Şunun için etiket arşivi: otizm merkezi

Tekden Koleji -Algı Grup

Tekden Koleji ile bir araya geldik

Algı Grup ve Küçükyalı Tekden Koleji işbirliği ile düzenlenen Kaynaştırma ve Bütünleştirme Uygulamaları Söyleşisi düzenledik.

Tekden Koleji öğretmenlerine yönelik düzenlenen söyleşide, Algı Grup Yöneticileri Parin Yakupyan, Aile Danışmanı Psikolog Türker Omcacıoğlu ve Algı ABA Yardımcı Direktörü Psikolog Elif Sanal Çalık, kaynaştırma ve bütünleştirme konularında bilgilendirme, farkındalık ve danışmanlık konularını konuştular.

Okullarındaki kaynaştırma öğrencilerine yönelik neler yapılmalı konusundaki sorulara cevap arayan başta Tekden Koleji Müdürü Beytullah Eren, eğitimci kadrosu, rehber öğretmenleri ve diğer yöneticilerine işbirliklerinden dolayı teşekkür ederiz.

Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencileri Algı Özel Eğitim Merkezini Ziyaret Etti

Algı Grup ve Koç Üniversitesi işbirliği çerçevesinde Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi 5. Sınıf Psikiyatri Stajı kapsamında, 15 Kasım 2018 tarihinde Otizm Spektrum Bozukluklarında kanıta dayalı özel eğitimleri yerinde gözlemlemek ve tartışmak amacıyla, Algı Özel Eğitim Kurumları merkezlerimize ziyaret gerçekleştirmişlerdir.

Algı ABA Terapi Merkezi ve Algı Özel Eğitim Merkezi’nde eğitim gören özel gereksinimli çocuklarımızın seanslarını gözlemleyen öğrenciler, Özel eğitim sürecinde aile desteğinin önemi, Çocuğun alacağı tanıya karşı ailelerin göstermiş olduğu dirençler, Çocukların eğitim programlarının içerikleri, Öğretmenlerin ailelere seanslar hakkındaki geri bildirim aktarılması konularında bilgi sahibi oldular;

Gözlem sonrasında Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri, çocukların terapist ve koordinatörlerinden ayrıntılı bilgiler aldılar.

Soru cevap şeklinde gerçekleşen kısa toplantıda Algı Özel Eğitim Kurumları kurucularından Parin Yakupyan, Koç Üniversitesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Dr. Tuba Mutluer, Algı Özel Eğitim Merkezi Aile Danışmanı/Psikolog Türker Omcacıoğlu ve Algı ABA Terapi Merkezi Yardımcı Direktörü Elif Sanal Çalık eğitim programları hakkında bilgiler verdi.

 

Pozitif Disiplin Tekniği

Anne baba olarak çocuklarınıza nasıl davranmanız, onlarla nasıl iletişim kurmanız gerektiği ile ilgili aklınızda belki yüzlerce cümle vardır. Buna rağmen bazen çocuklarınızı hayata hazırlamak, bazen de hayatı çocuklarınıza adapte etmeye çalışmak hiç de kolay olmaz. Bu uzun ve zorlu süreci nasıl daha kolay hale getirebiliriz, gelin birlikte göz atalım.

