Otizm Nedir?
Otizm doğuştan gelen ve genellikle yaşamın ilk üç yılında fark edilen nörogelişimsel bir farklılıktır. Bir eksiklik ya da hastalık değildir. Otizm ciddi sosyal etkileşim ve iletişim bozukluğunun yanı sıra, tekrarlı ve takıntılı davranışlarla kendini gösteren, hafiften ağıra kadar çeşitli özellikler ile kendini gösterir.
Otizmli çocukların dış görünümleri diğer çocuklardan farklı değildir; ancak davranışları farklıdır. Tanısı çocuğun gözlenmesi , gelişim testleri yapılması ve anne-babalardan alınan bilgiler doğrultusunda 12 aylıktan itibaren konabilir. Otizm tanısı alanında uzman doktorlar koyabilir.
Erken yaşta tanı konması, bir an önce eğitimin başlaması açısından önemlidir. Erken dönem öğrenmeleri otizmli çocuklarda da önemli ve belirleyici yer tutar. Bu dönemdeki öğrenmeler gelecekteki karmaşık bilgileri anlamalarına zemin oluşturur. Bu nedenle otizmde erken tanı çok önemlidir. Özel eğitimsiz geçen süre uzadıkça otizm tanısı almış çocukların ciddi öğrenme güçlükleri çektikleri görülmektedir.
Otizm terimi, zaman içinde yerini Otizm Spektrum Bozuklukları (OSB) terimine bırakmıştır.
Son yıllarda karşılaşma sıklığı dramatik ölçüde artmıştır. Bazı öngörülere göre artma hızının devam edeceği tahmin edilmektedir. ABD verilerine göre 2019 yılı için görülme sıklığı 59 çocukta 1 olarak saptanmıştır. Erken tanı ve uygun eğitim programı otizmli bireylerin hayata kazandırılmasında büyük rol oynar.
Neden Otizm Spekturum Bozukluğu (OSB) Diyoruz?
Otizmli bireylerde belirtiler benzer olmasına rağmen başlangıç yaşı, görülme yoğunluğu ve düzeyi farklılık gösterebilir. “Otizm” tek kelime olsa da içinde çok geniş bir çeşitlilik barındırır.
2013’te Amerika Birleşik Devletleri’nde geliştirilen DSM-5 tanı kriterine göre otizm, yaygın gelişimsel bozukluklar çatısı altında birleştirilerek tek bir otizm spektrum bozukluğu tanısı kullanılmaya başlanmıştır. OSB toplumsal etkileşim, duygusal karşılıklılık, sözel ve sözel olmayan iletişim ve sembolik oyun alanlarında var olan güçlüklerle karakterize bir grup bozukluğu kapsayan geniş bir yelpazedir.
Otizmin Erken Dönem Belirtileri
Bebeklik döneminde yakın temasta göz göze gelmiyorsa, annenin güldürmesine tepki vermiyorsa, 7-9 aylıkken annenin parmakla işaret ettiği tarafa bakmıyorsa ve cee-ee oyunlarına ilgi göstermiyorsa bu belirtiler otizme işaret ediyor olabilir.
- ayda tek kelimelik, 24. ayda ise iki kelimelik anlamlı ifadeler yoksa, karşılama ve selamlama jestleri gözlenmiyorsa, adına yönelmiyorsa, jest ve mimikleri anlaşılmıyorsa ve yakın temastan huzursuz ise bunları da takip etmek gerekir ve zaman kaybetmeden bir çocuk psikiyatri uzmanına danışmak gerekir.
Otizmin erken dönem belirtileri şu şekilde sıralanmaktadır:
- Aile üyeleri ya da birincil bakıcılar da dahil olmak üzere diğer insanlara ilgi göstermemek
- İsmini söyleyen kişiye tepki vermemek ve o kişiye bakmamak
- Yüz ifadelerini ya da ses tonlarını anlamamak
- Başkalarının duygularını ve kendi yaptığı hareketlerin diğer insanları nasıl etkilediğini algılayamamak
- Bir yaşına kadar babıldamamak
- 16 aylık olduğunda tek bir sözcük bile söyleyememek
- Herhangi bir yaşta edindiği sözcükleri ve dil becerilerini kaybetmek
- Üç yaşına kadar diğer çocuklarla oyun oynamak için çok az ilgili duymak
- “Bay bay” şeklinde el sallama ya da bir şeyi göstermek için ortak bir işaret jesti kullanamamak
- Aynı şeyleri sürekli yapmak
- Bir oyuncağı ya da iplik gibi bir nesneyi saatlerce ileri-geri çevirme gibi dairesel hareketleri yapmak
- Seslere ya da dokunmaya karşı olumsuz tepki göstermek
- Başkaları gibi acıyı hissettiğini herhangi bir tepki ile göstermemek
- Elinden ya da kolundan tutulmayı veya kendisine dokunulmasını sevmemek
Bu belirtilerin dışında; motor becerileri taklit etmede eksiklik, sosyal gülümsemenin olmaması, ortak dikkat eksikliği, ortamdaki bir nesneye sabitlenme gibi davranışlar da erken dönemde gözlenir.
