Farklı Gelişenlerde Dil Gelişimi

FARKLI GELİŞENLERDE DİL GELİŞİMİ

KONUŞMA NEDİR ?
Konuşma beyinden başlayan ve ses aracılığıyla ifade edilen karmaşık motor bir işlevdir.Dil insanlar arasındaki haberleşmeyi sağlayan ve anlatıma yarayan bir işaretler sistemidir. Ancak bunların ses yada jestlere yani diğerleri tarafından algılanabilir biçimlere dönüştürülmesi gerekir. Konuşma seslerinin oluşturulması bunların heceler ve sözcükler, nihayet cümleler halinde ifade edilmesi birçok organın katılımın içerir.
Konuşarak iletişim kurmak toplumsal yaşamda bireylerin kendini ifade etmesinde ve karşısındakini anlamasında son derece önemlidir.
Bebeklik döneminde,ağlayarak kendisini anlatma gereksinimi gelişim süreci içinde yerini önce farklılaşmış ağlama seslerine,daha sonra anlamsız ve anlamlı ses çıkarmalara,ilk hecelere,ilk sözcüklere ve cümlelere bırakır.Böylece çocuk konuşarak iletişim kurma yolunda ilerlemeye başlar.
Konuşma seslerinin üretilmesi için insan vücudundaki değişik kas yapılarının birbiriyle koordineli bir şekilde çalışması gerekmektedir.Bu yapılar solunum,larinks,farinks,yumuşak damak,dil,çene ve dudaklardır.Bu bölgelerde yer alan yapıların birbirleriyle koordineli olarak hareket etmeleri sonucunda konuşma sesleri oluşturulmaktadır.Bu hareketlerin birbirlerini tamamlaması gereklidir.
DİL VE KONUŞMA YETERSİZLİĞİ
Sözel iletişimde farklı seviye ve biçimlerde ortaya çıkan aksaklıklar ve düzensizlikler nedeniyle dili kullanma, konuşmayı edinme ve iletişimdeki güçlüklerin, bireyin eğitim performansı ve sosyal uyumunu olumsuz yönde etkilemesi durumudur.
DİL GELİŞİMİ VE ZEKA İLİŞKİSİ
Bugün için araştırmacılar zeka ile dil işlevlerini birbirinden kısmen ayırmaktadırlar. Bunun nedenlerinden biri oldukça zeki çocuklarda bile dil sorunlarının olması ya da tersine zihinsel engelli çocuklarda zekalarına oranla oldukça gelişmiş dil yetilerinin görülmesidir.
KONUŞMA ENGELİNİN TÜRLERİ
1-Gecikmiş Konuşma
2-Ses Bozukluğu
3-Artikülâsyon Bozukluğu
4-Kekemelik
5-İşitme Engeline Bağlı Konuşma Bozuklukları
6-Yarık Damak ve Beyin Engeline Bağlı Konuşma Bozuklukları
7-Yabancı Dil ve Bölgesel Konuşma Ayrılıklarına Bağlı Konuşma Bozuklukları
KONUŞMA ENGELİNİN NEDENLERİ
Çocukla ilgili olan nedenler:

  1. Zeka
  2. Sağlık
  3. İşitme
  4. Sinir-kas sağlığı ve aralarındaki eşgüdüm
  5. Konuşma organları
  6. Olgunlaşma
  7. Cinsiyet
  8. Duygusal durum

KONUŞMA ENGELİNİN NEDENLERİ
Çevresel nedenler :

  1. Güdüleme, uyarım, teşvik
  2. Konuşmayı öğretmek için kullanılan metot

Diğer çevresel nedenler
KONUŞMA ÖNCESİ KAZANILMASI GEREKEN BECERİLER

  1. Göz kontağı
  2. Obje sürekliliği
  3. Dikkat
  4. Nefes kontrolü ve ağız hareketleri
  5. Taklit etme
  6. Sıra bekleme
  7. Dinleme egzersizleri
  8. Oyun

Anlama becerileri
GECİKMİŞ KONUŞMA

Çocuğun konuşması kendi yaşından beklenenden çok geri veya konuşma gelişimi yaşıtlarından çok daha yavaş ise o çocuğun konuşması “gecikmiş konuşma” olarak adlandırılır.

