Erhan AVDAN 21 Yaş

Erhan 13 ağustos 1991 tarihinde dünyaya geldi. Çok güzel bir bebekti. Bir abisi vardı, ikinci oğlumuz da sağlıklı ve güzel olunca dünyalar bizim olmuştu. Abisiyle birlikte büyüyorlardı. Erhan 12 aylıkken yürüdü ve ilk kelimelerini kullandı “baba, dede” diyordu. Babasının dedesinin ismini söyleyip onların kucağına gidiyordu.14 aylıkken gece hastalandı, acile kaldırmak sorunda kaldık. Ses telleri iltihaplanmış.

Hastanede o kadar çok müdahale yapıldı. Hastaneden çıktığımızda Erhan artık dış dünyadan kopmuştu. O günden sonra büyük binalara girmiyor, hiç konuşmuyordu ve tamamen kendi kabuğuna çekilmişti. Aşırı hareketliydi. Bizi duyuyordu ama kendi isteyince bize yanaşıyordu.

Yani ters giden bir şeyler vardı. Ve 3,5 yaşındayken pedagog’a gittik. Bize Erhan’da otistik kırıntılar olduğunu, hiperaktif olduğunu, iğneyle kuyu kazımamız gerekeceğini, hiç konuşmayacağını v.b…Yani koca bir yıkım yaşamıştık. Dünya başımıza yıkıldı.

Bizi neler bekliyordu acaba?

Neler yaşayacaktık ???

Çok korkuyorduk!!!

Eğitime başladık, epey bir zaman boşa uğraşıyoruz gibi geldi. Sanki her şey boşunaydı ve Erhan bir şey anlamıyor zannediyorduk. Ama ben bilinçlenmiştim, Erhan’a nasıl davranmak gerektiğini, nelerle faydalı olabileceğimi öğreniyordum. Hiçbir zaman tek başına kalmaması gerektiğini bunun onu kendi dünyasına kapatacağını öğrendim. Her fırsatta normal çocuklarla parklarda vakit geçirmesini sağladık. Bu arada kalem kâğıtla oynamayı ve özellikle resim yapmayı çok seviyordu. 4 yaşındayken okumayı yazmayı kendiliğinden öğrenmişti. Ama hala konuşma yoktu.

Eğitimlere gittikçe önce ben sonra çocuk eğitiliyorduk. Böylece ona daha verimli oluyordum. Ama Erhan aşırı hareketli, sokakta koşan, sinirli, takıntılı çok zor bir çocuktu. Bir yere gittiğimizde aynı yoldan geri dönecek kadar takıntılı! Yönümüzü değiştiremezdik. Dediği olmayınca bana karşı aşırı tepkiliydi. Sokak ortasındaki o zamanki durumumu düşünün. Evdeki saksıların toprakları bile yarıya kadardı. Anında halıya serperdi. Dolap kapıları hep kilitli ya da sıkıca bağlıydı. Ama her şeyin ötesinde çok güzel bir çocuktu.

Böylece yaşımız okul çağına geldi.

Ne yapacağız? Hangi okula vereceğiz?

Eğitimcimiz normal çocuklarla olursa iyi olur dedi ama bu nasıl olacaktı?

Sonunda öğrenci sayısı az ve evime yakın bir okul buldum. Kayıt yaptırmak için okula gittik ve bir problemler ordusu ile karşılaştık. Müdür bey kayıt yapmadı öylesine gelsin dedi. Beraberce okula başladık. Erhan Okulu çok seviyordu ama sınıfta sırada oturmasını bilmiyordu, çok farklı bir ortam olduğu için koşuyor ve bağırıyordu. Öğretmen bizi anlayana kadar epey bir zaman geçti. Her gün okula giderken “bugün nelerle karşılaşacağım, beni bugün neler bekliyor” diye sıkıntı ve düşüncelerle okula gidiyordum. Sonunda okul dönemi bitmeye yakın bizi kayıt ettiler ve okulun resmi öğrencisi olduk. İlk sene çok zorluklar yaşadım. Sabır ve gayret baskın olmak zorundaydı çünkü her şey Erhan içindi. Eğer şimdi bunu yapamazsam sonra üzülen ve pişman olan ben olacaktım. Bazen bana okuldayken “istersen eve gidebilirsin” derlerdi. Ama evde tek başına olacağına, ben çok yorulsam da o çocukların arasında olsun diye vaktinden önce eve gitmezdik.