Otizmin Nedenleri
“Otizmin nedeni nedir?” sorusu uzun yıllardır hem ailelerin hem de bilim insanlarının kafasını kurcalamaktadır. Bu konuda çeşitli teoriler üretse de yapılan araştırmalar henüz kesin bir sonuç ortaya koyamamıştır. Ancak genetik olabileceğine önemli bulgulara rastlanmıştır.
Otizmin ortaya çıkmasında ağırlıklı görüş genetik etmenler olmakla birlikte, çevresel toksinlere maruziyet, gastrointestinal fonksiyonlarda bozukluk, bağışıklık sistemi, anne baba olma yaşı ve prematüre doğumun da etkili olabileceği düşünülmektedir.
Erkeklerde kızlara oranla daha sık görülür. Otizm ile birlikte dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, duygu durum bozuklukları ve epilepsi de görülebilir. Amerika’da yapılan son araştırmalara göre günümüzde 59 çocuktan 1’inde bulunduğu tahmin edilen ve en sık görülen nörogelişimsel bozukluktur.
Otizm ve Özel Eğitim
Din, dil, ırk, sosyal statü ayırt etmeyen otizmin, günümüzde bilinen tek tedavisi; erken tanı ile yoğun ve sürekli özel eğitimdir.
Özel eğitim, otizm tanısı almış çocuklar için hava ve su kadar gerekli bir ihtiyaçtır. Yoğun ve bireye göre planlanmış özel eğitim programı sayesinde sosyal uyum becerileri, sözel iletişim becerileri, akademik becerileri gelişebilir.
Araştırmalar, erken tanı ve doğru bir eğitim yöntemi ile yoğun olarak eğitim alan çocukların yaklaşık yüzde ellisinde otizmin belirtilerinin kontrol altına alınabildiğini, gelişim sağlanabildiğini, hatta bazı otizmli çocukların ergenlik yaşına geldiklerinde diğer arkadaşlarından farkı kalmadığını göstermektedir.
O nedenle çocuğa otizm tanısı koyulur koyulmaz uygun yoğun ve kesintisiz eğitime başlamak gerekir. Her otizmli çocuk veya yetişkin benzersizdir ve kendine has özellikleri vardır. Bu nedenle eğitim programı çocuğun bireysel özelliklerine ve ihtiyaçlara yönelik geliştirilmelidir.
Otizmde Konuşma ve İletişim Becerileri
Otizmli çocuklarda dil ve iletişim becerilerinde gecikmeler ve farklılıklar görülebilir. Konuşma, dil ve iletişim becerilerindeki en sık yaşanan sorunları şu şekilde sıralayabiliriz:
- Ekolali (tekrarlayıcı sözel ifadelerin kullanımı)
- Jest ve mimik gibi sözel olmayan ipuçlarını anlamada sınırlılık
- Kendiliğinden sohbet başlatmada sınırlılık
- Beden dili kullanımında sınırlılık
- Zamirlerin özellikle “ben” zamirinin doğru ve yerinde kullanımında sınırlılık
- Soyut ve mecazi sözcükleri ya da deyimleri algılamada ve anlamada sınırlılık
Bu sorunların dışında hiç konuşamama, konuşurken, göz kontağı kuramama ve karşısındakinin yüzüne boş ve anlamsız bakmaya da rastlanabilir.
Otizm ve Takıntı
Otizmli bireyler gündelik yaşamlarındaki değişimlere karşı direnç gösterebilirler ve aynı şeyleri tekrarlamakta diretebilirler.
- Nesne takıntıları (Belirli bir nesneye fazla bağlanma, o olmadan bir yere gitmemek gibi)
- Hareket eden nesnelere aşırı ilgi göstermek ( Çamaşır makinesinin dönen tamburunu izlemek gibi)
- Sıra dışı konulara aşırı ilgi duymak (Balıklara ilgi duyan çocuk her ortamda, hep balıklardan ve balık çeşitlerinden konuşmak istemesi gibi)
- İlgi duyduğu konularla ilgili ince ayrıntıları anımsamak
- Sıra dışı beden hareketleri (Parmak uçlarında yürümek gibi)
- Sıra dışı el hareketleri (Ellerini kuş kanadı gibi çırpmak gibi)
- Belli düzen ve rutinlere ilişkin aşırı ısrarcılık (yemek masasında aynı yerde oturma, okula aynı yoldan gitme gibi)
- Düzen ve rutinlerinde olan değişikliklere aşırı tepki göstermek
- Kendine ve başkalarına zarar verici davranışlar göstermek
- Yabancılara, kalabalığa ve yeni durumlara karşı sosyal korkular, kaygılar veya saldırgan davranışlarda bulunmak
- Görsel, dokunsal ya da işitsel uyaranlara karşı aşırı hassasiyet göstermek
- Devam eden uyku ve yemek problemlerinin olması
Bu davranış problemlerinin ortadan kaldırılmasında özel eğitim ile sistematik ve etkili müdahale programları uygulamak gerekir.
