“Çocuklar yoğun eğitimle otizmi aşabiliyor” – Cafe Ruj – Eylül 2010
2007 yılında Özel Algı Eğitim Merkezi’ni kuran Yakupyan, halen hem kendi çocuğuna hem de diğer otizmli ailelerin çocuklarına veriyor. Parin Yurdakul, otizmli çocukların farkına varılması, daha çok tanınaktüel haber masını sağlamak ve eğitimlerine destek olmak için geçtiğimiz aylarda özel bir gece düzenledi. Gecede Tasarımcı Muammer Ketenci’nin otizmli çocuklar için yeniden tasarladığı koleksiyonu
açık arttırmayla satışa sunuldu. “Birlikte Başaralım Otizmi Aşalım” projesi kapsamında düzenlenen geceden elde edilen gelir, otizmli çocukların eğitiminde kullanılacak. Biz de Parin Yurdakul ve Moda Tasarımcısı Muammer Ketenci’yle çalışmalarıyla ilgili konuştuk.
Bebeğim ve biz //HAZIRLAYAN: ŞENAY ÇELİK FOTOĞRAFLAR: MÜNHAN ÇINAR, LEYLA YAMAN
Oğlunuzun otistik olduğunu nasıl anladınız ve neler yaşadınız?
Ben 18 yıl finans müdürlüğü yaptım. 3 yıldır da otizmin içindeyim ve benim hayatımın anlamı. Bu işi çok severek yapıyorum. Çünkü bu çocuklara katkıda bulunduğumda “İşte yaşamamın anlamı bu” diyorum. 2000 yılında ikiz oğullarım Garen ve Sayet doğdular. İki oğlumda da 2 yaşına kadar hiçbir problem yoktu. Garen ilgili ve gelişimi çok önde bir çocuktu. 9 aylık olduğunda emeklemeye, 10 aylıkken yürümeye başladı. Çok sosyal bir çocuktu, 2 yaşına kadar her şey normal gelişti ve Garen 2 yaşına geldiğinde sanki hayatımıza bir değnek değdi ve her şey değişti. Ve biz otizm tanısını Garen 2 yaş 4 aylıkken aldık. O yaşa kadar gayet normal gelişen bir çocuk, daha sonra tamamen tetiklenen unsurlarla otizm dünyasının içine yuvarlandı. Otizm, çocukların bir kısmında doğuştan bir kısmında da sonradan ortaya çıkan nörobiyolojik bir bozukluk.
Otizm insanların beyin sistemini ve bağırsak sistemini etkiliyor. Bu zamana kadar da sebepleri bulunmuş değil; genetik olduğu, bağırsak florasındaki bozukluktan kaynaklandığı hepsinin içinde olduğu komplike bir sistem. Ben 8 yıllık maratonun içinde şunu öğrendim ki otizm her insanın içerisinde olan bir problem, ama daha sonra bir tetiklenmeyle ortaya çıkıyor. Bu tetiklenme aşı bile olabilir, metal yükünden kaynaklandığı söz ediliyor. Ve psikolojik bir etki de olabilir, Garen’de olduğu gibi… Garen’e daha otizm tanısı konulmadığı dönemde ikizi Sayet bademcik rahatsızlığı geçiriyordu. Onunla çok ilgileniyorduk ve üzerine de fazla düşmüştük. Tabii çocuk da psikolojik olarak kendini yalnız hissetti ve içine kapanma oldu. 2 yaş 4 aylıkken otizm tanısını aldık ve biz ne yapacağız dedik. Benim eşim doktor ama sonuçta dahiliye uzmanı ve bu konuyu ne o ne de ben hiç bilmiyorduk. Bu nedenle, otizmi bütün kitlelere duyurmak ve otizmi anlamalarını sağlamak istiyoruz.
Merkezi açmaya nasıl karar verdiniz?
Garen’e otizm tanısı konulduktan sonra ona özel eğitim vermeye başladık. Haftada iki gün gidiyordu. Ben bu konuyla ilgili sürekli araştırma yapıyordum ve baktım ki haftanın iki günü yetmiyor. Bu arada devletin desteğinin olduğunu öğrendim. Ayrıca özel eğitim desteği de alıyoruz, ama bu da yetmiyor. Araştırmalara devam ediyorum ve okuduğum literatürlerde haftada 40 saatten bahsediliyor. Biz günde 1-2 saat çocuğa ancak bu eğitimi verebiliyoruz. Ben o dönemde işimi bıraktım ve çocuğumla ilgilenmeye başladım. Onunla ilgilenmeye başlayınca, her otistik çocuğun bende aynı duyguyu uyandırdığını fark ettim. Otizmli çocuklar kalbimde bir yere dokunuyor. Ben bunu fark ettiğimde “Benim bunu meslek olarak seçmem lazım.” dedim. Ve bir anne olarak 2007 yılında iki eğitimci ile birlikte Özel Algı Eğim Merkezi’ni kurduk.