Her biriniz çocuğunuzda dönem dönem değişen, yoğunluğu artan ya da azalan uyum ve davranış problemleri ile karşılaşmışsınızdır. Bu durumla başa çıkabilmek için yeterli kaynaklarınız yoksa çocuğunuzla giderek kötüleşen bir iletişime sürüklenirsiniz. Özellikle çocuğunuzun bu durumdan elde ettiği kazançlar hiç de fena değilse, başa çıkmanız giderek zorlaşır. İşte bu noktada en önemli faktör sizlersiniz. Anne baba olarak tahammül gücünüz, tutarlı davranmanız, sevgiyi her daim ifade etmeniz, net, kararlı bir şekilde oluşturacağınız sınırlar kilit roldedir.
Disiplin sağlamak için cezalar yağdırmak, sık sık “hayır” kelimesine başvurmak, baskı kurmaya çalışmak, bağırmak, tehdit etmek… Her birini derhal terk etmenizi öneririm. Şu an size çok daha işlevsel ve keyifli bir yöntemden bahsediyorum; pozitif disiplin yöntemi…
Yaygın kanının aksine disiplin; düzeni sağlayan bir öğrenme ve öğretme sürecidir. Öncelikle çocuğunuz için koyduğuz kuralları düşünün, gerçekten çocuğunuz için gerekli olup olmadığını… Bunların bazıları sizin konforunuza hizmet ediyor olabilir, oysaki kurallarınız çocuğunuzun kendisine ya da bir başkasına zarar vermemesi için olmalı, yani aslında o kadar çok kurala ihtiyacınız yok. Bunun yanında kurallarınızın mantıkla açıklanabilir yanları olmalı ki zamanla çocuklarınız bu kuralları özümseyebilsin. Uygulama sırasında tutarlı olmanız, çocuğunuzun hataları karşısında kontrolünüzü kaybetmemeniz, hoşgörülü olabilmeniz çok önemli. Çünkü yöntemin asıl amacı çocuğunuzun özgüvenini kaybetmeden kendini güvende hissedebilmesi için sınırlar oluşturabilmektir. Bu sınırlar çocuklar için son derece önemlidir. Onlara yön gösterme, yaşadıkları ortamın nereye kadar güvenli, nereden sonra kendileri için tehlikeli olabileceğini bu sınırlar sayesinde öğrenebilirler. Dünyayı güvenle keşfedebilmeleri için sınırlar onlara yön tayin eder.
Daha da önemlisi zamanla sınırlarını bilen bir çocuk kendi duygu ve düşüncelerinin de sınırlarını oluşturmaya başlar. Hiç kuralın olmadığı, amaçsız hoşgörülü bir aile tutumunun yarattığı ortamların, toplumsal uyum sorunlarının yanı sıra dikkat eksikliği ve hiperaktiviteye kadar birçok sorunun zemini olduğunu biliyoruz.
Çocuğunuza seçenekler sunmak belirlenen sınırların ardından krizin çıkmasını çoğu zaman önler. Onlara en fazla iki seçenek sunarak (daha fazlası karar vermelerini zorlaştırabilir) birini seçmelerini istemek, hem sorumluluk alma hem de özgürlüklerini arttırma duygularını cesaretlendirebilir. Öğrenmeleri için tercihleri konusunda doğal, mantıklı sonuçlar gösterme, onlar hakkında konuşma onları önceden tahmin etme fırsatı sunar. Böylece dinleme, iletişim kurma, farklı bilgiye saygı duyma, yardımlaşma gibi sosyal becerilerin gelişmesine de yardımcı olur. Tabi ki bu durum akademik becerilerini de geliştirir.
Çocuğunuz istenmedik bir davranış sergilediğinde, arkasında yatan ihtiyaçları görebilmeniz çok önemli. Bu davranış dikkat çekmek, istemediği bir durumdan kurtulmak, istediği bir şeyi elde etmek ya da duyusal ihtiyaçlarından ileri geliyor olabilir. Bu durumda o davranıştan kurtulabilmeniz için ihtiyacını giderebileceği daha uygun davranışlar edinebilmesi yönünde çocuğunuza rehberlik etmeniz, o doğrultuda ona seçenekler sunabilmeniz gerekir. Ve bunu yaparken mutlaka ona kendisini iyi hissettirmeniz… Çocuğunuza güvenli bir çevre hazırlamak, olayları önceden tahmin etmek birçok şeyi baştan çözecektir.
Bir başka husus da çocuğunuza her zaman iyi bir rol model olmak… Unutmayın ki siz dünyaya nasıl tepki veriyorsanız, çocuğunuz da öyle tepki vermeyi öğrenir. Hem kendinize hem de çocuğunuza karşı sabırlı olabilmelisiniz, bunu sağlayabilmek için dinlenme molalarınız, arada kendinizi ödüllendirmeniz, size kendinizi iyi hissettirecek etkinlikler için zaman yaratmanız son derece önemlidir.
Ve elbette gerektiğinde uzman yardımı almaktan çekinmeyin. Hayat çoğu zaman bu kadar mükemmel akmaz, hepimizin yorgun olduğu, tahammülünün azaldığı zamanlar vardır. Böyle anlarda bile bile hatalar yaptığımız da olur. Enerjinizi topladığınız ilk anda dönüp hatanızı telafi etmekten çekinmeyin. O zaman Pestollozzi’den anlamlı bir alıntıyla yazımızı noktalayalım:

“Temelinde sevgi olan hiçbir eğitim
başarısızlığa uğramaz.”

 

Burcu ARABACI YILMAZ

Psikolog ve Aile Danışmanı

Özel Eğitimin Neresindeyiz?

2016 yılında yazmıştım bu yazıyı… Hala soruyorum kendime “Özel eğitimin neresindeyiz?”  “Başındayız” demekten başka bir şey gelmiyor dilimden… Neden mi?

✓ Normal gelişime sahip bireyler haftada minimum 30 saat eğitim alırken özel gereksinimli bireyler ayda 8 seans ile sınırlandığı için başındayız…
– Özel gereksinimli bireyler örgün eğitim hayatlarında her çeşit ayrımcılıkla karşılaştıkları için, yaşıtlarıyla birlikte kaynaştırma eğitimine çoğu zaman devam edememekte, eğitim hayatlarını özel eğitim sınıflarında/okullarında sürdürmektedirler. Sınıf düzeylerinin karma oluşu ve çocukların davranış sorunlarının artması gibi sebeplerle örgün eğitimde de fayda sağlanamamaktadır.
– Devletin özel gereksinimli bireylere verdiği eğitim ayda 8 saattir. Bu saat kesinlikle yeterli değildir.