Otizm Spektrum Bozukluğun (OSB) Sınıflandırılması
Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El kitabı DSM-5’e kadar Yaygın Gelişimsel Bozukluklar çatısı altında yer alan otizm, asperger sendromu, başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk ve çocukluğun dezintegratif bozukluğu tanı kategorileri birleştirilmiş tek bir otizm spektrum bozukluğu tanısı kullanmaya başlamıştır. Özetle DSM-5 ile birlikte tüm otizm tanıları tek bir OSB şemsiyesi altında toplanmıştır.
2013’te yayımlanan genetik altyapısı nedeniyle Rett Sendromu bu tanıya dahil edilmemiştir. Yapılan bu değişikliğin gerekçesi olarak, otizmin farklı gelişim alanlarında sahip olduğu belirtileri hafiften ağıra değişen çeşitli bireyleri kapsayan bir spektrum olarak daha iyi biçimde kavramsallaştırılması gösterilmiştir.
Otizm Tanısı Kalkan Öğrencimizin Annesi ile Konuştuk:
https://www.youtube.com/watch?v=ppGtSMuVgkk&t=12s
Atipik Otizm
Otizm belirtilerine gözlemlenmesine rağmen tanı ölçütlerini tam anlamıyla karşılayamayan durumlarda konulan bir tanıdır. Otizmin bazı özellikleri görülürken bazıları görülmez. Tanısı konan bireylerin davranışsal problemleri daha az olabilir ve bireysel eğitim sayesinde sözel becerileri yüksek hale getirilebilir.
Atipik otizm, dil ve sosyal iletişimle ilgili sorunlar, dilin amaca yönelik kullanımındaki problemler, aşırı çekingenlik, utangaçlık, gündelik ve özel yaşamında belli ilkelere aşırı bağlılık gibi durumlarla kendini gösterebilir. İlerleyen yaşla tanı değişebilir ve durum bir kişilik özelliğine dönüşebilir. Otizm belirtileri zamanla kaybolabilir. Yoğun ve kesintisiz eğitimle ve elverişli şartlarla tanının kalkması da olasılık dahilindedir.
Otizmli Çocuk Annemiz Gül Berk anlatıyor:
https://www.youtube.com/watch?v=1E4gjORPb5w&t=959s
Asperger
Asperger Sendromu sosyal alanda ve iletişimde belirgin zorluklar, kısıtlı ilgi alanı ve tekrarlayıcı hareketlerle karakterize olan yaygın gelişimsel bozukluklardan biridir. Yaygın gelişimsel bozuklukların ilk örneği olan klasik otizmden farkı, ilk 3 yılda dil gelişimi bilişsel gelişim ve öz bakım becerileri açısından önemli bir gecikmenin olmamasıdır.
Asperger sendromlu bireyler, normal dil gelişimine sahip fakat takıntılı davranışlarıyla otizme benzer özelliklere sahip bireyler olarak tanımlanır.
Başka Türlü Adlandırılamayan-Yaygın Gelişimsel Bozukluk (BTA-YGB)
Bazı otizm belirtileri taşıyan fakat diğer çocukluk çağı bozukluklarının (örn. dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu veya öğrenme güçlükleri) ölçütlerini de karşılayan tanıyı içermektedir .
İki belirti grubundan (iletişimde bozukluk ve basmakalıp davranış ve sınırlı ilgi alanı) birinin bulunmadığı veya belirtilerin 3 yaştan önce başlamadığı durumlarda, olgular BTA-YGB tanısı alır.
BTA-YGB’si olan çocuklar özellikle tekrarlayıcı ve stereotipik aktivite alanında, otizmli çocuklara göre daha az belirti gösterirler. Uyum becerileri, dil gelişimi ve zekâ düzeyleri açısından otizm grubundaki çocuklara kıyasla daha yüksek fonksiyonludurlar. Aspergerli çocuklara kıyasla ise dil gelişimleri daha fazla gecikmiştir.
Rett Sendromu
İlk 6 ay gibi çok kısa süren normal bir gelişim döneminden sonra, başın büyüme hızının azalması, amaca yönelik el hareketlerinin kaybolması, tipik el yıkama stereotipilerinin ve ciddi psikomotor geriliğin ortaya çıkması ile karakterize nörogenetik bir bozukluktur. X kromozomu üzerindeki MECP2 (metil-CpG-bağlayıcı protein–2) genindeki çeşitli mutasyonlardan kaynaklanmaktadır 5 .
Olguların büyük bir çoğunluğu kız olmakla birlikte, yazında erkek olgular da bildirilmiştir. Otistik belirtilerin ön plana çıktığı bir dönem görülür.
KAYNAK:
ailevecalisma.gov.tr
oced.org.tr