Ve okula 8 sene birlikte gittik geldik. Bu 8 senenin ilk 2 senesi çok zorluklarla geçmiş olsa da daha sonra karşılıklı anlayışla (daha çok benim her şeye boyun eğmemle) okulu tamamladık. Amacım; normal çocuklarla eğitim benim için akademik amaçlı değil sosyal olabilmesini, toplumda kendi yaşıtlarıyla birebir yaşayarak öğrenmesiydi. Konuşma başta olmak üzere okuldaki çocuklar ona çok şey öğretti.(çok üzüldüğümüz günler oldu ama onları hiç hatırlamak istemiyorum)

 

 

Bireysel eğitime başladığımız yıllarda ilk eğitimcimiz Erhan’a bir ağabey gibi yaklaştı. Erhan evde kendi abisini, özel eğitimde eğitimci abisini model alarak çok şeyler öğrendi. Onlar gibi traş olmayı istedi, abisi gibi saçlarını uzatmayı istedi. Yani bir şeylerin farkına varıp kendi farkına varmayı öğrendi. Okul bitti biz özel eğitime hep devam ettik. Bu arada bir iş tecrübemiz oldu ve işe başladık. Bu işe gitme macerası sonucunda da yemek problemimizi çözdük. Erhan her şeyi yemiyor, yemek seçiyor, sebze hiç yemiyordu. İşyerinde çalışan ağabeylere bakarak, onların ısrarıyla her şeyi yemeye başladı. Biz de bir kez daha anlamış olduk ki Erhan de pek çok yaşıtı gibi bazı şeyleri başkalarının ona söylemesiyle değil, yaşayarak, görerek, deneyerek daha güzel öğreniyorlar, yapılması gerekenlere kendileri karar veriyorlar. Bu arada biz ailesi olarak Erhan’a hiç farklı gözle bakmadık abisi neyse Erhan da oydu. Erhan’ı eğitimlere götürüp getirdikçe ben de pek çok şey öğrendim.

Algıya 5 sene önce başladık. Ve burada çocuklarımız eğitildikleri gibi hem eğitimle hem sağlıkla ilgili konularda düzenlenen seminerlerle bizleri eğitiyorlar. Erhan algıda akla gelmeyecek güzellikler yaşadı. Folklor oynadı, piyeslerde rol aldı, koroda şarkı söyledi ve bunları yaparken de inanılmaz mutlu oldu. Tabi bu ayrıcalık Erhan’a değil her öğrenciye bu şans tanındı. Kendilerinin sahnede bir şeyler yaptıklarını, başardıklarını görünce hem onlar çok mutlu oldu hem de biz aileler.

Erhan çocukluğundan beri resim yapmayı çok seviyor. Öğretmenleri önce bu resimlerle algıda bir sergi düzenlediler. Daha sonra işi daha da ileriye götürüp bir resim öğretmeniyle Erhan yağlıboya resimler yaptı. Ve Garen YAKUPYAN ile birlikte Profilo’da resim sergisi düzenlediler. Bu bizim için inanılmaz gurur verici bir şeydi. Sonsuz teşekkürler emeği geçen kuruculara ve eğitimcilere. Burası o kadar sıcak bir ortam ki çocuklar mutlu oldukça, sevdikçe daha da verimli oluyorlar. İleri gidiyor ve biz de çok mutlu oluyoruz.

Erhan’ın 3,5 yaşındayken konan tanısının karşısında ve bize ne olacak diyerek düşündüğüm, ağladığım geceler ve günler aklıma geldikçe kötü bir rüya gördüm demek istiyorum.

Çünkü Erhan tanıyı alırken bana çizilen tabloyla şimdiki arasında çok büyük bir fark var. Çok şeyler aştı.

İnsanlarla konuşmayı seviyor, onlarla birlikte vakit geçirmekten mutluluk duyuyor. Resim derslerine gidiyor. Yüzmeye baskete gidiyor. Hayattan zevk alıyor ve biz onla bunları birlikte yaşamaktan keyif alıyoruz. Biz artık Erhan’la sokakta arkadaş gibi dolaşıyoruz. Herkesle her yerde mutlu vakitler geçirebiliyoruz. Biz ailecek mutluyuz. İyi ki varmış diyoruz onunla hayatı öğrendik onunla hayattan keyif alabilmenin hazzını yaşadık.

Hepimiz Erhan’ı çok seviyoruz.

Erhan Avdan’ın annesi Meryem Avdan