Çoğunlukla 2-3 yaşlarında konuşamayan çocukların anne babaları konuşmanın geciktiğinin farkına varırlar.
GECİKMİŞ KONUŞMANIN BELİRTİLERİ

  1. Hiç konuşmamaktan, çok zor anlaşılır birkaç kelime söyleme
  2. Kelime dağarcıklarında eksiklik
  3. “Ben”,”benim” gibi zamirleri kullanmayı 3 yaş civarında bile tam olarak öğrenememe
  4. Cümle kuramama
  5.  Jest, mimik ve diğer işaretli hareketleri daha çok kullanma
  6. İsteklerini ifade edememe
  7. Başkalarının konuşmalarına ilgi göstermeme
  8. Durmadan ses çıkarma
  9. Uyum problemleri gösterme
  10. Kendi başına oyun oynamak veya bir şeyle meşgul olmak isteme
  11. Normal konuşmaya sahip çocuklara kıyasla daha çabuk ağlama, bağırma, oyuncakları kırma, dağıtma ve hırçınlık gibi kökü duygusal olan hareketler görülebilir.

EĞER DİL VE KONUŞMA BECERİLERİNDE GECİKMESİ OLAN BİR ÇOCUĞUNUZ VARSA :

  1. Dil çıktısı olmasa da iletişimi kesmeyin,
  2. Her gün düzenli olarak iletişim ağırlıklı faaliyetler yapın,
  3. İletişimde bazı sözel ya da sözsüz iletişim becerilerini kullanın,
  4. Paralel konuma, genişletme vb. sözel tepkileri sık sık kullanın,
  5. Çocuğu iletişime yönelik çaba göstermeye özendirin,
  6. Ev içerisinde basit bir dil kullanın,
  7. Çocuğun sadece sözcük değil jest ve mimik kullanımını da önemseyin,
  8. Çocuğun zorunlu olarak iletişim kurması için fırsatlar yaratın.

GECİKMİŞ KONUŞMANIN NEDENLERİ

  1. Sağlık durumu
  2. İşitme kaybı
  3. Motor-koordinasyon güçlüğü
  4. Aile ve Çevre Koşulları
  5. Duygusal Çatışma

algi-ozel-egitim2

algi-ozel-egitim3
ARTİKÜLASYON BOZUKLUĞU
Artikülasyon bozukluğu ise,herhangi bir fonemin söylenmesi sırasında  meydana gelen hatadır.Artikülasyon bozukluğu ise,herhangi bir fonemin söylenmesi sırasında meydana gelen hatadır.Artikülasyonun doğru bir şekilde gerçekleşbilmesi için değişik bölgelerde yer alan yapıların koordineli çalışması gerekmektedir.
Dil,dudak,damak v.b.tıpkı bir asker beyin,beyinsapı verilen komutları yerine getirerek bireylerin kendilerini konuşarak ifade etmelerini sağlarlar.Bu yapıların herhangi birindeki problem değişik derecelerde ve değişik şekillerde konuşma bozukluğuna neden olur.
Artikülatör performans yaklaşık olarak sekiz-dokuz yaş civarında tamamlanmaktadır.Bu yaşa ulaşan çocuk artikülasyon becerisini engelleyecek herhangi bir hastalığa sahip değilse artikülasyon gelişimi tamamlanmıştır.
Genel olarak artikülasyon bozukluklarının nedenleri organik ve işlevsel olmak üzere iki grup altında incelenir.Organik nedenler;işitme kaybı, yarık damak ya da nörolojik patolojiler gibi hastalıkların olduğu durumları kapsar. İşlvel nedenler ise;hatalı konuşmaya neden olan herhangi bir hastalığın olmadığı durumları işaret eder.Burada daha çok aile ve yakın çevrenin olumsuz tutumları rol oynamaktadır.
Okulöncesi dönemde artikülasyon bozukluğu olan çocuğun çevresindeki bireylerin yapmaları gerekenleri şu şekilde sıralamak mümkündür:
.Konuşma bozukluğu hakkında onunla konuşmamak.
.Çocuğun duyabileceği ortamlarda konuşma bozukluğu hakkında bir başkası ile konuşmamak.
.Konuşması ile ilgili olarak çocuğu eleştirmemek.
.Hatalı konuştuğu zaman düzeltmesini istememek.
.Çocuktan  her  konuda  mükemmeli  beklememek.
.Bebeksi konuşmasını pekiştirmemek.
.Konuşurken onun yerine cümleyi tamamlamak ya da konuşmasını kesmemek.
.Konuşmasına ilişkin yaşanılan kaygıyı ona yansıtmamak.
KEKEMELİK
Kekemelik, seslerin, hecelerin, sözcüklerin söylenmesinde işitilebilir veya sessiz tekrar ve uzatmalar biçiminde sözlü anlatım akıcılığındaki bozukluk olarak tanımlanabilir.
Sıklıkla heyecan veya gerilim durumlarının ve korkuların, utanma, rahatsızlık gibi özel duyguların belirtisidir.
Kekemelik kız çocuklara oranla erkek çocuklar arasında daha sık görülmektedir.
Kekemelik, konuşmada tutukluk, bocalama ve tekrar normal konuşmaya dönüş gibi belirtilerle 3-4 yaşındaki çocuklarda başlayabilir. Asıl kekemelik tablosunun gerçek yerleşimi daha çok 5-6 yaşlarında olur.
Sözcük dağarcığı kısıtlı olmasına karşın çok şey söylemek isteyen çocuk, konuşmada zorluk çeker ve sonuç olarak kekeler.
ÇOCUĞUMUN KEKELEDİĞİNİ DUYDUĞUMDA NE YAPMALIYIM?
Çocuklar genellikle kekelediğini farkında değildir. Dikkatlerini kekelemelerine çekmemek gerekir. Uyarılarda bulunmamak, söylemek istediğini ondan önce söylememek, düzeltmemek gerekir. Çocuğun söylediğini dikkatle ve sabırla kekelemesine, nasıl söylediğine odaklanmadan dinlemek gerekir.