✓ Özel gereksinimli bireylerimizin ancak cûzi bir kısmını eğitime dahil ettirebildiğimiz için başındayız…
Maalesef çok az sayıda çocuğumuz eğitim hayatından yararlanabilmekte. Tohad’ın yaptığı araştırmanın 2014 verilerine göre 18 yaşın altındaki 352 bin bireyden sadece 2219’u kaynaştırma okuyabilmekte.

✓ Hala daha özel eğitimle ilgili temel kavramları anlatıyor olmakla zaman kaybettiğimizden dolayı başındayız…
Özel eğitim teknikleri, doğruları, olması gerekenleri maalesef pek az uzman tarafından bilinmekte, kalifiye olmayan eğitimcilerle bireylerimiz ciddi zaman kaybetmektedirler.

✓ Kaynaştırma diye çırpınırken ayrıştırma ile karşılaştığımız için başındayız…
Çocuğumuz kaynaştırma yaklaşımı ile yaşıtlarıyla bir arada olabilsin diye aileler çırpınırken çoğu zaman diğer ailelerin, çocukların veya öğretmenlerin ayrımcılığına uğramakta, sınıflarda okullarda istenmemektedir. Kaynaştırma çoğu zaman kaynama noktasına gelmektedir.

✓ Yönetmeliklerle belirlenmesine rağmen, özel gereksinimli bireylerin kaderinin kişilerin insafına bırakılmasından dolayı başındayız…
Kaynaştırma hakkı kanunlarda yönetmeliklerde çok nettir. Ancak kaynaştırmanın uygulanabilmesi çoğu zaman karşımıza çıkan okul yöneticisinin veya öğretmenin insafına kalmaktadır.

✓ Verilen hakların sadaka niyetiyle verilmesinden ötürü başındayız…
Hakların özel gereksinimli bireylere verilen bir lütuf gibi gösterilmesi ve “şükredin eskiden bu da yoktu” yaklaşımı yıpratıcı olmaktadır.

✓ Ailelerin,”Çocuğuma benden sonra ne olacak?” sorusuna bir cevap inşa edemediğimiz için başındayız…
Çocuğun durumu ne kadar iyi olursa olsun çocuklar büyüdüklerinde aileleri olmadığında hayatlarını tek başlarına sürdürebilme durumuna gelememektedirler. Ve aileleri olmadığında da bakımevlerinin durumu maalesef çok kötü durumdadır. “Benden sonra ne olacak” düşüncesi tüm özel gereksinimli birey ailelerinin ortak kaygısıdır.

✓ Özel gereksinimli bireye sahip ailelerin her eğitim-öğretim dönemi başında kapı kapı gezdirilip, çocuklarını bir kuruma kabul ettirmeye çalışmasından dolayı başındayız…
Çocuğu kaynaştırma ile okuma hakkına sahip aileler çocuklarını okulların kabul etmesi için deyim yerindeyse kapı kapı gezmekte, doğru okulu, doğru öğretmeni bulmak için çabalamakta, pek çok sorun görmezden gelinmekte, haklarımız bile çoğu zaman dile getirilememektedir.

✓ İnsanların önyargılarından sebep özel gereksinimli bireylerin feda edilmesinden ötürü başındayız…
Toplumu oluşturan diğer bireylerin empati eksikliği ve farklılıklara karşı gösterdiği katı tutum sebebiyle çocuklarımız toplumdan dışlanmakta, çoğu zaman kapalı kapıların ardında yaşamaya mahkum olmaktadır.

✓ Enerjimizi özel gereksinimli bireylere değil de çevreye karşı dert anlatmakla harcadığımız için başındayız…
Özel gereksinimli birey aileleri çocuklarını toplumun kabul edeceği bir şekle sokmak için ciddi zaman ve enerji harcamaktadır. Çocuklarıyla yaşadıkları ağır stresten fazla toplumun gösterdiği anlayışsızlık ailelerin yükünü çok kat kat artırmaktadır.

✓ Ailelerin umutları daha filiz halindeyken koparılıp kurutulduğu için başındayız…
Tanı aldıktan sonra toplumun içerisine dahil oldukları ilk günden itibaren uğradıkları ayrımcılık ailelerin içe dönmelerine, seslerini yeterince duyuramamalarına sebep olmaktadır.

✓ Anlayış beklerken, hep anlayış gösteren taraf olduğumuz için başındayız…
Yolun uzun,
Yolun dikenli,
Yolun taşla doldurulmasından ötürü
Biz hala yolun başındayız.

Parin Yakupyan

Algı Grup Yöneticisi

Otizmli bir genç annesi

 

Kaynak: ÖÇED