Algı Öğrencileri Joan Miro Resim Sergisine Gidiyor

mirosergisiAlgı Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi öğrencileri 25 Kasım 2013 pazartesi günü ünlü ressam Joan Miró resim sergisine gidiyor. Tophane-i Amire sergi salonunda gerçekleşecek sergi 22 Kasım – 19 Ocak tarihleri arasında açık olacak. Algı öğrencilerininde katılacağı bu unutulmaz sergi, öğrencilerimizin dünyasını renklendireceği gibi onları sanata bir adım daha yaklaştıracaktır.

Modern sanatın sıradışı isimlerinden ve 20. yüzyılın olağanüstü sanatçılarından biri olan Joan Miró ressamlığının yanı sıra seramik, heykel ve gravür alanlarında da gerçekleştirdiği dönem sanatını mühim derecede etkileyen eserleriyle tanınmaktadır. Picasso ve Gaudi ile birlikte Barcelona’nın sembolü olan sanatçının dünyaya, mekana, nesnelere ve biçimlere onu çağdaşı birçok sanatçıdan ayıran farklı bir bakışı vardır.

Düşünce ve görme alışkanlıklarını değiştirmeyi amaçlayan Miro yeni bir resim dili ve geometrik bir anlatım yaratmıştır. Onun eserlerine bakan, gerçek dünyada göremediği, farkına varamadığı başka bir dünyanın sırlarına adım atar. Bunun yanında Rene Char, Jacques Prevert, Paul Eluard, Michel Leiris gibi döneminin önde gelen edebiyatçılarıyla ilişkisi, onların eserlerini resimlemesi nedeniyle de “şiirleri resimleştiren, resimleri şiirleştiren sanatçı” olarak da anılır. İlk önemli çalışmalarından birisi olan “Çiftlik” 1922 yılında ünlü yazar Ernest Hemingway tarafından satın alınan, Barcelona kulübünün amblemini tasarlayan, başyapıtları dünyanın majör
tüm müzelerinde sergilenmesinin yanında UNESCO ve Harvard Üniversitesi gibi kurumların duvarlarını süsleyen sürrealist akımın öncülerinden biridir Joan Miró.

JOAN MİRO Kimdir?

Gerçek, onun için ‘ulaşılması gereken bir sonuç’ değil, sadece bir çıkış noktasıdır. Gerisini içgüdülerine bırakır. Klasik bir fırça tuval ilişkisi onu ilgilendirmez. Renkleri sadece tuvaldeki lekeler olarak görür. Doğmamış bebeklerdir onlar ve resmin yaşaması için tek başına yeterli değildirler. Belki de bu nedenle, resimlerinin içine şiirler, kelimeler, objeler katar.

Şiirleri resimleştiren, resimleri şiirleştiren sanatçı olarak tanımlanması bundandır. Resimlerine resim demekten nefret ettiği için onlara ‘x’ adını verir. Ve onlarla sürekli didişir. Hedef, gidebileceği en uzak noktaya ulaşabilmektir. Bazen aşkla yapar bunu, bazen kavgayla.
Resimlerini şehvetle boyar, onlarla adeta aşk yaşar. Durmadan stil değiştirir. Her fırsatta ‘resmin ötesine geçmek için resmi katlettiğini’ söylemesi biraz da bundandır. Kolajlarında kum taneleri, çocuk patikleri, tüyler ve deniz kabuklarına rastlamak mümkündür. Güzel ve hijyenik resimden uzaklaşabilmenin doğruluğuna inanır. Onun için, boşluğa ve bilinçaltına yaklaşmanın yolu budur.

Sanatının ve felsefesinin ardındaki isimler; Nietzsche, Sade, Rimbaud, Mallarme, Saint Pol Roux’tur. Miro onların yapıtlarıyla tanıştıkça kendi yolunu daha iyi çizmiş, Apollinaire okumalarıyla iyice derinleşmiştir. Gençlik dönemlerinden itibaren yaşadığı dünyayla ve onun sorunlarıyla da yakından ilgilenmiştir.

Ünlü Fransız şair Rene Char şunları söylüyor onun için:

“Geleneklerden arınmış, şen şakrak ressam… Mutluluğun kışkırtıcı çarkının üstünde avuntular ve kıvılcımlar ekicisidir o. Yasın kıvrımlarında Osiris’i diriltecek güzellikleri vardır. Çok zaman olmuştur göğün mekaniği bu usta cambaza yeşil dallarını, dolambacını ve hilelerini göstereli. 12 Nisan 1961 geldiğinde (uzaydaki ilk insan), Miró çoktan geçmiştir o yoldan. Bir meteordan daha iyisini yapmak çok da bir şey değildir insan alev alev yanmadığında. Miró tutuşur, koşar, bize verir alevini ve yeniden tutuşur.”