OTİSTİK ÇOCUKLARDA DİL GELİŞİM ÖZELLİKLERİ
Bir iletişim problemi olarak da tanımlanan otizmin en belirleyici özelliği iletişimin temel öğesi olan “ilişki kurmada” yaşanan güçlüktür. Otistiklerin çevreyle iletişimi kendi istekleri doğrultusundadır.
Çevredeki insanlarla iletişim kurmada yetersizlik, otizmin en belirgin özelliği olarak belirtilmektedir. Normal gelişim gösteren çocukların büyük çoğunluğu herhangi bir güçlük yaşamadan konuşma dilini öğrenebilmekte, faal bir biçimde konuşmaya başlayabilmekte ve çevresindeki bireylerle iletişim kurabilmektedir. Otistik çocukların iletişim kurma becerilerindeki yetersizlik ve sınırlılık ise, bu çocukların konuşma ve dil becerisini kazanmadaki güçlüklerine bağlanarak açıklanmaktadır.
Dil öğreniminde çocukların geçtiği değişik aşamalar vardır. Bebekler doğdukları andan itibaren gülümser görünürler. Ancak, bunlar sosyal gülümseme değildir. İkinci ve üçüncü ayda ise, artık bebekler tanıdıkları kişilere gülümsemeyi öğrenirler. Doğumdan sonraki ilk üç-dört ay içinde bebekler ağlama, agu-agu sesi çıkarma ve esneme gibi sözlü faaliyetlerde bulunurlar. İlk yıllarda görülen agulama dünyanın her yerinde aynıdır ve agulama yeteneği bebeklerin doğuştan getirdiği bir özelliktir. Hatta işitme engelli bebekler bile agulayabilirler.
Yaşamın ilk yılında görülen bu gülümseme, el sallama, kucağa alınmak istediğinde kolunu kaldırma gibi temel bazı hareket ve jestlerin kullanılması konuşmanın başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
Hatta işitme engelli bebekler bile agulayabilirler. Altı ay civarında bu durum değişir. Bu evrede çocuk, kendiliğinden cıvıldama davranışı göstermeye başlar. Seslerin herhangi bir yapısı ya da anlamı yoktur. Tekrar tekrar bu sesleri çıkarmaya devam ederler. Normal bebeklerde görülen babıldamaların otizmli bebeklerde görülmediği belirtilmiştir. Ayrıca, diğer kişilerin kendileriyle konuşmasına ya da seslenmesine karşı tepkisiz kaldıkları gözlenmiştir. Bazı otizmli çocuklar, sıfır-iki yaş döneminde tamamen sessiz kalır. Bazıları ise yaşıtları gibi birkaç sözcük öğrenebilirler.
Otistik çocukların bazılarının, konuşmayı normal zamanda kazandıkları halde, daha sonra gelişimsel gerilemenin bir parçası olarak bu konuşmalarını kaybettikleri de gözlenmektedir. Buna bağlı olarak; otistik çocukların yarısının, dili amacına uygun kullanmayı öğrenemedikleri de yapılan araştırmalarda vurgulanmaktadır. Otistik çocukların ilk sözcüklerini herhangi bir yaşta söyledikleri, genellikle de ilk sözcüklerin 5 yaş civarında çıktığı belirtilmektedir.
Normal çocuklarla kıyaslandığında, otistik çocukların özellikle 5–6 yaşlarında dil gelişimlerinin birkaç sözcük ile sınırlı olması, konuşma ve dile bağlı becerilerde belirli güçlüklerin olduğunu göstermektedir.
Dil gelişimi aslında zihinsel gelişimin bir parçasıdır. Çevresine dikkatini yoğunlaştıramayan otizmli bireylere ebeveynlerin ve yetişkinlerin duyarsız kalması onların hemen hemen her yönden geri kalmasına nede olacaktır.
