişmanlık, şeker hastalığı gibi risklerle karşılaşabiliyor.Anne baba adayları için D vitamini, iyot, Omega 3, B12 vitamini, folik asit, A vitamini ve demir eksikliklerinin giderilmesi büyük önem taşıyor.Yanlış beslenme, ağır metaller, kimyasal ve biyolojik toksinlere maruz kalan anne karnında bebeğin, doğduktan sonra erişkin dönemde bu olumsuz çevresel koşullardan etkilenerek yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kalp damar hastalığı gibi sorunların yanında zeka geriliği, otizm ve davranış bozukluğu gibi sorunlar yaşamasına da yol açabiliyor.

Çevresel kimyasal kirleticilerden PCB poliklorine bifeniller, dioksinler, kurşun, civa, bisfenol A ve perstisitler gibi endokrin bozucular çocuklarda işitme ve konuşma bozukluklarına, eğitimde başarısızlığın yanında gebelik sırasında benzer durumlara maruz kalındığında ise ileriki yıllarda bebeğin üreme sorunlarıyla karşılaşma olasılığını arttırmaktadır. Anne hamile iken çok kırmızı et tüketirse, bebek erkek ise, bu gelecekte sperm sayısını olumsuz yönde etkileyebiliyor.Bu nedenle uzmanlar kadınların, özellikle hamile kadınların beslenme ve yaşam tarzları konusunda daha çok bilinçlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Bebekler anne karnında 30. hafta itibariyle duymaya başlıyor. Anne 30. haftadan sonra klasik müzik dinlerken eğer rahatsız oluyorsa, bebek doğduktan sonra klasik müzik duyduğunda huysuzlandığı gözlemleniyor.

Uzmanların teorisine göre, anne karnında gelişimini sürdüren bebek, dünyaya geldiğinde karşılaşacağı ortama hazırlıklı olmaya çalışıyor ve DNA’sında buna göre değişiklikler oluyor. Karbonhidratı yetersiz bir ortamda gelişen bebek, yeterli besin olmadığı varsayımıyla vücudunu depolamaya programlıyor. Daha önce hayvanlarda yapılan çalışmalarda da beslenmenin gen işlevlerinde değişiklik yaratabildiği belirlenmişti. Buna, Epigenetik değişim deniyor.

Bu alana eğilen uzmanlar ise çevre ile genlerin nasıl bir etkileşim içinde olduğunu anlamaya çalışıyor.Uzmanlar bu araştırmaların, Epigenetik değişimlerin kısmen de olsa yaşamın ilk dönemleri ile daha sonraki hastalıklar arasında bağlantı oluşturduğuna ilişkin önemli kanıtlar sunduğunu söylerken, bunun kadınların gelecek nesillerin sağlığını iyileştirebilmek için beslenme konusunda daha fazla desteğe ihtiyacı olduğunu gösterdiği görüşünde.

Kaynak:UrfadaBugün