Nasıl bir eğitim uyguluyorsunuz?
Burayı açtıktan sonra çocuklara doğrudan faydamın dokunduğunu gördüm. Sonradan da yoğun eğitimin önemini fark ettik. Maalesef ülkemizde yoğun eğitim otizmli çocuklara çok fazla verilemiyor, çünkü çok pahalı bir sistem. Yani bu çocukların günde 6-8 saat arası bireysel eğitim alması gerekiyor. Bu da çok yüklü fiyatlar demek. Bu eğitimi aldırabilen kişi sayısı ise çok az. Çocukların geldiği noktaları gördüğümüzde yani 2 yaşında bize gelip günde 6 saat eğitim alan bir çocuk 3 yaşında konuşmaya başladığı ve normal düzeye geldiğinde anaokuluna kendi yaşıtlarıyla başlayan çocuklarımız olduğunda işin çıkış noktasının bu olduğuna karar verdik. Biz burada Ebi e dediğimiz bir eğitim programı uyguluyoruz. Bu yoğun eğitimde kullanılan bir program. Bu program sayesinde çocuklar 1 senede büyük aşamalar kaydediyor.
Defile projesine nasıl karar verdiniz?
Bizim öncelikli hedefimiz bu çocukların kabul edilmesi. Daha sonra çocuklarımızın eğitimlerine katkıda bulunacak sponsor bulmak istiyoruz. Çünkü bu çocuklar yoğun eğitimle otizmi aşabiliyor. Biz öncelikle bu tür sosyal sorumluluk projelerinin çoğalmasını istiyoruz ki bu çocuklarımızda farkındalık artsın. Bizim projemizin çıkış noktası çocuklarımızın tanınmasını sağlamak ve eğitimlerine destek olmak. Muammer Ketenci ile yaptığımız bu proje ile hem otizmli çocuklara olan farkındalık daha çok artacak hem de onların
alması gereken eğitimin verilmesi sağlanacak.
Otizmli bir çocuğun annesi olmayı anlatır mısınız?
Kurduğum bu merkez açıkçası benim kendimi kurtarma noktam oldu. Çünkü diğer çocuklarla bir arada olmak bana grup psikolojisi hissi verdi. O alilerle konuşmak beni rahatlattı, terapi oldu. Ama bunu yapamayan aileler de var. İlk tanıyı aldığınız zaman bir anne çocuğunun otizmli olduğu tanısı konulunca önce kabullenmiyor, doktor yanlış tanı koydu diyor, reddetme söz konusu oluyor. Daha sonra birkaç doktor aynı şeyi söyleyince ve aile de çocukta farklılıklar görünce o zaman da çok ağır bir depresyon dönemine giriyorsunuz, gerçekten çok zor. Bir anne-baba için çocuğunun farklı gelişim göstermesi çok zor. Maalesef farklı gelişen bireylere acıyor, acınmasın. Bizler hep birlikte yaşamayı öğrenelim. Ve hep birlikte yaşayalım, çünkü bunu öğrendiğimiz zaman o bireyler de mutlu olacak. Bunun olması için de toplum bilincinin gelişmesi lazım. Ne kadar çok bilirsek, görürsek birlikte yaşarsak, duyarsak, o kadar çok anlarız.
Moda Tasarımcısı Muammer Ketenci: “Otizm yararına ilk defilem oldu”
Birçok projede yer aldım. Benim kendime misyon edindiğim şey kimsesiz çocuklardı. Senelerdir kimsesiz çocuklar yararına defileler yaptım. Doğrusu otizm bu zamana kadar aklıma gelmedi. Ama bir gün bir otizmli çocukla karşılaştıktan sonra otizmle ilgilenmem gerektiğini düşündüm. İşte o noktada otistik çocuk bana çok başka geldi ve otizmli çocuklar yararına bir defile yapmak istedik. Defilemiz çocuklar için yaptığımız Muammer Ketenci şovu oldu. 40-50 parçalık koleksiyondan oluştu. Tasarımlarımın hepsi yeniden üretildi.