Uzun ve kurallı cümle kuramama dili paylaşım amaçlı kullanamama, belli bir konu üzerinde fazla duramama, sohbet amaçlı konuşmayı başlatamama ve sürdürememe, konuşmada tonlama ve duygunun olmayışı otizmli çocukların konuşmalarının belirgin özellikleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Otizmli çocukların eğitiminde dil gelişiminin önemi büyüktür.
Otizmli çocukların en çok kendilerine yöneltilen soru ve direktifleri anlamadıkları ya da verecek cevapları olmadığında hemen ekolaliye (tekrar) başvurdukları görülmüştür.
Konuşmalarında bazen geçici bazen kalıcı gerilemeler de olabilmektedir.
DOWN SENDROMLU BİREYLERİN DİL GELİŞİMİ
Down sendromlu bireylerin dil gelişiminde yaşam boyu devam eden ciddi güçlükler olmaktadır. Down sendromlu çocukların dil ediniminde güçlüklerinin yanı sıra kuvvetli oldukları alanlar da olduğunu görülmektedir.Dili anlama becerileri ile sözel olmayan bilişsel beceriler karşılaştırıldığında, ifade edici dildeki gecikmenin çocukluk döneminde devam ettiği görülmektedir.
Down Sendromlu Çocuklarda Konuşma Gecikmeleri Yaşanabilir
Down Sendromlu çocuklarda başlıca problem konuşmanın gecikmesi ve tekrarlamalı konuşma . Hemen hemen 2-2,5 bazen 1,5 yaşlarda konuşma başlayabilir. Kimi çocuk daha çabuk kavrıyor, algılaması daha iyi, kimi ise yalnız anlıyor ama kendini güzel ifade edemiyor.
Down Sendromlu çocuklar birbirlerine ne kadar benzeseler de onların da algılaması, ince motor becerileri, dil dudak hareketleri birbirinden farklıdır. Bu nedenle bazılarında gecikme daha uzun bazılarında daha kısa sürebilir.
Çocuklarımızda bazı organik nedenlerden kaynaklanan konuşma yetersizliği de olabilir. Organik neden dediğimiz yapısal nedenlerdir. Bu durumda zihinsel açıdan biraz daha geç kavramalarla birlikte algılama da daha yavaş oluyor. Biz konuşmalarımızda uzun cümleler kurduğumuzda, çocuk sadece bir veya iki sözcüğü anlıyor. Bu nedenle başlangıçta tek sözcükle bir şey ifade edebiliriz. Örneğin” Sen masada oturup yemeğini yedin mi?” yerine “yedin mi?” demeliyiz.
Kısa, küçük dil veya üst damaktaki büyük bir boşluk, kubbe damak …vb. organik nedenler de bazı seslerin çıkartılmasına engel olabiliyor. Bununla birlikte çocuğun diş yapısı da önemlidir. Eğer dişleri yoksa S, Ş, V, sesleri çıkartılamıyor. Dişlerde bir çaprazlılık varsa bu durum aparatlarla düzeltilebilir. Ayrıca geniz etleri de konuşmayı etkileyebilmektedir. Eğer genizde et fazla ise ve büyükse M, N, sesleri doğru çıkamıyor.
Bir diğer organik neden de Down Sendromlu olmalarına rağmen kulaklarda işitme kaybının olmasıdır. Anne babalar bunu çok geç fark edebilir. Eğer bu kayıp zamanında fark edilirse çocuğun durumuna göre müdahale edilebilir.
DOWN SENDROMLU BİREYLERİN DİL GELİŞİMİ PROFİLİ
BEBEKLİK VE ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİ (0–4 Yaş)
YETERSİZLİKLER